Sultanahmet’te Four Seasons Otel Büyüme Projesi ve Arkeopark Girişimi

Sultanahmet’te Four Seasons Otel’in Geliştirilmesi ve Arkeopark Planları

İstanbul’un tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü Sultanahmet bölgesinde yer alan Four Seasons Otel projesi, bünyesine katmayı hedeflediği alanlar ve yeni yapım planları ile gündemdeydi. Ancak, otelin büyüme ve gelişim girişimleri çeşitli nedenlerle başarısızlıkla sonuçlandı ve bu alanlar yeni bir vizyonla “Arkeopark” olarak yeniden düzenlenmek üzere hazırlık aşamasında bulunuyor.

Otelin arsası üzerinde 2006 yılında onay alan ve yaklaşık 15 milyon dolara mal olması planlanan 60 odalı 3 yeni bina inşaatı, 2009 yılında İstanbul 1. Bölge İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bu karar, tarihi alanların korunması ve arkeolojik değerlerin önceliklendirilmesi adına önemli bir adım oldu. Halen, inşaat alanında duran bu yeni yapılar, havadan görüntülerle bile dikkat çekiyor ve atıl durumlarını koruyorlar.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ise, bu tarihi alanların restorasyonu ve koruma çalışmaları kapsamında, “Arkeopark” konseptiyle ziyarete açmayı planlıyor. Bu kapsamda eski binaların yıkılıp yıkılmayacağı konusunda henüz kesin bir karar verilmiş değil.

Arkeolojik ve Tarihi Çalışmalar

İstanbul’da, yaklaşık 27 yıl önce başlatılan Büyük Saray kazıları kapsamında ortaya çıkarılan kalıntılar, restorasyon ve düzenleme çalışmalarının ardından “Arkeopark” olarak ziyaretçilere açılmayı bekliyor. Bu alan, hem Osmanlı hem de Bizans dönemlerine ait önemli izler taşıyor ve İstanbul’un çok katmanlı tarihini yansıtan nadide bir örnek teşkil ediyor.

Tarihçi Hayri Fehmi Yılmaz, Büyük Saray’ın tarihi önemine vurgu yaparak, “Uzun yıllar önce kazılan ve hazır hale getirilen bu alan, artık ziyaretçilere açılmayı bekliyor. Genel düzenlemeler ve restorasyon çalışmaları tamamlandıktan sonra, İstanbul’un zengin arkeolojik mirasını yansıtan bu alan, hem yerli hem de yabancı turistler için büyük bir cazibe merkezi olacak.”

Büyük Saray ve Çevresindeki Kalıntılar

Yılmaz, sözlerine şu şekilde devam etti: “Büyük Saray, yaklaşık 100 bin metrekarelik geniş bir alana yayılmış olup, Ayasofya ve Hipodrom gibi yapılarla çevrilidir. Kaynaklara göre, bu saray, hem Bizans hem de Osmanlı dönemlerinin önemli izlerini taşımaktadır. Özellikle halk kapısı ve çevresinde bulunan kalıntılar, çok katmanlı tarih anlayışımıza ışık tutmaktadır.”

Restorasyon ve kazı çalışmaları sayesinde, alanın derinliklerinde yeni buluntular ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, Osmanlı dönemine ait yapılar ve kalıntılar, bu alanın tarihi ve kültürel zenginliğine katkı sağlamaktadır. Yılmaz, bu çalışmaların İstanbul’un tarihine ışık tutmak ve kültürel mirası korumak adına büyük önem taşıdığını belirtti.

Gelecek Planları ve Ziyaretçi Erişimi

Uzun yıllar süren kazı ve restorasyon çalışmalarının ardından, alanın ziyarete açılmasının önü açılmıştır. Yılmaz, “İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin denetiminde yürütülen kazılar ve çalışmalar, alanın genel görünümünü ve kazı durumunu önemli ölçüde geliştirdi. Bu alanın, arkeopark olarak düzenlenmesiyle, hem kentin zengin arkeolojik mirası sergilenebilecek hem de turizm açısından önemli bir destinasyon haline gelecektir.”

Son olarak, alanın daha derin kazılarla zenginleştirilmesi ve yeni kalıntıların ortaya çıkarılması planlanmaktadır. Bütün bu gelişmeler, İstanbul’un tarihine ve kültürel mirasına yapılan büyük bir katkı olarak değerlendirilmektedir.