Sincan’da Reklam Panosunun Devrilmesi Sonucu Bir Kadın Hayatını Kaybetti
Sincan’da meydana gelen reklam panosunun devrilmesi sonucu bir kadın hayatını kaybetti. Olayın detayları ve yaşananlar haberimizde.
Sincan’da Trajik Olay
Geçen yıl, 6 Haziran tarihinde Sincan’da meydana gelen aşırı sağanak ve şiddetli rüzgar, Sincan Belediyesi’ne ait bir reklam panosunun temelinden devrilmesine neden oldu. Bu talihsiz olay sonucunda, otobüs durağının üzerine düşen pano, o sırada durakta otobüs bekleyen Ayşe Yavuz’un ölümüne yol açtı. Ayşe Yavuz, iş çıkışı spor sonrası evine dönmek üzere durakta bekliyordu.
Bu olay üzerine Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, reklam panosunun imalat ve montajını üstlenen firmanın yetkilisi Semih Esat Ünsal hakkında, ‘bilinçli taksirle ölüme neden olma’ suçlamasıyla 2 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İlk duruşma, Ankara Asliye Ceza Mahkemesi’nde 30 Ocak’ta gerçekleştirildi. Bilirkişi raporuna göre, sanığın reklam panosunun temelini 4,5 metre derinlik yerine yalnızca 1,35 metre derinliğe inşa ettiği, ayrıca 18 metreküp beton dökmesi gereken temelin sadece 5,40 metreküp betonla doldurulduğu tespit edildi. Bu durum üzerine sanığın tutuklanmasına karar verildi ve cezaevine gönderildi.
TAHLİYEYE TEPKİ
Önceki gün yapılan 2. duruşmaya sanık katılmazken, Ayşe Yavuz’un ailesi ve taraf avukatları duruşmada hazır bulundu. Sanığın, tutuklandıktan sonra avukatının üst mahkemeye yaptığı itiraz sonucunda 15 gün içinde tahliye edildiği ortaya çıktı. Duruşma, eksikliklerin giderilmesi amacıyla ertelendi. Ayşe Yavuz’un ablası Gülser Aydın, tahliye kararına büyük bir tepki göstererek, “10 aydır mezarlığına gidip, üzerindeki çiçekleri sevip kendimizi rahatlatıyoruz. Rüzgar gülü döndükçe Ayşe bizi duyuyor diye onlardan medet umuyoruz. Bu şekilde 10 ay geçti. Sanık ilk duruşmada suçun tamamen Sincan Belediyesi’ne ait olduğunu, tüm sorumluluğun ve denetimin belediyeye ait olduğunu belirtmişti. Bütün işin başında duranın da onların olduğunu ifade etmişti. Ancak buna rağmen hiçbir şey yapılmadı. Avukatlarımız, valilikten soruşturma izni almak için çok uğraştı. Sürekli dilekçe verdiler ama her seferinde ret aldık. Nihayetinde, reddimiz serbest bırakıldıktan sonra geldi. Bunun üzerine de üst mahkemeye taşıyarak idari yargıya başvurduk. 10 ay geçti ve henüz kimse adaletin önünde hesap vermedi. Malzemeden ve temelden kaçmak için usulsüzlükler yapılmış ve bunun bedelini benim kardeşim ödemiş,” şeklinde konuştu.
‘ADALETİN YERİNİ BULMASINI İSTİYORUM’
Ayşe Yavuz’un annesi Nafize Yavuz ise “Ayşe’m çalışıyordu, hayalleri vardı. Ehliyet aldı, araba almak için para biriktiriyordu. Ramazan ayında ‘Siz yatın, ben kalkarım, size yemek hazırlarım’ derdi. Hiç kimseyi kırmazdı. Ne derse geri çevirmezdi. Onu çok özlüyorum, her gün odasına girip boynu bükük resimlerine bakıyorum. Cumhurbaşkanım, duy sesimi, lütfen. Bir anne feryat ediyor. Köpek ve kedi öldürenler tutuklanıyor, benim kızımın kedi kadar kıymeti yok mu? Gittikçe özlemi artıyor. Evimiz bomboş, hiçbir ses yok. Bayram geldi, benim sardığım sarmayı beğenmezdi. O benim elim ayağım, tek dileğim başka annelerin yüreği yanmasın. Başka Ayşeler gitmesin. Adaletin yerini bulmasını istiyorum,” dedi.
‘BELEDİYE DE SUÇLU, FİRMA DA SUÇLU’
Baba Mustafa Yavuz ise belediye hakkında soruşturma izni verilmediğini belirterek, “En çok üzüldüğümüz nokta belediyeye dava açamamamız oldu. Belediye de suçlu, yapan firma da suçlu. Suçu birbirlerine atıyorlar. Kontrol niye etmediler? Hem firmadan hem de belediyeden şikayetçiyiz. Davamızın peşindeyiz ve sonuna kadar gideceğiz,” ifadelerini kullandı.