Sapanca Gölü’ndeki Kuraklık Alarmı: Yağış Azlığı ve Su Kaybı Elindeki Kaynakları Zorluyor
Sapanca Gölü’nde kuraklık alarmı: yağış azlığı ve su kaybı, kaynakları tüketip ekosistemi ve yerel yaşamı tehdit ediyor.
Sapanca Gölü, Marmara Bölgesi’nin en önemli içme suyu kaynağı olarak yıllardır önemli bir rol oynuyor. Son 65 yılın en kurak dönemiyle karşı karşıya olan gölde, su kotu 15 Aralık itibarıyla 28,54 metreye geriledi ve bu değer göl tarihinde en düşük seviye olarak kayıtlara geçti.
Kıyılar çekildi, iskeleler susuz kaldı. Gölün yüzölçümü 47 kilometrekare iken, en derin noktası 61 metre olan su miktarı, kıyı bölgelerinde yaklaşık 50 metreye kadar inmiş durumda. Yıllık olarak görülen bu sert değişim, geçmişten bugüne bakıldığında eski ve yeni fotoğraflarla da net biçimde ortaya çıkıyor.
Yağış azlığı, kuraklıkla birleşince Göl’ü besleyen derelerde (Karaçay, Kuruçay, Kurtköy, Mahmudiye, İstanbuldere, Karadere ve Kaymakçı) su taşıma kapasitesini önemli ölçüde düşürdü. Kentte son 11 yılın en düşük yağışları kaydedildi; 2024 yılında yağış metrekare başına 585,1 kilogram iken bu yıl bu rakam 474,7 kilogram/metrekareye geriledi. Özellikle yaz aylarında yaşanan neredeyse sıfır yağış, buharlaşmayı artırarak su kaybını hızlandırdı.
Göl seviyesinin düşüşü, 2023 yılından itibaren belirginleşti ve son iki yılda kaybedilen su, Sakarya ilindeki yaklaşık bir yıllık tüketime eşdeğer olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, acil önlemler uygulanmasa durumun kötüleşeceğini belirtiyor.
KRİTİK UYARI: “ACİL ÖNLEM ŞART” Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asude Ateş, göldeki su varlığının baskı altında olduğunu vurguladı. Sapanca Gölü’nün Sakarya ve Kocaeli için hayati bir içme suyu kaynağı olduğuna dikkat çeken Ateş, yaklaşık 185 hektometreküp’lük su bütçesinin 100 hektometreküp civarının içme suyu olarak kullanıldığını söyledi. Yağış azlığı, buharlaşma ve artan kullanım ekosistemi tehdit ediyor.
“KRİTİK SEVİYE 29,4 METRE” Göl için temel eşik değerinin 29,4 metre olduğuna işaret eden Ateş, mevcut seviyenin bu sınırın altında kaldığını belirtti. “Kış mevsiminde olmamıza rağmen bu seviyedeyiz. Son 65 yılın en kurak dönemini yaşıyoruz. Yağış azlığı ve artan buharlaşma bu tabloyu oluşturdu” dedi.
YERALTI SUYU HAYATİ ÖNEMDE Gölün tabandan beslenen bir yapıya sahip olduğuna vurgu yapan Ateş, yeraltı sularının korunmasının kritik olduğunu belirtti. Kar yağışlarının yetersiz kalması da gölü besleyen su rejimini olumsuz etkiliyor.
ADETLER: TASARRUF ve KISITLAMALAR Sakarya Valiliği İl Kuraklık Merkezi, içme suyu güvenliği için bir dizi tedbir uygulamaya koydu. Bahçe sulamalarının kısıtlanması, kayıp-kaçak denetimlerinin artırılması ve sanayi ile turistik tesislerde su kullanımının sınırlandırılması öne çıkan tedbirler arasında. Ayrıca göl havzasındaki şişeleme tesislerinin kaynak noktalarında yüzde 30 can suyu bırakılması zorunlu kılındı.
ALTERNATİF KAYNAKLAR GÜNDEMDE Baskıyı azaltma amacıyla Ballıkaya Barajı gibi projeler gündemde; nile göle bağımlılığı azaltmayı hedefleyen planlar bulunuyor. Ancak uzmanlar, sürecin en az iki yıl süreceğini belirtiyor ve bu süre boyunca gölün çok dikkatli korunması gerektiğini vurguluyor.
“BU KAYNAĞIN GERİ DÖNÜŞÜ YOK” Uzmanlar, eşiğin aşılması halinde ekosistemin geri dönülmez biçimde zarar görebileceğini ifade ediyor. Bu nedenle suyun hem kurumsal hem de bireysel kullanımlarda tasarruflu ve planlı yönetilmesi, gelecek yıllar için hayati bir öneme sahip.
Kaynak: Ensonhaber