Sahurda Bu Besini Yerseniz Beden Direncinizi Artırabilirsiniz

15.05.2020

A⁺

A^-

Besin ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Çiftçioğlu, Ramazana ayı boyunca vücut dengesini bozmamak için mutlaka sahura kalkılması ve dinç beslenilmesi gerektiğini söyledi.

ARTI YEMEK YEMEK REFLÜYE NEDEN OLUYOR

Sahurun kahvaltı, iftarın ise akşam yemeği gibi düşünülebileceğini gösteren Çiftçioğlu, uzun süren aç ve susamış kaldıktan daha sonra iftar sofrasında aniden ve fazla miktarda yemek yenilmesinin reflü, dispepsi ve kabızlık gibi birtakım problemlere yol açabileceğini dile getirdi.

HAFİF BESİNLERLE ORUCUNUZU AÇIN

Çiftçioğlu, bu sebeple başlangıçta çorba, salatalık, domates ve zeytin gibi hafif besinlerle oruç açılmasını ve suyun ağır ağır içilmesini önererek, “15-20 dakika daha sonra eksik yağlı bir et yemeği ya da etli sebze yemeği, bol salata tüketilmesi daha yardımcı olacaktır. Bu süreçte azar azar su tüketimine devam edilmelidir,” dedi.

HAŞLAMA VE BUĞULAMA YÖNTEMİNİ TERCİH EDİN

Çiftçioğlu, ramazan ayında kavurma ve kızartma şeklindeki yemek yemek pişirme yöntemleri yerine, fırın, haşlama ve buğulama gibi yöntemlerin uygulanmasını öğüt ederek konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Vücudumuz bir yanlamasına yeni besin düzenine alışırken, öteki yanlamasına sindirim bozukluklarına neden olacak ağır ve yağlı yiyeceklerden uzaktan durmakta üstünlük var. Yine sindirimi kolaylaştırmak için porsiyonlar derece derece tüketilmeli ve yemek iyice çiğnenmelidir. Bu şart, ramazan bittikten daha sonra adi beslenme düzenine geçilecek birincil hafta için de geçerlidir.”

SAHURDA BİR KASE YOĞURT TÜKETİN!

Ramazan ayında besin düzeni iki öğüne düştüğü için mutlaka sahura kalkılması gerektiğini ifade eden Çiftçioğlu, şu tavsiyelerde bulundu:

“Sahura kalkıldığında bir bardak süt, bir kase yoğurt gibi sindirim sistemini rahatlatacak besinler tüketilmelidir.

Yine kahvaltılık, zeytinyağlı ve etli sebze yemekleri gibi sindirim sistemini yormayacak besinler, gün her tarafında tok kalmaya yardım edecek protein kaynağı yumurta ve unlu mamuller, pirinç yerine bilhassa posa miktarı yüksek bütün buğday, kepek, yulaf, bulgur gibi tahıllar veya tahıl ürünleri, yapraklı sebzeler ve roka, marul gibi besinler tercih edilmelidir

Ertesi gün vücudun susuz kalmasını engelleyecek şekilde su, su içilemiyorsa ıhlamur çayı gibi tatsız bitkisel çaylar tüketilmelidir.”

TARHANA BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ DESTEKLİYOR

Çiftçioğlu, Ramazan ayının salgın dönemine denk gelmesi sebebiyle tok tutacak ve gövde direncini arttıracak besinlerin tüketilmesi gerektiğinin fazla kayda değer olduğunun altını çizerek, “Bilhassa bağışıklık sistemimizi ayakta tutacak yoğurt, turşu, kefir, tarhana ve zeytin gibi probiyotik besinlerin, hem posa ve oligosakkaritten varlıklı pırasa, yer elması, enginar, kereviz, kuşkonmaz, soğan, sarımsak, ıspanak, fasulye, mercimek, muz, üzüm, çilek, elma gibi prebiyotik içerikli gıdaları tercih etmekte fayda var,” şeklinde konuştu.

ARA ÖĞÜNLERDE BOZA İÇEBİLİRSİNİZ

Coronavirüsle çaba edilen bu dönemde vücudun direncini artıracak bir besin modeli izlenmesi gerektiğini öneren Çiftçioğlu, şunları kaydetti:

“Sahurda, iftarda ve ara öğünlerde probiyotik gıdaların tüketimi ihmal edilmemelidir. Yemeklerde yoğurt, tarhana, zeytin ve turşu seçim edilebilir, ara öğünlerde kefir, boza ve fermente gıdalar abartıya kaçmadan tüketilebilir.

Günde 3 bütün ceviz ya da 15 badem veya fındık tüketmek vitamin ihtiyacımız açısından da katkı maddesi yapacaktır. İftarla sahur aralarında ahenkli aralıklarla gitgide 2-2,5 litre su harcamak çok önemlidir.

İftarda hamur işi tatlılardan kaçınılmalı, daha hafif, güllaç, sütlü tatlılar gibi tatlılar seçim edilmelidir. Birkaç dilim tam buğday, yulaflı ya da kepekli ekmek tüketilebilir.”