Zengin menüler, şık dekorasyonlar, dünya trendlerini belirleyen şefler… Travel+Leisure dergisi, dünyanın dört bir yanından yemeği mutlaka bir kez yenmesi gereken 17 restoranı seçti. İşte o ölmeden önce mutlaka görmeniz gereken 17 restoran…
Şef Thomas Keller’ın Fransız mutfağını yeniden icat ettiği bu restoran 2006 yılında üçüncü Michelin yıldızını aldı. Mekânın 295 dolarlık tadım menüsü, yeme içme dünyasının en saygı duyulan deneyimlerinden biri.
Tadım menüsü, restoran sınırları içinde bulunan bir ar-ge laboratuvarında geliştiriliyor. Botanik bahçesinden toplanan malzemeler kullanılarak yapılan yemekler, Lima çevresindeki bölgedeki biyolojik çeşitliliği yansıtıyor. Menüde alpaka eti bile görebilirsiniz.
Kuzey Kaliforniya’nın mevsimlik malzemeleri, Benu’nun mutfağının temelini oluşturuyor. Tadım menüsünün en çarpıcı maddesi ise yengeçli sahte köpekbalığı yüzgeci çorbası.
Tennessee’nin Smoky Dağları üzerine kurulu bu çiftlik otelinin içindeki ahır 18’inci yüzyıldan kalma ve yemek yemek için mükemmel bir atmosferi var. Malzemeler ise bir çiftlikten bekleyeceğiniz gibi organik yumurtalar, ata tohumu sebzeler, koyun peyniri ve hatta çiftlikte üretilen yerel biralar.
Aynı zamanda tarihçi ve botanikçi olan şef Alex Atala, Amazon ormanlarının derinliklerine yaptığı yolculuklarından öğrendiklerini tabaklarına yansıtıyor.
Barselona’nın bir saat kuzeyinde bulunan bu restoranda, her yıl 50’den fazla ülkeden binlerce gastro turist yemek yiyor. Meşhur Roca kardeşlerin işlettiği restoranda, benzersiz deniz ürünleri servis ediliyor.
Daniel Humm ve Will Guidara’nın mekânı, klasik fine dining deneyiminin modern bir yorumu. Servisi efsanevi olan bu restoranda metrdotel, müşteriler gelmeden haklarında Google’da araştırma bile yapıp burada geçirilen süreyi ona göre şekillendiriyor.
Heston Blumenthal 1995’te Fat Duck’ı açmadan önce burası sıradan bir İngiliz köyüydü. Bugün ise mekânın moleküler mutfak anlayışı sayesinde yeme-içme dünyasının önde gelen adreslerinden biri.
Jose Andres imparatorluğunun bir parçası olan Minibar’da, tabaklara cımbızlarla yerleştirilen minicik lokmaların üzeri köpüklerle süsleniyor. Restoranın yanındaki kokteyl laboratuvarı Barmini’nin 100’den fazla çeşidinde de aynı detaycı yaklaşım sergileniyor.
Üzerinde bir çatal bir de bıçak bulunan küçük mavi bir tabela gördüğünüzde Mugaritz yolunda, yani doğru yolda olduğunuzu anlayabilirsiniz. Eski bir çiftlik evinden dönüştürülmüş bu restoran, Bask mutfağının en başarılı örneklerini sergiliyor. Yenebilir taşlar adı verilen dışı toprak kaplı patatesler buranın imzalarından.
Rene Redzepi’nin Noma’sı yıllardır dünyanın en iyi restoranları listelerinde üst sıraları kimselere bırakmıyor. Eski yerini tamamen kapatan restoran, yeni yerinde 16 Kasım’dan itibaren hizmet vermeye başlayacak.
Enrique Olvera, geleneksel Meksika yemeklerinin modernleştirilse de köklerinden kopmadığını kanıtlarıyla gösterdi. Sokak lezzetlerinin rafine edilmiş hallerini sunan Pujol’da yer bulmak da bu listedeki diğer restoranlara kıyasla çok daha kolay.
Albert Adria’ya ait bu tapas bar’da dondurma arabaları külahlara doldurulmuş balık ve kızarmış patates, pamuk helva ve sıvı zeytin satıyor. Karnaval gibi…
New York kökenli Eric Werner ve eşi Mya Henry, restoranlarını mümkün olduğunca sürdürülebilir hale getirmişler. Tamamen güneş enerjisiyle işleyen Hartwood’da akşam yemekleri odun ocağında organik maddeler ve zıpkınla yakalanmış balıklar kullanılarak pişiriliyor.
Paris’te Joel Robuchon ve Paul Bocuse gibi devlerden eğitim alan şef Yoşihiro Narisava, Tokyo’ya döndükten sonra Fransız standartlarını, Japonların keskinliğiyle birleştirdi. Ortaya iki Michelin yıldızlı bu restoran çıktı.
Tarladan tabağa felsefesiyle yaşayan bu restoranda, menüyü malzemeler belirliyor. Aslında bir menü var demek de doğru değil. Onun yerine garsona altı kategoriden hangisini tercih ettiğinizi söylüyorsunuz: Sera, çayır, otlak, tarla ve mahzen.
Üç Michelin yıldızıyla en iyi restoranlar listelerinin üst sıralarının daimi üyelerinden olan Alinea, değişik sunumlarıyla dikkat çekiyor. Salataya tuzlu ve biberli su sıkılıyor, yeşil elmalar balon halinde, kokteyller ise yenebilir jelatinler halinde masaya geliyor.