Müslümanın Bir Duruşu Vardır
Müslümanın duruşu ve davranışlarının önemini anlatan bu içerikte, dini değerler ve ahlaki ilkelerle nasıl güçlü bir duruş sergilenir keşfedin.
Müslümanın Kararlı ve İman Temelli Duruşu
Bir gün sahabe-i kiramdan biri, Peygamber Efendimiz’e (s.a.s): “Bana o kadar önemli ve temel bir şey söyle ki, başka hiç soru sormama gerek kalmasın.” diye ricada bulundu. Bu talebin üzerine Allah Resulü (s.a.s), şu anlamlı ve özlü tavsiyeyi verdi:
قُلْ آمَنْتُ بِاللّٰهِ ثُمَّ اسْتَقِمْ — “De ki: Allah’a inandım, sonra da dosdoğru ol.” [1]
Bu söz, Müslümanın vazgeçilmez inanç ve duruşunu özetlemekte, onun sarsılmaz imanını ve devamlı istikametini temsil etmektedir. Sevgili Müminler! Müslümanın temel duruşu, Allah ve Resulü’ne olan sevgi ve bağlılıkla şekillenir. Bu duruş, Kur’an ve sünnet ışığında, hayatın her alanında Allah’a yakınlık ve kulluk bilinciyle yaşanır.
Bir ayet-i kerimede buyurulduğu gibi: “Nerede olursanız olun, Allah sizinle beraberdir.” [2] Bu bilincin verdiği güçle, her an Rabbinin gözetiminde olduğumuzu hisseder ve ona göre hareket ederiz. Tıpkı Hac ibadetinde, ihramla, tüm dünyevi makam ve statülerden sıyrılarak Beytullah’a yönelen hacıların duruşu gibi, gönlümüzü de Allah’a açarız.
Müslümanın Kararlılığı ve Ahlaki Durusu
Değerli Müminler! Müslümanın duruşu, onun imanını canlı tutar, ahlakını olgunlaştırır ve ona özgü bir şahsiyet kazandırır. Her şart ve durumda, ibadetlerini aksatmamak, Allah’a kullukta kararlı olmak gerekir. Günlük hayatımızda, iş ve eğitim hayatımızda, tatil ve dinlenme zamanlarımızda bile, Allah’ın rızasını gözetmeliyiz.
Peygamber Efendimiz (s.a.s), Cenab-ı Hak’tan şöyle buyurmuştur: “En sevgili kullarım, Allah’a en çok ibadet edenlerdir; önce farzlar, sonra nafile ibadetler onları Allah’a yaklaştırır.” [3] Bu ilke, ibadet ve taatlerin hayatımızın merkezinde olması gerektiğini gösterir.
Hayatımızda Dini ve Ahlaki Duruş
Sevgili kardeşlerim! Müslümanın duruşu, ailesinden komşusuna, iş hayatından toplumsal hayata, okul ve trafikten günlük alışkanlıklarımıza kadar her alanda Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) ahlakını rehber edinmekle şekillenir. “İyi insanlar, sevgi ve merhametle hareket edenlerdir.” [4] ayeti doğrultusunda, yardımlaşmalı, affetmeli ve kötülük yerine iyilik yapmalıyız.
Haramlar arasında faiz, alkol, kumar, zina, iftira ve yalan gibi şeyler bulunur. Bunları, cehennem ateşinden birer parça olarak görmeliyiz. Ayrıca, tembellik, ilgisizlik, dilenmek yerine çalışmak ve helal kazanç sağlamak esas olmalıdır. Hakkı olmayanı zorla alma veya el uzatma gibi kötü alışkanlıklardan uzak durmalıyız.
Zulüm ve Adaletsizliğe Karşı Durus
Sevgili kardeşlerim! Müslümanın duruşu, zulme ve zalime karşı dik durmaktır. Mazlumun ve mağdurun yanında olmak, onun hakkını savunmak en önemli sorumluluğumuzdur. “Ey iman edenler! Size ne oldu ki, Allah yolunda mücadele edin denildiğinde yerinizde kalıyorsunuz? Yoksa, ahireti bırakıp, dünya hayatına mı razı oluyorsunuz?” [5] Bu ayet, bizlere zulüm karşısında sessiz kalmamamız gerektiğini hatırlatır. Filistin, Gazze ve diğer mazlum coğrafyalarda, insanların can ve mal güvenliği tehlikedeyken, sessiz kalmak doğru değildir.
Birlik ve Dayanışma Gerekliliği
Aziz kardeşlerim! Birbirimize kenetlenerek, Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) şu hadis-i şerifiyle muhabbet ve dayanışma içinde olmalıyız: “İman edenler, birbirini sevip destekleyenlerdir.” [6] Bu birlik ve beraberlik, zayıf ve güçlü ayırt etmeksizin toplumumuzu güçlendirir, kötülüklerin ve fitnelerin önüne geçer.
Bugün, menfaatler ve çıkarlar karşısında eğilip bükülmek yerine, onurlu ve ilkeli durmalıyız. Çalışan, üreten ve sevgiyle hareket eden bir toplum olmayı hedeflemeliyiz. Yük olan değil, yükü paylaşan bir duruş sergilemeliyiz.
Son Söz ve Dua
Yüce Rabbimiz, bizleri, imanımızı ve ibadetlerimizi hayatımızın her alanına yansıtan bir duruş sahibi kılsın. Bizi, sevgi, merhamet ve adaletle donatmış, zulüm ve haksızlık karşısında dik duran, mazlumların sesi olan kullarından eylesin. Bu duygularla, ayet-i kerimede buyurulduğu gibi: “Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır deyip sonra da dosdoğru olurlar, onlara korku yoktur, üzülmeyeceklerdir.” [7]