Milli ve Yerli Siber Güvenlik Stratejisi: Türkiye’nin Küresel Bağımsızlık Yolculuğu
Milli ve Yerli Siber Güvenlik Stratejisiyle Türkiye’nin küresel bağımsızlık yolculuğunu anlatan kapsamlı bir rehber.
Türkiye, siber güvenlik alanında milli üretimi güçlendirerek stratejik bağımsızlığı hedefliyor. Secunnix Siber Teknoloji Hizmetleri Genel Müdürü ve MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Taha Çiftci, AA’ya yaptığı açıklamada ülkenin savunma sanayisindeki başarılarını siber güvenlik alanında da tekrarlamak istediklerini belirtti. Yerli güvenlik duvarı, antivirüs ve saldırı tespit sistemlerinin kamu kurumları öncülüğünde yaygınlaştırılması gerektiğini ifade eden Çiftci, “Boykotu üreterek yaygınlaştırırsak daha anlamlı olur. Siber kubbeyi inşa edeceğiz” sözleriyle kararlılığını vurguladı.
Siber güvenlikte yerli üretim, ekonomik tasarruflar ve teknoloji egemenliği gibi kazanımları beraberinde getirirken, Gazze saldırıları sonrası bazı alanlarda boykotlar uygulanırken teknoloji ürünlerinde yeterli seviyeye ulaşılmadığına dikkat çekti. Karmaşık teknolojik ekosistemler ve kamunun belirli sistemlere bağımlılığı nedeniyle geleneksel boykot yöntemlerinin zorlaştığını belirten Çiftci, MÜSİAD Dijital Teknolojiler Sektör Kurulu’nun “en iyi boykot üretmektir” mottosuyla Siber Güç Türkiye zirve ve çalıştaylarını organize ettiğini söyledi. Yerli üretim yapan firmaların stratejik planlarla ekosisteme katkı sağlamasının ve açık kaynaklı alternatifler ile yerli yazılımlara geçişin adım adım hayata geçirilmesinin kritik olduğuna işaret etti. Bu süreçte ilkokuldan itibaren farkındalık kazandırmanın, gelecek nesillerin yerli teknolojilere aşina olması açısından önemli olduğunu belirtti.
Kamu Öncülüğü ve Stratejik Planlar Çiftci, siber güvenliğin milli güvenliğin temel unsurlarından biri olduğuna vurgu yaparak, İsrail firmalarının bu alandaki gücünün askeri ve istihbarat altyapılarıyla organik bağından kaynaklandığını ifade etti. Kritik altyapıların mevcut güvenlik sistemlerine bağımlı olması, ani geçişlerin riskleri ve karar alıcıların yeterince risk alamaması gibi etkenlerin dönüşümü yavaşlattığını belirtti. Bu engelleri aşmak için çok yönlü bir stratejinin gerekliliğine işaret eden Çiftci, kamu kurumlarında yerli ve milli siber güvenlik ürünlerinin öncelikle yaygınlaştırılmasının, şirketlerin gelişimi ve referans oluşturması açısından kritik olduğunu kaydetti. Ayrıca küresel açılımın da önemli olduğuna değinen Çiftci, yerli sistemlerin ihracat gücüyle uluslararası pazarlara açılması gerektiğini ifade etti. Savunma Sanayii Başkanlığı’nın Siber Güvenlik Kümelenmesi ve yerlileştirme çalışmalarıyla İsrail bağımlılığının aşamalı olarak sona erdirilmesi gerektiğini belirtti. Bu süreçte güvenlik risklerini minimize etmenin ve yerli ekosistemin büyümesini sağlamanın mümkün olduğuna inandığını söyledi.
Teknolojik Bağımsızlık ve Gelecek Nesiller Çiftci, bu dönüşümün yalnızca ekonomik bir hesap olmadığını, aynı zamanda stratejik ve medeniyet hareketi olarak görüldüğünü vurguladı. Yerli ve milli üretimin döviz tasarrufu, ithalat ve lisans ödemelerinin azaltılması, istihdamın artması ve girişimcilik ekosisteminin güçlenmesi gibi faydalar doğurduğunu söyledi. Stratejik güvenlik açısından kritik altyapılarda bağımsızlık, veri egemenliği ve hassas bilgilerin yurtiçinde kalması gibi kazanımların yanı sıra siber casusluk tehdidine karşı önlemlerin güç edildiğini belirtti. Yakın zamanda yaşanan zararlı yazılım analiz sistemindeki hatanın hava trafiğini dünya genelinde durdurması ve finansal sistemleri kilitlemesi, yabancı çözümlere bağımlılığın risklerini net şekilde ortaya koydu. Çiftci, milli güvenlik, askeri ve istihbarat sistemlerinde bağımsızlık ve güvenliğin artmasıyla dijital dönüşüm adına önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirtti ve teknolojik bağımsızlığın bir hedef değil, mefkure olduğunun altını çizdi.