Milet Antik Kenti’nde Sosyolojik Kazı Çalışmaları Devam Ediyor
Milet Antik Kenti’nde yürütülen sosyolojik kazı çalışmaları sürüyor; geçmişin toplumsal yapıları gün yüzüne çıkıyor ve araştırmalar derinleşiyor.
Milet Antik Kenti’nde kazı başkanlığı görevini yürüten YASEMİN KALYONCUOĞLU ve Fatma Nur Candan, Hamburg Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Christof Berns ile birlikte, dönemin insan davranışları ve yaşam biçimlerini sosyolojik bir bakışla incelediklerini açıkladılar. Milet’in M.Ö. 3500-3000 yıllarına tarihlenen köklü geçmişi, dört limanı ve 90’ın üzerinde koloniyle dünyanın ticari merkezi olarak anılıyordu.
İlk arkeolojik kazılar 1899’da Alman arkeolog Theodor Wiegand başkanlığında başladı ve 1911’e kadar sürdürülerek bir dizi çalışma gerçekleşti. Birinci Dünya Savaşı nedeniyle çalışmalar durdu; 1938’de Carl Weickert yeniden başlandı ve 1990’lara dek farklı ülkelerden arkeologlar katıldı. 1990’da kazı başkanlığına Volkmar von Graeve geçti ve 2017’den itibaren kazılar Hamburg Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Christof Berns’in bilimsel yönetiminde sürüyor.
Çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılan eserler Milet Müzesi’nde sergilenirken, kent yılda yaklaşık 100 bin ziyaretçi ağırlıyor. Arkeoloji Altın Çağı Sergisi kapsamında AA muhabirine konuşan Berns, Milet’in Türkiye’de uzun süredir etkili olan bir kazı merkezi olduğunu vurguladı.
“Türkiye’de 1980’lerden beri bulunan bir olarak burada uzun yıllardır çalışıyorum. Knidos, Truva, Efes ve Sagalassos gibi projelerde de yer aldım. Türkiye benim ikinci memleketim oldu.” diyen Berns, Türkiye’de arkeolojiye gösterilen ilginin Almanya’da rastlanmayan bir düzeyde olduğunu ve bu durum çalışmalarını motive ettiğini ifade etti.
Berns, Milet kazısının Türkiye’nin en eski kazılarından biri olduğuna dikkat çekerek, kentin bugün uluslararası bir kazı statüsüne ulaştığını söyledi. İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi, Fransız Ecole Normale ve Hamburg Üniversitesi ile farklı ülkelerden ekiplerin kentte bilim ve tarih için çalıştıklarını belirtti.
Sur içindeki alanların yaklaşık %15’inin kazıldığını ve Sur dışındaki bölgelerde çalışmaların sürdüğünü söyleyen Berns, kazmanın her zaman koruma anlamına gelmediğini belirtti. Büyük bir alanı tek başına veya gruplarla kazmanın mümkün olmadığını ifade etti; Milet’in Didim yarımadası ve bölgenin tarımsal potansiyeli nedeniyle “tamamlanması mümkün olmayan” bir süreç olduğuna vurgu yaptı. Şehrin çehresinin, belirli alanlar kazıldıkça ortaya çıktığını ifade etti.
“Antik tarihi yazmak isterseniz, Milet her zaman önemli bir örnek olarak kalacaktır” diyen Berns, sekiz yıldır kazı başkanlığını sürdürdüğü bu dönemde yeni bir açılımın kapılarını araladığını belirtti. Önceleri konutları keşfetmeye başladıklarını söyleyen Berns, daha önceki çalışmaların genelde büyük evler, kamusal alanlar ve tapınaklar üzerine yoğunlaştığını hatırlattı. Şimdi ise komşu alanları ve mahallelerin gelişimini anlamaya odaklandıklarını ve insanların bu alanlarda nasıl davrandığını sosyolojik bir çerçevede incelemeyi hedeflediklerini ifade etti.
Berns, “Milet her zaman uluslararası bir önem taşıdı ve akademik camiada bu ilgi sürüyor. Antik dönemde önemli bir şehir olan Milet, Bizans ve Beylikler dönemlerinde de etkisini sürdürdü. Bu yüzden antik tarihi yazarken örnek olarak verilmeye devam edecektir.” sözleriyle çalışmanın asıl amacını özetledi.
Kaynak: AA / Yasemin Kalyoncuoğlu – Kültür Sanat; Kaynak: Haberler.com