Metin Belgin’den Devlet Tiyatrolarına ve ‘Kontrabas’ Oyununa Dair Özel Röportaj
Metin Belgin’le Devlet Tiyatroları ve ‘Kontrabas’ oyunu hakkında özel röportaj. Tiyatro dünyasının iç yüzünü keşfedin ve detayları öğrenin.
Devlet Tiyatrolarının (DT) En Uzun Soluklu ve Etkileyici Yapımlarından ‘Kontrabas’
Türkiye’nin kültür ve sanat hayatında önemli bir yere sahip olan Devlet Tiyatroları (DT), sahnelediği sayısız oyundan biri olan ve Patrick Süskind‘in kaleminden çıkan tek kişilik oyun Kontrabas‘ın 33 yıldır süregelen serüvenine tanıklık ediyor. Bu eşsiz yapımda, İstanbul’da 33 sezondur hem oyuncu hem de rejisör olarak görev yapan usta sanatçı Metin Belgin, oyunun ülke genelinde yaygınlaşması ve seyirciyle buluşmasında gösterdiği özverili çaba ve emeğin önemini vurguluyor.
Belgin, 1950’li yıllarda Bursa’da ortaokul çağında tiyatroyla tanıştıktan sonra, 1977 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan mezun oldu. Kariyerine Bursa Devlet Tiyatrosu’nda başlayan sanatçı, 1979’dan 2022’ye kadar İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda hem oyuncu hem de rejisör olarak çeşitli projelerde yer aldı. Emekli olduktan sonra da sahneye olan tutkusundan vazgeçmeyen Belgin, uzun süredir sahnede olmanın verdiği heyecanı ve sorumluluğu sürdürüyor.
‘Kontrabas’ Oyununun Hikayesi ve Süreçleri
Patrick Süskind’in dünya çapında tanınan ve sevilen tek kişilik oyunu Kontrabas, ilk kez 1992 yılında İstanbul Devlet Tiyatrosu sahnesinde yer almaya başladı ve o tarihten itibaren sürekli olarak sahneleniyor. Bu oyunda, olgun ve deneyimli sanatçı Olcay Kılavuzlu tarafından canlandırılan karakter, Bursa, Trabzon ve Ankara gibi farklı şehirlerde uzun yıllardır seyircinin beğenisine sunuluyor. Belgin, bu oyunda sadece oyuncu değil, aynı zamanda rejisörlük görevini de üstlenerek, sahne üzerindeki bütün detayları ve temposunu kendisi belirliyor.
Belgin, “Tek başına sahnede olmak gerçekten büyük bir sorumluluk ve ustalık gerektiriyor. Bu oyunun en büyük özelliği, seyirciye müzik ve orkestra aracılığıyla toplumsal ve bireysel meseleleri anlatmak ve aynı zamanda Alman idealizminin eleştirisini yapabilmek” diyerek, oyunun derin anlamını ve evrenselliğini anlatıyor. Ayrıca, her gösterimde seyircisiyle bağ kurduğunu ve onları yeniden şekillendirdiğini vurguluyor.
Sanatçının Yaratıcılık Süreci ve Güncellemeleri
Belgin, “Oyunu ilk sahnelemesine başladığında, kontrabas enstrümanını öğrenmeye yöneldim. Ancak, İstanbul Devlet Opera ve Balesi kontrabas sanatçısı Kerim Soysal’ın bana verdiği 7 yıllık eğitim sürecinde, enstrümanı tam anlamıyla öğrenebileceğimi söylediler. İlk yıllarda sadece enstrümanı akort edip, arşe çekmeyi öğrendim. Zamanla, oyunu ve sahne performanslarını kamerayla kaydedip, evde izleyerek ve eleştirerek gelişim sağladım” diye anlatıyor.
Belgin, “Yıllar içerisinde oyunu sürekli güncel tutmak ve seyirci beklentilerine uygun hale getirmek için çeşitli revizyonlar yaptık. Olcay Kılavuzlu ile telefon görüşmeleriyle, oyunun yeni versiyonlarını ve güncellemelerini karşılıklı tartışıyoruz. Bu süreç, seyircimizin ilgisini canlı tutmak ve oyunun tazeliğini korumak adına çok önemli” ifadelerini kullanıyor.
Seyirci ve Tiyatro Günümüzü Değerlendirmesi
Sanatçı, günümüzde tiyatronun teknolojik gelişmelerle birlikte evrildiğini fakat sinemadan gelen etkilerin tiyatroya yansımasını doğru bulmadığını belirtiyor. “Geleneksel Türk tiyatrosunun, ne yazık ki, yeterince kıymet görmediğine inanıyorum. Ne yazarlarımız ne de tiyatrocularımız, geleneksel unsurları modernize etmeden kullanmıyor. Oysa, Orta oyunu, Gölge tiyatrosu gibi geleneksel sanatlarımız, zengin ve kıymetli miraslarımızdır. Modern tiyatroda bu unsurların tekrar canlandırılması ve yaşatılması gerekir” diye ekliyor.
Özellikle seyircilerin oyunlara olan ilgisinin azaldığını ve uzun oyunlara tahammüllerinin kalmadığını da dile getiren Belgin, “Cep telefonları ve teknolojik cihazlar, seyircinin dikkatini dağıtıyor. Eskiden 3-4 saatlik oyunlar oynanırdı; şimdi ise 40 dakika civarında oyunlar tercih ediliyor. Seyirci, oyunu sürekli kaydetmek, paylaşmak istiyor ve bu da sahne disiplinini olumsuz etkiliyor” diyor.
Devlet Tiyatrosunun Önemi ve Geleceği
Devlet Tiyatrolarının, ülke genelinde tiyatro sanatını yaygınlaştırmak ve toplumun kültürel gelişimine katkı sağlamak adına önemli bir misyon üstlendiğine değinen Belgin, “Devlet Tiyatrosu, bizim kültür mirasımızdır ve bu kurumun yaşaması, ülkemizde tiyatro sanatının sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, özelleştirme ve özerkleştirme girişimlerine karşı duruyoruz. Devlet Tiyatrosu, bizim tiyatromuz ve onu yaşatmak, geliştirmek hepimizin görevi” şeklinde konuşuyor.
‘Kontrabas’ Oyununun Sürdürülebilirliği ve Sanatçının Çabaları
Belgin, oyunun genç ve dinamik kalması için sürekli gayret gösterdiğine işaret ederek, “İlk yıllarda kontrabas enstrümanını öğrenmek isteyenlere, Kerim Soysal gibi usta sanatçılar aracılığıyla eğitim verildi. Ben de sahneye çıktığım ilk yıllarda, bu enstrümanı tam anlamıyla öğrenmeyi hedeflemedim, sadece temel seviyede tutmayı başardım. Şimdi ise, sağlıklı bir şekilde oyunu sürdürebilmek ve gençler gibi enerjik kalabilmek için çaba sarf ediyorum” diyor.
Son olarak, “Seyirciyle kurduğum iletişim ve oyunun evrensel mesajları, beni her zaman motive ediyor. Emekli olduktan sonra bile, bu oyunu sahneye taşımaya devam etmek ve yeni nesillere aktarmak benim için gurur kaynağı” diyerek, tiyatroyu ve sanatını sevgiyle sürdürüyor.