Maymunkeş: Osmanlı Fantezisi Üzerine Yeniden Anlatım ve Tarihsel Gerçekliklerin Buluşturulması
Maymunkeş: Osmanlı Fantezisi Üzerine Yeniden Anlatım ve Tarihsel Gerçekliklerin Buluşturulması — tarihi oyun, özenli analiz ve eleştirel bakışla yeni bir perspektif sunar.
Mustafa Akıllı, ilk kitabı Maymunkeş, Bir Osmanlı Fantezisi ile tarihî bir yüzleşmeyi gündeme taşıyor. Eserde, 3. Murat döneminde molla Abdülkerim Efendi’nin camide maymunlarla kadınlar fena işler yapıyor sözünü dillendirmesiyle İstanbul’da maymunların idam edilmeye başlandığı olaylar zinciri ana hat olarak işleniyor. Afrika’dan İstanbul’a getirilen maymunlar, gemilerde gözcü ve haberci olarak kullanılmış; yeni dönemin ticaret ve denizcilik dinamikleriyle beraber toplumun farklı alanlarında yaygınlaşmalarını tetikleyen bir süreç olarak tasvir ediliyor.
Akıllı, hikayeyi büyülü gerçeklik ve fantastik öğelerle zenginleştirirken pandemi sürecinin etkisini de eserin doğuşunda önemli bir unsur olarak görüyor. “Osmanlı döneminde dalında maymun asılı olmayan bir ağaç yoktu” sözünden hareketle ilhamını alan yazar, olay örgüsünü derinleştirmek adına araştırmalarını sürdürmüş ve bu temelde okuyuculara tarihî bir ayna tutmayı amaçlamıştır. Kitabın yoğun ilgi görmesi ise beklenmedik bir sonuç olarak değerlendiriliyor.
O dönemde binlerce maymunun asıldığına dair iddialar, eser içindeki bir ana fikri güçlendiriyor: İstanbul’un doğal liman kenti oluşu ve Akdeniz’i Osmanlı gölü haline getirme amacıyla maymunların eğitilerek kullanılması, dönemin donanma ve korsan faaliyetleriyle entegre bir anlatı kuruyor. Akıllı, yalnızca bu sayımın bir astronomik çoğunluk olduğunu değil, aynı zamanda evcil hayvan olarak da varlık gösterdiklerini vurguluyor.
Kitabın temel mesajı bugünle bağ kuruyor: Kadına ve hayvana karşı şiddetin hâlâ var olduğu bir dünyada, geçmişten ders alınması gerektiğini hatırlatıyor. Yazar, bu çalışmanın özellikle Z kuşağı üzerinde yüzleşme ve farkındalık yaratmasını hedefliyor; tarihî yüzleşmenin nedeni olarak hataların bilinenin ötesinde ele alınması gerektiğini ifade ediyor.
Akıllı, romanın yalnızca tarihî bir serüven olmadığını, paralel öykülerle zenginleşmiş bir macera sunduğunu belirtiyor. Longinus’un mızrağı, yeraltı şehirleri gibi unsurların da hikâyeye dahil edildiğini söyleyen yazar, İstanbul’un o dönemki yaşamını, esnafın ticaret etkinliklerini ve yönetim tarzını yakından inceliyor. Eserde devlet aklının da olayları profesyonelce yönlendirdiği ve son bulması için çaba gösterdiği bir tablo çiziliyor.
Geleceğe dair düşüncelerine değinen Akıllı, gezegendeki tüm canlılara saygı duyulması gerektiğini ve ortak bir yaşam konusunda düşüncelerin paylaşılması gerektiğini vurguluyor. Kitabın dizi halinde aktarılma potansiyelinden söz ederken, görsel medya projelerinin de ortaya çıkmasıyla daha geniş kitlelere ulaşmayı amaçladıklarını ifade ediyor. İlerleyen dönemde ikinci kitapta edep ve etik temalarının daha belirginleşeceğini de paylaşıyor.
İlk kitabın yapım sürecinde, pandemi koşullarının derin araştırmalara zemin hazırladığını ve olay örgüsünün bu dönemde şekillendiğini belirten Akıllı, kaderin okuyuculara yeni bir serüven sunacağını sözlerine ekliyor. Eserin, kadın-erkek ve hayvan hakları konularında farkındalık yaratması hedefi, yazarın temel kaygıları arasında yer alıyor.
Kitaba ilişkin alıntılar ve arkaplan bilgileri, Demirören Haber Ajansı ve Haberler.com gibi kaynaklar üzerinden paylaşım bulsa da, Akıllı bu çalışmanın tarihî ve felsefi boyutlarını okuyucularla buluşturmayı sürdürmeyi amaçlıyor.