Marmara Bölgesi’nde Tsunami Tehditi ve Deprem Riskleri
Marmara Bölgesi, hem tsunami tehdidi hem de yüksek deprem riskleri ile karşı karşıyadır. Bu içerikte, bölgedeki sismik aktiviteler, olası tsunami senaryoları ve risklerin azaltılması için alınması gereken önlemler detaylı bir şekilde ele alınmaktadır.
Marmara Bölgesi’nde Olası Tsunami Tehidi
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Taymaz, Marmara Bölgesi‘nde meydana gelebilecek büyüklüğü 6,5’ten fazla bir depremin, yer yer 3 metreye kadar ulaşan tsunamilere neden olabileceği konusunda önemli uyarılarda bulundu.
Prof. Dr. Taymaz, “5 Kasım Dünya Tsunami Farkındalık Günü” nedeniyle Anadolu Ajansı (AA) muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Alp-Himalaya dağ kuşağında yer aldığını ve bu bölgenin tektonik açıdan çok genç olduğunu, dolayısıyla deprem üretme potansiyelinin yüksek olduğunu belirtti. Tsunamilerin, volkanik patlamalar veya deniz tabanındaki heyelanlar gibi doğal olaylarla oluşabileceğini ifade eden Taymaz, 2020 yılında Ege Denizi’nde meydana gelen Sisam Adası depreminde bir tsunami oluştuğunu hatırlattı.
17 Ağustos 1999’da gerçekleşen Marmara Depremi sırasında Kavaklı sahilleri ile İzmit Körfezi’nde Hersek Deltası’na kadar tsunami oluştuğunu belirten Taymaz, bu tsunami yüksekliğinin deniz tabanı morfolojisi, su derinliği, depremin büyüklüğü ve geometrisi gibi faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterdiğini dile getirdi. Taymaz, “Türkiye’yi tehdit eden, en az 3 metreye kadar yükselebilecek, tsunami oluşturabilecek aktif faylarımız deniz tabanında mevcuttur.” dedi.
Marmara Denizi Kıyıları ve Riskler
Marmara Denizi kıyılarının olası bir deprem ve tsunami açısından yüksek risk taşıdığını vurgulayan Taymaz, “Marmara Bölgesi, şehirleşmenin, sanayinin ve tarımın yoğun olduğu bir alandır. Güney ve kuzey yamaçları, Kuzey Anadolu Fayı’nın kollarıyla tehdit edilmektedir.” şeklinde konuştu. 1963’teki 6,8 büyüklüğündeki Çınarcık depreminden sonra 17 Ağustos 1999’da Gölcük ve ardından 12 Kasım 1999’da Düzce depreminin meydana geldiğini hatırlatan Taymaz, bu depremlerin tsunamilere yol açabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
- Çınarcık Havzası’ndaki Orta Marmara Çukuru’nda oluşabilecek depremlerin Tekirdağ, Marmaraereğlisi sahilleri ve güney sahilleri için risk oluşturduğunu belirtti.
- Armutlu Yarımadası, Yalova, Karamürsel, Hersek Deltası ve Mudanya gibi yerlerin de tsunami riski altında olduğunu ifade etti.
Taymaz, tsunaminin büyüklüğüne bağlı olarak kıyı şeridine etkilerinin değişebileceğini vurguladı. Ulusal güvenliği etkileyen konular arasında tsunami ve deprem riskinin göz ardı edilmemesi gerektiğini dile getiren Taymaz, bu konuda yüksek teknolojilerin kullanıldığını belirtti.
Deprem ve Tsunami Riskleri
Taymaz, Marmara kıyılarında meydana gelebilecek tsunami etkisinin, ilgili fay geometrisi, kıyı şeridine olan mesafe ve deniz tabanındaki morfolojinin değişimine bağlı olarak farklılık gösterebileceğini ifade etti. “Kendi coğrafyamızda 6 büyüklüğünü aşan, 6,5’i zorlayan depremlerin deniz tabanında oluşturabileceği tsunami riskleri mevcuttur.” dedi. Ayrıca, Marmaray ve Haliç geçiş bölgelerinde metro tasarımlarında bu risklerin göz önünde bulundurulduğunu, Avrasya Tüneli’nin yapımında da bu unsurların dikkate alındığını sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Taymaz, “Marmara Bölgesi’nde her 30 yılda bir büyük depremin oluştuğu gözlemlenmektedir. Ancak doğa bilimlerinin önceden tahmin edilemeyeceğini, yalnızca öngörüde bulunulabileceğini” belirtti. İstanbul’un 7 büyüklüğünde ya da daha üstünde bir deprem olma olasılığının oldukça yüksek olduğunu vurgulayan Taymaz, “Zaman aşımını çoktan aştık. 6,8’den büyük bir depremin olma olasılığı aşıldı; ancak doğa bilimleri, yaşam bilimleri ve mühendislik bilimleri gibi kesinlikle belirli sonuçlar vermemektedir.” değerlendirmesinde bulundu.