DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Küçükçekmece Gölü’nün Güncel Durumu ve Koruma Çalışmaları

Küçükçekmece Gölü’nün güncel durumu, ekosistem önemi ve koruma çalışmaları hakkında detaylı bilgiler. Doğayı koruma bilinciyle hareket edin.

15.05.2025
A+
A-

Küçükçekmece Gölü’nde Kirlilik ve Çevresel Sorunlar

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meriç Albay, Küçükçekmece Gölü’nde yaşanan ekolojik sorunlara dikkat çekerek, gölün ciddi anlamda kirlilikle karşı karşıya olduğunu ve bu durumun ekosistemi olumsuz etkilediğini belirtti. Prof. Albay ve ekibi, 2022 yılının Haziran ayında başlattıkları ve uzun süredir devam eden “Küçükçekmece Lagünü’nün Su Kalitesinin İzlenmesi” adlı kapsamlı projeyi tamamladı. Bu araştırma, gölün mevcut durumunu ve kirlilik seviyelerini detaylı bir şekilde ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Yapılan ilk analizlere göre, gölde ağır metal, pestisit, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH) ve bakteriyolojik kirliliğin yüksek seviyelerde olduğu tespit edilmiştir. Özellikle gölün derinliği 18 metre olmakla birlikte, ilk 7-8 metre suyun oksijen seviyesinin tamamen tükendiği ve bu bölgenin oksijensiz hale geldiği gözlemlenmiştir. Bu durum, göl ekosisteminin sürdürülebilirliği açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Projenin Bulguları ve Çalışmaların Detayları

Prof. Albay, yaptığı açıklamada, “Küçükçekmece Lagünü’nü 30 yıldır izliyoruz ve son projeyle birlikte bölgenin ekolojik durumunu en detaylı şekilde ortaya koyduk. Son çalışmalarımız, gölün çevresinde yaşanan kirliliğin ve insan faaliyetlerinin olumsuz etkilerinin boyutlarını net biçimde gösteriyor” dedi.

İlginç bir şekilde, bölgenin 1930’lu yıllarda 700-800 civarında insan tarafından yaşanan bir alan olduğunu ve günümüzde bu sayının 1,5 milyona ulaştığını vurgulayan Albay, bölgedeki kirliliğin artışını ve insan yoğunluğunun göl üzerindeki olumsuz etkilerini şöyle açıkladı: “Sediman, dip yapısı ve su kalitesinde ciddi sorunlar var. Dipteki çamurda yüksek miktarda ağır metal ve pestisit bulunuyor. Ayrıca, toksik alglerin hızla çoğaldığını gözlemliyoruz. Bu gölü, en kötü su kalitesinde ve şehir merkezinde yer alan, atık su deposu gibi düşünmek daha doğru olur”.

Ekolojik ve Biyolojik Durum

Prof. Albay, göldeki canlı türü çeşitliliğinin ciddi anlamda azaldığını ve sadece birkaç balık türünün sürekli olarak yaşadığını, diğer balıkların ise zaman zaman göle girip çıkmakta olduğunu belirtti. “Balık tutulması şu an tehlikeli seviyede çünkü göldeki ağır metal, PAH ve pestisit oranları yüksek. Bu nedenle, gölde balık avı yapmak sağlık açısından risk taşımaktadır” diye ekledi.

Gölün Restorasyonu ve Öneriler

Prof. Albay, gölün acil olarak restore edilip şehre kazandırılması gerektiğine vurgu yaparak, “Bölge, göçmen kuşların göç rotası üzerinde yer alıyor ve bu nedenle ekolojik denge için büyük önem taşıyor. Çevre koruma ve sürdürülebilirlik açısından, gölün temizlenmesi ve ekolojik yapısının yeniden kazandırılması elzem” dedi.

Lagünün Marmara Denizi’ne küçük bir kanalla bağlı olduğunu ve denizden gelen suyun göle giriş yaptığını belirten Albay, Sazlıdere Barajı’nın yapımından sonra tatlı su girişinin azaldığını, bunun da gölün tuzluluk oranını artırdığını vurguladı. Bu durum, gölün doğal yapısının bozulmasına neden olmaktadır.

Gelecek İçin Çalışma ve Tavsiyeler

  • Atık su ve kirleticilerin kontrol altına alınması: Göl çevresinde bulunan sanayi ve yerleşim alanlarından gelen kirli atıkların arıtılması ve kontrol edilmesi.
  • Ekolojik restorasyon projeleri: Dip temizliği, bitkilandırma ve doğal dengeleme çalışmalarının hayata geçirilmesi.
  • Koruma ve izleme programlarının geliştirilmesi: Sürekli olarak göl ekosisteminin izlenmesi ve olası tehlikelerin erken tespiti.
  • Toplum bilinçlendirme çalışmaları: Bölge halkının ve ziyaretçilerin çevre bilincinin artırılması ve sürdürülebilir kullanım alışkanlıklarının kazandırılması.

Bu kapsamda, Prof. Albay ve ekibi, bölgenin ekolojik yapısının korunması ve geliştirilmesi için acil ve kapsamlı çalışmaların başlatılması gerektiğine inanıyor. Gölün, doğal güzelliği ve ekolojik önemi göz önüne alındığında, sürdürülebilir yönetim ve koruma politikalarının uygulanması büyük önem taşıyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.