DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Kölelik Sürgününün İzleri: Goree Adası ve Köle Evi Üzerinden Hafıza Yolculuğu

Köleliğin karanlık izlerini Goree Adası ve Köle Evi üzerinden hafıza yolculuğu ile keşfedin; tarih, insanlık onuru ve hatıraların yankısı.

23.08.2025
A+
A-

Senegal’in başkenti Dakar’ın açıklarında yer alan Goree Adası, köleleştirilmiş Afrikalıların uzun sürgünlerini ve insanlık tarihinin karanlık bir dönemiyle ilişkilendirilen simgeyi günümüze taşıyan önemli bir mekandır. Yüzyıllar boyunca Batılı güçler tarafından yurtlarından koparılan Afrikalılar, bugün Haiti ile Dominik Cumhuriyeti arasındaki adada başlayan direnişin anılarını hatırlatır; 1791 yılında Fransız yönetimine karşı yükselen hareket, Santo Domingo ve sonrası için köleliğin kaldırılmasına giden sürecin başlangıcı olarak kabul edilir.

UNESCO 1998 yılında 23 Ağustos’u Uluslararası Köle Ticareti Anma Günü ve Köleliğin Kaldırılması Günü olarak ilan etti. İlk anma töreni Haitide başlarken, ertesi yıl Goree Adası’nda düzenlenen etkinlikler bu hafıza temasını yeni kuşaklara taşıdı. Ada, 15. yüzyıldan 19. yüzyıla uzanan süreçte milyonlarca Afrikalının Atlantik köle ticaretine sürgün edilişinin sembol noktalarından biri olarak öne çıkar ve 1978’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde korunmaktadır.

Köle ticaretinin önemli bir sevkiyat noktası olarak bilinen Goree Adası, özellikle Köle Evi’nin varlığıyla, Atlantik ötesi köle ticaretinin toplama ve sevk süreçlerini gözler önüne seren çarpıcı bir mekandır. 1776’da inşa edilen bu yapı, alt katta zincirli Afrikalılar için yaşam alanı, üst katta ise Avrupa tüccarlarının idari ve konut alanı olarak kullanılmıştır. Günlerce hapsedilen insanlar, uygun görülenler sağlık ve güç kontrollerinin ardından Amerikan kıtasına doğru yola çıkarılırken; geride kalanlar için ise yerel pazarlar ya da ölüme kadar süren belirsizlikler söz konusu olmuştur.

Bugün ziyaretçiler, kapının önünde durup geçmişin trajedisini anarken, dünyanın dört bir yanından gelen insanlar bu anıları kendi kökenleriyle kurdukları manevi bağ olarak içselleştirirler. Özellikle Amerika kökenli diasporanın temsilcileri için Köle Evi, atalarının çektiği acıyı hatırlama ve onlarla bağ kurma açısından güçlü bir mekân olarak görülür. ABD’de Barack Obama ve Güney Afrika’daki Nelson Mandela gibi liderlerin ziyaretleri bu hafıza temasını küresel kamuoyuna taşımıştır; Obama ailesiyle kapının önünde durması bu bağın simgesi olarak hafızalarda yer etmiştir.

Bir sığınak ve sessiz hatırayla dolu bir deneyim, Jamaika kökenli ziyaretçi Elliot Brown’un sözleriyle de belgelendi: “Annem hücreleri gezerken hüzünle ağladı; köken ne olursa olsun buraya gelen herkes derin bir öfke ve hüzün hissediyordur. Çocuklarımı bu hücrelerde zincirlenmiş olarak hayal bile edemiyorum; ama atalarım burada yaşanan acılara maruz kaldı.” Bu bağlamda Goree Adası ve Köle Evi, yalnızca bir tarihi mekân değil, Afrika diasporasının kimlik hafızasının korunup gelecek kuşaklara aktarılması için bir referans noktasıdır.

Kaynaklar: AA / Fatma Esma Arslan Özdel – Güncel Kaynak: Haberler.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.