Kartal Tibet: Türk Tiyatrosu ve Sinemasının Efsanevi İsimlerinden Biri
Kartal Tibet, Türk tiyatrosu ve sinemasında iz bırakan efsanevi bir isimdir. Sanatıyla unutulmaz anılar yaratmıştır.
Kartal Tibet: Tiyatrodan Sinemaya Uzanan Bir Sanatçı
27 Mart 1938’de Ankara’da dünyaya gelen Kartal Tibet, öğretmen bir ailenin çocuğu olarak sanatla dolu bir evde büyüdü. Genç yaşlarda sanata olan ilgisi, Ankara Çocuk Radyosu ile başlamıştı; burada “Ayşe Abla” piyeslerinde başrol konuşmalarına çıkarak sahneye adım attı. Zamanla Devlet Tiyatroları’nın çocuk rollerinde de performans göstermeye başladı. Ancak Kartal Tibet’in eğitim hayatı, ilk olarak beden eğitimi öğretmenliğiyle şekillendi. Ankara Koleji’nden mezun olduktan sonra, bir süre öğretmenlik yaptı. Ailesinin isteği üzerine hukuk fakültesini de bitirmesine rağmen, onun kalbi her daim sahneye aitti.
Bu tutku, onu Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü‘ne yönlendirdi. 1960 yılında Albert Camus’un “Caligula” oyununda sergilediği performans, profesyonel tiyatro kariyerinin başlangıcını simgeliyordu. Ancak asıl çıkış noktası, 1965 yılında Suat Yalaz’ın “Karaoğlan: Altay’dan Gelen Yiğit” filmindeki rolüyle oldu. Bu filmle birlikte Kartal Tibet, “Karaoğlan: Baybora’nın Oğlu”, “Camoka’nın İntikamı”, “Yeşil Ejder” ve “Bizanslı Zorba” gibi yapımlarla dönemin en gözde kahramanlarından biri haline geldi.
1970’lerde Tarkan serisinin başrol oyuncusu olarak hafızalarda yer etti:
- Tarkan: Gümüş Eyer (1970)
- Tarkan: Viking Kanı (1971)
- Tarkan: Altın Madalyon (1972)
- Tarkan: Güçlü Kahraman (1973)
Kartal Tibet, yalnızca oyunculuğuyla değil, kamera arkasındaki yetenekleriyle de öne çıktı. 200’den fazla yapımda görev alarak, Türk sinemasının önemli isimlerinden biri haline geldi. Yeşilçam’ın unutulmaz filmlerinde yönetmen ve senarist olarak da imzası vardı. Mizahi, romantik ve aksiyon türündeki pek çok yapımı beyazperdeye taşıdı. 1963’te Gündüz Sencer ile hayatını birleştiren Tibet’in, Kanat ve Kumru adında iki çocuğu dünyaya geldi. Kariyerinin ilk yıllarında, Ankara’nın ilk özel tiyatrolarından biri olan Meydan Sahnesi‘nde 4 oyun yönetti ve 20 oyunda sahne aldı.
Her zaman “kendi işimi kendi yapmalıyım” mottosunu benimseyen Kartal Tibet, sanatın birçok alanında derin izler bıraktı. Romantik aşık, kahraman savaşçı ya da mizah ustası gibi çeşitli rollerin ardında, disiplinli bir çalışma ve tiyatro kültürü ile yetişmiş bir sanatçının ruhu yatıyordu. Onun yaşamı ve sanatı, Türk tiyatrosu ve sineması açısından önemli bir miras olarak kalacaktır.