Karadeniz’in Geleneksel Tulum Enstrümanı ve Yapım Süreci
Karadeniz’in geleneksel tulum enstrümanı ve yapım sürecini keşfedin. Tarihi, özellikleri ve ustalıkla yapılan bu eşsiz enstrümanın detayları burada.
Karadeniz’in En Eski Nefesli Halk Çalgısı: Tulum
Karadeniz bölgesinin kültürel mirasının vazgeçilmez bir parçası olan tulum, yüzyıllardır düğünlerde, şenliklerde, yol havalarında ve turistik etkinliklerde canlı performanslar eşliğinde çalınmaya devam ediyor. Bu geleneksel enstrümanın popülerliği zamanla azalmış olsa da, bölgedeki saygınlığı ve önemi halen korunuyor. Özellikle Rize’nin Çamlıhemşin ve Hemşin ilçelerinde sıkça görülen tulum, ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor ve bölge turizmine renk katıyor.
Son yıllarda turistik noktaların vazgeçilmezleri arasına giren bu geleneksel çalgı, Rize’deki Çay Çarşısı’nda sergileniyor. Ayrıca, merkezdeki bazı dükkânlarda ziyaretçiler hem tulumu yakından tanıyor hem de bu eşsiz enstrümanın bir parçası olan çibun adı verilen küçük parçayı satın alabiliyorlar.
Tulum Nasıl Yapılır?
Enstrümanın yapımında uzman olan ustalar, geleneksel tekniklerle ve özenle çalışıyor. Engin Dervişoğlu, tulumun temel üç ana parçadan oluştuğunu belirterek, en kritik bölmenin ahşap ve toprak kamıştan meydana gelen nav kısmı olduğunu söylüyor. Navun iç kısmında, “analık” adı verilen ve ses üretimini sağlayan kamışlardan oluşan bir klavye yer alıyor. Ayrıca, deri altındaki “dil” bölümü de enstrümanın karakterini belirleyen önemli bir unsur. Ahşap parçalar genellikle dayanıklılığı ve gelenekselliği ile bilinen şimşir ağacından seçilerek kullanılıyor.
Dervişoğlu, tulumun yapım aşamasını detaylandırırken şu bilgileri paylaşıyor: “Bir yaşındaki oğlak derisi tedarik ediliyor. Derinin tüyleri, mısır unu ve tuz karışımıyla fermente edilerek iyice temizleniyor. Daha sonra deri, peynir suyunda bekletilerek yumuşatılıyor, kurutuluyor ve özel tekniklerle şekillendirilerek enstrüman haline getiriliyor.”
Tulumun Tarihçesi ve Kökeni
Bu eşsiz enstrümanın kökeni hakkında çeşitli görüşler bulunuyor. Bazı araştırmacılar, tulumun Orta Asya’dan Balkanlar’a uzanan geniş bir coğrafyada gelişmiş olduğunu iddia ederken, Dervişoğlu ise özellikle Hemşin bölgesinde şekillendiğine inanıyor. Ona göre, tulumu diğer nefesli ve derili enstrümanlardan ayıran en belirgin özellik, nav kısmının yuvarlak bitişli yapısıdır. Ayrıca, dünya genelinde benzer çalgıların varlığı dikkat çekicidir; Gürcistan’da “Çiboni”, İran’da “Ney Anban”, Makedonya’da ise “Gayda” olarak bilinen bu enstrümanlar, köken ve yapım teknikleri açısından farklılıklar gösterebilir.
İnsanlık tarihine paralel şekilde, oğlak derisinin sadece enstrüman yapımında değil, aynı zamanda peynir, yağ ve bal saklama amaçlarıyla da kullanıldığını belirten Dervişoğlu, bu geleneksel malzemenin zamanla enstrüman yapımında da değer kazandığını söylüyor. Ziyaretçilerin tuluma olan ilgisini büyük memnuniyetle karşılayan Dervişoğlu, hem yapım sürecini hem de bu enstrümanın kültürel ve tarihsel önemini anlatarak bu mirası gelecek nesillere aktarmaya çalışıyor.