Karabük’te Orman Yangınları ve Mücadele Yöntemleri
Karabük’te orman yangınları ve mücadele yöntemleri hakkında detaylı bilgiler. Yangınlara karşı alınan önlemler ve etkili müdahale teknikleri burada.
KARABÜK Üniversitesi’nden (KBÜ) Doç. Dr. Ahmet Duyar, yaklaşık dört haftadan beri devam eden ve bölgeyi ciddi anlamda etkileyen orman yangınlarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Yangınların özellikle vadilerde ve kırıklı arazi yapısında yoğunlaşmasının, yangın yönetimini ve müdahale süreçlerini zorlaştırdığını vurgulayan Duyar, bölgenin kendine özgü doğal ve coğrafi özelliklerinin yangının yayılmasında önemli rol oynadığını belirtti.
Yangının yayılma mekanizmasını detaylandıran Duyar, özellikle “baca etkisi” olarak adlandırılan fenomenin, vadilerde ve dağlık alanlarda yangını şiddetlendirdiğini açıkladı. Bu etki, yanma sırasında ısınan havanın dikine yükselmesi yerine, vadinin alçak noktalarından yatay hareket ederek, alevlerin ve ısınmış havanın üst kısımlara doğru ilerlemesine neden oluyor. Ayrıca, rüzgarın ve konveksiyon etkisinin de bu süreçte yangını uzak noktalara taşıyarak, bağımsız yeni yangınların oluşmasına zemin hazırladığını ifade etti. Duyar, “Vadilerin ve dağların kırıklı yapısı, yangınların yayılma hızını ve yönünü belirleyen temel faktörlerdir” diyerek, bölgenin jeolojik ve topoğrafik özelliklerine dikkat çekti.
Yangının Doğal ve İnsan Kaynaklı Etkenleri
Karabük’teki ormanların büyük oranda karaçam ve kızılçam türlerine ev sahipliği yaptığını anlatan Duyar, bu ağaçların yapısal ve kimyasal özelliklerinin yangınla mücadelede önemli bir rol oynadığını vurguladı. “Karaçamın doğal yapısındaki yüksek reçine içeriği, yangına karşı oldukça hassas olmasını sağlıyor” diyen Duyar, “Reçine ve kuraklık nedeniyle ağaçların ve zeminin yanıcı madde yükü oldukça yüksek. Ayrıca, ağaçların dallara kadar yoğun şekilde dallanması, alevlerin hızla tepeden zemine kadar ulaşmasını kolaylaştırıyor” şeklinde ekledi.
Vadilerin ve Topoğrafyanın Yangın Üzerindeki Etkisi
Yangının yayılmasını engellemek ve kontrol altına almakta en büyük zorluğun, bölgenin topoğrafik yapısından kaynaklandığını belirten Duyar, “Vadiler ve derin kanyonlar, baca etkisini artırmakta ve yangını güçlendirmektedir. Bu alanlarda, yanmanın sadece dikey değil, yatay olarak da yayılması söz konusu. Isınan hava, vadilerin iç kısımlarında ve alçak noktalarında oluşan yanma alanlarına doğru hareket ederken, aynı zamanda alev ve kıvılcımlar, rüzgarın da etkisiyle uzak noktalarda bağımsız yeni yangınlar başlatabilmekte” ifadelerini kullandı.
Yeniden Ormanlara Kavuşma Süreci ve Uzman Tavsiyeleri
Duyar, bölgenin yeniden eski haline dönmesi için yaklaşık 30 yıl gibi bir süre gerektiğini belirtti. “Kızılçam tohumlarının yangına dayanıklı olması, bölgenin doğal yapısının gençleşmesine imkan tanımakta” diyerek, “Yangın sonrası doğal gençleşmenin sağlanabilmesi için, özellikle kızılçamın tohumları, uygun koşullarda çimlenme yeteneğini korumakta. Bu süreçte, yapılacak silvikültürel müdahaleler ve ormancılık çalışmalarıyla, ormanların eski haline dönmesi mümkün” şeklinde konuştu.
Son olarak, Duyar, “Gelecekte olası yangınların etkisini azaltmak için, yangın emniyet yolları, ilk müdahale şeritleri ve ulaşım imkanlarının geliştirilmesi hayati öneme sahiptir” diyerek, genç ormanların en az 30 yıl süreyle bakım ve koruma altında tutulması gerektiğine dikkat çekti. Bu süreçte, fidanların dikimi, bakımı ve rehabilitasyonu ile, bölgenin yeniden ormanla buluşması sağlanacak ve doğanın kendini yenileme kapasitesi desteklenecektir” şeklinde ekledi.