Kara Cuma hanginiz?

180×70. Mutfak dolaplarının el verdiği buzdolabı ölçüsü bu. Herhangi bir tarafa 5 santim oynarsa giremiyor. Ne var bunda diyeceksiniz; şu var, bu biraz saçma bir aralıkmış. Sığan üç buzdolabı var. Fiyatları da 1.9, 2.4 ve 3 civarında. Çok bir farkları da yok özellik olarak. Böyle olunca da spesifik bir markanın spesifik bir modelini arıyor oluyorum.
İnternette buldum kendisini, hafta başından attım sepete, sinsi gibi ‘Black Friday’ bekliyorum. Hafta içi bir baktım, benim buzdolabı 300 lira yukarı gitti. Cuma da 350 liralık sert bir düşüşle haftayı 1850 bandında kapadı. “Bak sen şu oyunlara, buzdolabı değil yatırım aracı mübarek” dedim ve offline alışveriş ortamına yöneldim.
‘Efsane Cuma’ önde, onu az farkla ‘Şanslı Cuma’ takip ediyor
Şemsiyemi X-ray’den geçirip AVM’ye girdim. Offline sakin, öyle çılgın bir alışveriş ortamı yok. Ama benim buzdolabı da yok. Olsaymış 1.7’yi bulacakmış ama mağazada olmadığından bulamıyor. Mecidiyeköy’de varmış. Oraya da gider, üst aramasından geçer, o buzdolabını alırım diye düşündüm. Yolda da boş durmadım, internetten buzdolabı kovalamaya devam ettim.
Telefon bir yandan zangır zangır titriyor. SMS, mail, pop-up, ne kadar iletişim kanalı varsa indirim haberleri yağdırıyor sağ olsun. “Ben bu işleri yemem” demek isterdim ama daha önce oraya buraya tıklarken kettle, saksı ve dürbün almışlığım var. Yine de bu sefer belli bir hedefim olduğu için kafam nispeten rahat.
Yalnız indirim konusuna fazla kafayı takmaktan olsa gerek, vardığım noktada biraz salağa bağlamış durumdayım. Hâlâ indirim cumasının bir cumalığını göremedim. Telefonum beni eve dönüp 40 liraya indirimli kar botu sipariş etmenin mantıklı olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Ayrıca vitrinlerde günün adı bile net belirlenememiş. Geçen sefer Hamza Yerlikaya’nın çıkışıyla ‘Kara Cuma’ ismi tepki çekmişti. Yerini alacak isim üzerinde toplumsal mutabakat oluşmadan alışveriş günü gelip çatınca herkes kafasına göre gitmiş. ‘Efsane Cuma’ önde, onu az farkla ‘Şanslı Cuma’ takip ediyor, ‘Beklenen Cuma’ da şansını deniyor.
İndirim gününe de buzdolabına da adım adım soğumaya başladım. Arada soluklanırken telefonumdan kritik bilgiler edinmeye devam ediyorum. Birincisi, bu indirim günü işi beyaz eşyada çok anlamlı olmuyormuş. İkincisi, dev boy bulaşık deterjanında yüzde 50 indirim varmış. Bulaşık deterjanını direkt alıyorum. Ötekine yapacak bir şeyim yok, buraya kadar geldik artık.
Yüzde hesaplama,
karşılaştırmalı analiz,
yakın geçmiş fiyat eğrisi…
Neredeyse “Bulun o dolabı bana, yoksa dağıtırım burayı” diye girdiğim mağazadan alışverişimi tamamlamış ama attığı taş ürküttüğü kuşa değmemiş biri olarak çıkıyorum. Durduk yere AVM’den AVM’ye gezmek suretiyle 50 lira kâr ettim.
Hırsımı atmak için eve dönüp hızlıca matkap fiyatlarına baktım, yine hafta başında sepetime attığım kitaplardan 7 lira kâr ettiğimi fark edip huysuzlandım, çöken uçak bileti sitelerine de
giremedim.
Şimdi bana sorarsanız Kara Cuma nedir diye, eve gelince parçası bozuk çıktığı için geri giden buzdolabı ve toplu taşımada şoföre “Bugün Karanlık Cuma imiş, siz indirim yapmıyor musunuz” diyen amcanın meşru sorusudur derim.
Ha ama şunu da atlamayalım: Bir zihin aktivitesi olarak epey anlamlı. Yüzde hesaplama, kur çarpanı, yakın geçmiş fiyat eğrisi, karşılaştırmalı analiz gibi şeylerle uğraşmanızı sağlıyor. Bu anlamda belli bir yaş üzeri için sudoku neyse, altı için de ‘Black Friday’ o.