Judoda Aile Bağlarının Gücü: Ümit Milli Judocuların Destek Hikayesi
Ümit Milli Judocuların aile bağlarıyla güçlenen başarı hikayeleri ve judoda dayanışmanın önemi hakkında ilham verici bir içerik.
Türkiye’nin genç yetenekleri arasında öne çıkan ve Ümit Milli takımın gururları olan judocularımızın başarılarına sadece onların değil, aynı zamanda yanlarındaki aile büyüklerinin de büyük katkısı bulunuyor. 16 yaşındaki Rutkay Çil ve 17 yaşındaki Ayşenaz Tosun’un en büyük destekçileri, sadece tribünlerde değil, aynı zamanda minderde de onların yanında yer alıyorlar. Rutkay’ın babaannesi Gülsüm Çil ve Ayşenaz’ın dedesi Süleyman Tosun, yıllardır torunlarının antrenmanlarını kaçırmayan, onların her müsabakasında büyük bir heyecan ve gururla destek veren isimler olarak dikkat çekiyorlar.
Ancak bu bağlılık zamanla sadece seyirci olmakla kalmayıp, onları spora daha aktif bir şekilde katılmaya yöneltti. Yaklaşık dört yıldır, aile büyükleri bizzat antrenmanlara katılarak, genç judocuların gelişimlerine katkı sağlıyorlar. Bu tutku ve sevgi, onların yaşlarından bağımsız olarak sporun içinde aktif rol almalarına olanak tanıyor. İkili, yaşlarına rağmen spora olan sevgileri ve kararlılıklarıyla büyük takdir topluyorlar. Bir yandan torunlarının gelişimine destek verirken, diğer yandan da sağlıklı ve zinde bir yaşam sürdürüyorlar.
GÜLSÜM ÇİL: “TORUNLARIM BENİM GÖZBEĞİM”
Yedi torun sahibi olan Gülsüm Çil, spora olan ilgisinin tamamıyla torunu Rutkay’ın judoya olan tutkusu sayesinde başladığını anlatıyor. Rutkay’ın judodaki yolculuğunu en başından beri yakından takip eden Çil, duygularını şu sözlerle dile getiriyor: “Tam 10 yıldır torunumun peşindeyim. Antrenmanlarını ve maçlarını hiçbir zaman kaçırmadım. Torunlar bizim en kıymetli varlıklarımız, her isteklerini yerine getirmek için büyük bir özveriyle çaba harcıyoruz.”
Rutkay Çil ise babaannesinin desteğiyle büyüdüğünü ve bu sevgiyle motive olduğunu belirtiyor. Ona göre, başlangıçta sadece tribünden izlemekle yetinen babaannesi, zamanla teknik çalışmalara ve ısınmalara katılmaya başlamasıyla hem kendisini hem de ailesini gururlandırmış. Rutkay, şu sözlerle duygularını paylaşıyor: “Başlarda sadece izliyordum, ama zamanla antrenmanlara katılmaya başladım. Babaannemle daha çok vakit geçirmek, onun desteğini hissetmek benim için çok kıymetli ve motive edici oluyor.”
SÜLEYMAN TOSUN: “TORUNLARIM İÇİN KONUŞMAYA DEVAM EDİYORUM”
Ayşenaz Tosun’un dedesi Süleyman Tosun, genç yaşta sporla iç içe bir yaşam sürmüş ve şimdi ise torunlarının judoya olan ilgisini desteklemek amacıyla onları yalnız bırakmıyor. Geçmişte maraton koşuları yapan Tosun, yaş ilerledikçe torunlarının maçlarına katılmanın kendisi için büyük bir heyecan kaynağı olduğunu söylüyor. “Gençken maraton koşuları yapardım, ama şimdi torunlarımın peşinden koşuyorum. Onların maçlarına gitmek benim için büyük bir mutluluk ve heyecan kaynağı. Pes etmek yok, onları sonuna kadar desteklemeye devam edeceğim.”
Ayşenaz Tosun ise dedesinin varlığının kendisi için büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu vurgulayarak, şu sözlerle onu anlatıyor: “Dedem benim her şeyim. Antrenmanlarımı ve maçlarımı hiç kaçırmaması, bana verdiği destek ve sevgi bana güç veriyor. Onun varlığı bana güven ve cesaret aşılıyor.”
ANTRENÖR ALAYILDIZ: “AİLE BÜYÜKLERİNİN DESTEĞİ SPORCULARA KATKI SAĞLIYOR”
Judo antrenörü Nermin Alayıldız, aile büyüklerinin bu süreçte aktif rol almasının sporcuların gelişimi ve motivasyonu açısından büyük bir avantaj olduğunu belirtiyor. Alayıldız, şu ifadeleri kullanıyor: “Bazen tribünde ‘Hadi Ayşenaz, yapabilirsin!’ diye seslenen dedelerimizi, minderde torunlarına taktik veren ninelerimizi görüyoruz. Onların enerjisi ve tecrübeleri bizim için çok değerli. Yaşlıların spora ilgisi ve katılımı her geçen gün artıyor ve bu, takımlarımıza büyük güç katıyor.”
Alayıldız, ailelerin judodaki bu aktif katılımının sadece moral ve motivasyon değil, aynı zamanda sporun nesiller arası köprü kurmasına da katkı sağladığını vurguluyor. Bazen onları teknikleri uygularken görmek, antrenmanlara yeni bir bakış açısı kazandırıyor ve aile bağlarını güçlendiriyor. Judonun sadece gençler için değil, herkes için bir tutku ve yaşam biçimi olabileceğinin en güzel örneği olan bu hikaye, sporun ailelerin hayatındaki özel yerini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Gülsüm Çil ve Süleyman Tosun’un bu azmi ve kararlılığı, sadece torunlarına değil, tüm çevresine ilham kaynağı oluyor. Onların tatami üzerindeki azimleri ve spor sevgisi, sporun her yaşta hayatın vazgeçilmez bir parçası olabileceğini kanıtlıyor. Bu hikaye, aile bağlarının ve sevginin gücünü, sporun birleştirici ve güçlendirici etkisini bir kez daha ortaya koyuyor.