İzmir Körfezi’nde Kirlilik ve Çevresel İzleme Çalışmaları Güncelleniyor
İzmir Körfezi’nde kirlilik ve çevresel izleme çalışmaları güncelleniyor. Güncel bilgiler ve çevre koruma projeleri hakkında detaylar burada.
Geçtiğimiz yıl yaşanan balık ölümleri ve kötü koku sorunlarının ardından İzmir Körfezi, bu yıl da çevresel açıdan ciddi bir sınav veriyor. Eski yönetim döneminde yaşanan ihmaller nedeniyle bölgedeki temizlik ve arıtma çalışmalarında yetersizlikler göze çarparken, bu durum halkın yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Vatandaşlar, özellikle koku ve deniz kirliliği nedeniyle evlerinin kapılarını ve pencerelerini kapatmak zorunda kalıyor.
Bu olumsuzlukların ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı devreye girerek, İzmir Körfezi’nin ekosistemini korumak ve iyileştirmek amacıyla kapsamlı izleme ve analiz faaliyetleri başlattı. Bu çalışmalar sayesinde bölgedeki kirlilik seviyeleri yakından takip edilerek, olası riskler önceden tespit ediliyor.
Körfezin Durumu Yakından İzleniyor
Bakanlık uzmanları tarafından gerçekleştirilen deniz yüzeyi, su kolonu ve deniz tabanı örnekleri üzerinden yürütülen detaylı analizlerde, sıcaklık, çözünmüş oksijen, besin maddeleri ve diğer kirleticilerin seviyeleri titizlikle ölçülüyor. Bu düzenli ve sistematik çalışmalar sayesinde mevsimsel değişimler ve uzun vadeli yapısal sorunlar erken aşamada belirlenebiliyor.
İzleme Sisteminde 8 Temel Gösterge Kullanılıyor
Laboratuvar Ölçüm ve İzleme Daire Başkanı Soner Olgun, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Denizlerde Bütünleşik Kirlilik İzleme Programı” kapsamında, Körfez’in ekolojik durumunun ciddi anlamda kötü olduğunu belirtti. Bölgedeki denetimlerin kesintisiz sürdürüldüğünü vurgulayan Olgun, “Su kolonu, deniz yüzeyi, sediman ve biyota örnekleri üzerinden toplamda 48 kirletici ve 8 göstergeyle düzenli izleme yapıyoruz. Bunlar arasında biyoçeşitlilik, fizikokimyasal parametreler, ötrofikasyon göstergeleri, organik ve inorganik kirleticiler, farmasötikler ve radyonüklitler bulunuyor. Ayrıca mikroplastik ve su altı gürültüsü gibi bileşenler de takip ediliyor.”
Ekolojik Durum Çok Kötü Seviyede
Olgun, yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: “Yaptığımız incelemeler, İzmir Körfezi ve iç körfezin ekolojik kalitesinin maalesef oldukça kötü seviyede olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle kentsel atık su arıtma tesislerinin bölgeye ciddi bir giriş yaptığı ve baskının sürdüğünü gözlemledik.”
Deşarj Noktalarının Yeniden Planlanması Gerekiyor
Mevcut arıtma tesislerinde iyileştirme çalışmaları yapıldığını belirten Olgun, ancak deşarj noktalarının iç körfezden uzaklaştırılması gerektiğine dikkat çekti. “Kentsel atık su arıtma tesislerinin dışında, bölgeden gelen 21 farklı derenin getirdiği kirleticiler de önemli bir sorun oluşturuyor. Bu durum, oksijen seviyelerinde ciddi azalmalara ve azot tüketiminde artışa neden oluyor. Bu da, canlıların solunum için gereken oksijeni bulamaması ve azotun metabolize edilmesiyle denitrifikasyon olayının başlaması anlamına geliyor.”
Kirliliğin Uzun Vadeli Etkileri ve Çözüm Önerileri
Olgun, bölgenin iç körfez yapısı nedeniyle suyun kalış süresinin uzun olduğunu ve bu yüzden kirliliğin daha yoğun hissedildiğini belirtti. Ayrıca, bölgedeki kirlilik seviyelerinin geçen yıla kıyasla aynı kaldığını ve istikrarlı bir seyir izlediğini söyledi. “Öncelikle mevcut sorunlara acil çözümler üretilmeli, ardından ekosistemin kendisini toparlaması için zaman tanınmalı.”
Sonuç ve Genel Değerlendirme
Olgun, İzmir Körfezi’nin ekolojik kalite açısından en kirli noktalardan biri olduğunu vurgulayarak, “İç körfezdeki yoğun kirlilik baskısı, besin tuzlarında yükselme ve oksijen seviyelerinde azalmaya neden oluyor. Mevcut durum, geçen yıla paralel seyrediyor ve uzun vadeli değerlendirmeler yapıyoruz. Öncelikle gerekli tedbirleri almak ve ekosistemi zaman içinde toparlamasını sağlamak gerekiyor.”