İstanbul’da Tek Teliyle Taşlarla Dolu Bir Vakayla Karşılaşan Genç Kızın Nadiri Hikayesi

Karabük’te yaşayan Fatma Nur Öztürk, doğuştan gelen ekstrofi vezika ve eşlik eden epispadias nedeniyle çeşitli operasyonlar geçirmişti. Yaklaşık altı ay önce şiddetli karın ağrıları yeniden ortaya çıktı ve farklı merkezlerden sonra İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi uzmanlarına yönlendirildi. Burada Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Erkan Erkan ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Op. Dr. Emin Erhan Dönmez ile ekipleri tarafından hastanın durumu titizlikle incelendi. Vajen bölgesinde taşlar tespit edilince hastanın yatışı gerçekleştirildi.

287 taş olarak kayda geçen vaka, operasyon sürecinde tüyler ürpertici bir sürprizle karşılaşıldı. Ameliyat sırasında genel toplamda çok sayıda taş çıkarıldı ve böylece karın ağrılarının kaynağı netleşti. Ameliyat sonrası iyileşme süreci başladı ve Öztürk, süreç hakkında bilgi veren doktorlarına teşekkürlerini iletti.

Vakayı aktaran Fatma Nur Öztürk ise doğuştan gelen bu sıkıntının hayat kalitesini nasıl etkilediğini şöyle özetledi: “İdrarımı tutamıyorum ve bu yüzden bez kullanmak zorundayım. Son zamanlarda kasıklarımda şiddetli ağrılar hissettim; taşların miktarı ise şaşırtıcıydı. 287 taş sayısını öğrendiğimizde gerçekten çok şaşırdık.”

LİTERATÜRDE NADİR GÖRÜLEN BİR OLAY olarak değerlendirilen vaka, Üroloji ve Jinekolojik Onkoloji ekiplerinin ortak çalışmasıyla değerlendirildi. Doç. Dr. Erkan Erkan, hastanın 2004 doğumlu olduğunu, doğuştan gelen ekstrofi vezika nedeniyle birkaç kez ameliyat geçirdiğini belirtiyor. MR tetkikleriyle taşların vajinal boşlukta birikmiş olabileceği düşünülüp operasyon planlandı ve vajende bulunan taşlar tamamen temizlendi. Ardından vajinaya yönelik plastik rekonstrüksiyon da gerçekleştirildi.

Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Op. Dr. Emin Erhan Dönmez de süreci şu sözlerle özetledi: “Mesanenin vajene fistülize olduğu ve vajende taşların biriktiği görüldü. Ameliyat öncelikle tanı amaçlı yürütüldü; ardından taşların temizlenmesi ve vajinal rekonstrüksiyonla tedavi tamamlandı. Literatürde benzer bir vaka nadir olarak yer almakta.”

Prosedürler esnasında en büyük taşın yaklaşık 2,5 cm olduğu ve toplam 287 adet taş çıkarıldığı belirtildi. Dönmez, konjenital anomali olan bu tür vakaların multidisipliner bir yaklaşımı gerektirdiğini vurgulayarak, doğumdan sonra da mesane rekonstrüksiyonunun dikkatle planlanması gerektiğini belirtti. “Taşların bu kadar uzun süre oluştuğu düşünülüyor; bu yüzden takiple devam etmek şart.”

Hastalığın erken teşhisi ve uygun tedavinin hayati öneme sahip olduğuna değinen Dönmez, hamilelikte ve doğum sonrası süreçte multidisipliner ekiple hareket edilmesinin kritik olduğuna dikkat çekti. Vakayla ilgili olarak sürece tanıklık eden ekip, taşların uzun yıllar boyunca yavaş yavaş oluştuğunu ve ileride tekrarlama ihtimalinin düşük olmadığını ifade etti.