DOLAR 32,3733
EURO 34,9950
ALTIN 2.325,67
BIST 9.091,44
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

İstanbul’da ilçe ilçe ‘deprem riski’ haritası!

21.11.2019
A+
A-

Milliyet Gazetesi’nden Mert İnan’ın haberine göre olası büyük Marmara depremine ilişkin en çok merak edilen konuların başında ‘zemin-bina’ ilişkisi geliyor. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nden Jeoloji Yüksek Mühendisi Can Akın, olası büyük Marmara depreminin İstanbul’daki zemin ve bina hareketlerine
etkisini gösteren önemli bir çalışmaya imza attı.

İstanbul’un riskli ve sağlam zeminli bölgelerinin detaylı haritalandığı çalışma kapsamında, deprem büyütmesi olarak tanımlanan zemin hareketlerinin yüzeye yansıması da araştırıldı.

‘Yüzey büyütmesi’ nedir?

Çalışmaya ilişkin Milliyet’e bilgi veren Akın şunları söyledi: “Depremin şiddeti dediğimiz, ortaya çıkan sarsıntının, titreşimin gücü. Yüzey büyütmesi olan binalar daha uzun titreşip, sallanırken; yüzey büyütmesi olmayan veya en az olan sağlam zemindeki yapılar da ise sallanma daha kısa sürer. İstanbul’da gözden kaçan bazı gerçekler var. Örneğin bizim Trakya Formasyonu olarak tanımladığımız alan Beşiktaş’tan, Arnavutköy ilçesine doğru uzanan bir bölgeyi kapsıyor. Yani Avrupa Yakası’nın en yoğun nüfusa sahip, orta kısmı. Bu bölge zemini geneli itibarıyla kaya olsa da kabuk zonu dediğimiz yüzeyin hemen altındaki katman 4-8 metre arasında kil tabakasına sahip. Bu nedenle bina temelleri, yüzeyden 10 metre aşağı inilerek yapılmalı. Depremde en güvenli yer olarak bilinen Sarıyer’in bir kısmı volkanik birimlerden oluştuğundan killi zonlar söz konusu ve Büyükdere gibi alüvyon vadiler de yer alıyor. Bu bölgede kil, çakıl, kum özelliklere sahip zeminler söz konusu. Beykoz’da, olası deprem merkezine uzak yerleşim yerlerinden ancak alüvyon tabakalar mevcut. Yumuşak zemin yapısı, yamaçlarda kayma ve yıkımlara neden olabilir.”

Alüvyon vadiler

Alüvyon kaplı vadilerdeki riske de dikkat çeken Akın, şöyle devam etti: “İstanbul’daki tüm vadiler genç ve güncel alüvyonlarla kaplıdır. Kent genelindeki vadiler ya doğrudan, ya birleşerek, ya da birbirleriyle bağlanarak, İstanbul Boğazı veya Marmara Denizi’ne bağlanır. Derin oyuklu dediğimiz vadilerin iç kısımlarına kadar, 9 bin yıl öncesine kadar deniz suyu tarafından çamur biriktirildi. Bu nedenle bu vadi alüvyonlarında yumuşak kil dediğimiz katman egemendir. Aralarında Ayamama, Cendere, Ayazmadere, Kurbağalıdere, Kuşdili, Haliç, Göksu, Küçüksu, ve her iki Çekmece Gölleri’nin kıyı kesimleri taşıma gücü çok düşük, yapı yükleri altında yüksek oturmalar sergileyen, deprem yükleri altında yumuşama eğiliminde olan zemin yapısına sahiptir ve Bu saydığım bölgelerde yaklaşık 150 bin yapı stoğu bulunuyor. Büyük depremde en riskli yerler alüvyon vadiler. Bu kuşaklarda yapılaşma olmaması gerekirdi. Mevcut yapıların biran önce envanter çalışması yapılarak, sorunlu olanların derin kazıklı temel, ya da zemin iyileştirme önlemlerinin uygulanması gerekir.”

Danişmen Formasyonu: Silivri’den Beylikdüzü’ne uzanan kesimi kapsıyor. Kıyıdan içeriye 10-15 kilometrelik zemin de riskli. Bölgenin zemini, kil, kömür, kum ve çakıldan oluşuyor. Deprem dalgaları zeminde kayda değer büyütmeye neden olacak. Çantaköy, Değirmenköy, Gürpınar hattında da kayda değer büyütmeler görülecek. Hoşdere, Kıraç ve güneye bakan yamaçlarda balçık heyelanları oluşabilir.

Bakırköy-Güngören hattı: Bakırköy katmanı dediğimiz bölge, kireçtaşı ve zayıf kaya niteliğinde. Bölge yatay tabakalı, tebeşirsi, killi kireçtaşından oluşuyor. İstanbul’un tüm tarihsel yapıları Bakırköy çevresinde işletilmiş olan eski taşocaklarından çıkartılan taşlar ile yapıldı. Merter ve Haznedar çevresindeki kireçtaşları içinde erime boşlukları söz konusu. Güngören ve Çukurçeşme birimleri deprem dalgalarında önemli büyütmelere neden olacak zemin özelliğine sahip. Nitekim 17 Ağustos 1999 depreminde Anakaya üzerindeki Maslak’ta yüzde 4, Mecidiyeköy’de yüzde 6 yatay maksimum ivme ölçülürken, Fatih’te yüzde 19, Yeşilköy, Ataköy, Zeytinburnu ve Büyükçekmece’ye uzanan sahil bandında yüzde 12-21 arasında değişen ivmeler kaydedildi. Yamaçlık yerlerde heyelan riski söz konusu.

Kuşdili ve Kurbalığıdere: Kuşdili formasyonu genellikle kil ve çamurdan oluşuyor. Yapılaşma açısından önemli sorunlar çıkabilecek zayıf zemine sahip. Killerin plastik davranışlarıyla yüksek binalarda tasman ve deprem sırasında sıvılaşma türü olaylar bekliyoruz. Kadıköy’e bağlı, Kurbağalıdere, Kuşdili dediğimiz bölgenin zemini yumuşak bir tabaka ve deprem büyütmesinin görüleceği yerlerin başında geliyor.

Aydos Formasyonu: Anadolu Yakası’nın doğu kesimindeki yüksek tepeleri kapsıyor. Deprem yükleri altında belirlenen bölgelerde, sıvılaşma, yumuşama, oturma gibi zayıflamalar ortaya gibi, deprem dalgalarında bir büyütme de ortaya çıkmayacak.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.