İstanbul ve Marmara Denizi’nde Denizanası Yoğunluğu ve Ekosistem Etkileri
İstanbul ve Marmara Denizi’nde denizanası yoğunluğu artışının ekosisteme etkilerini ve bu fenomenin nedenlerini keşfedin.
İstanbul ve Marmara Denizi’nde Denizanası ve Kirlilik Artışı
Son zamanlarda İstanbul’un çeşitli kıyı ilçelerinde, özellikle Sarıyer, Beşiktaş, Fatih, Zeytinburnu ve Üsküdar gibi bölgelerde, deniz yüzeylerinde yoğun denizanası sürüleri gözlemleniyor. Bu durum, hem deniz ekosisteminde hem de balıkçılık faaliyetlerinde ciddi değişikliklerin habercisi olarak kabul ediliyor.
Yerel balıkçılar ve denizcilik sektörü temsilcileri, denizanalarının artışını ve artan deniz kirliliğinin olası etkilerini dikkatle takip ediyor. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojileri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, denizanalarının mevsimsel olarak özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında görüldüğünü belirterek, bu durumun doğal döngünün bir parçası olduğunu ifade etti.
Kirlilik ve Ekosistem Bozukluğunun Rolü
Ancak, son zamanlarda gözlemlenen yoğun denizanası popülasyonu, yalnızca mevsimsel değil, aynı zamanda denizlerdeki ciddi kirlilik ve ekosistem bozukluğunun da göstergesi olabiliyor. Prof. Dr. Karakulak, yaptığı açıklamada, “Marmara Denizi’nde kirlilik ve müsilaj olaylarının artması, deniz ekosisteminin sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Bu durum, özellikle azot ve fosfor yüklerinin yükselmesi ile birlikte, deniz yaşamını ciddi anlamda zorluyor” dedi.
Ekosistemdeki Denge ve Balıkçılığa Etkisi
Karakulak, ekosistemdeki bozulmanın, denizanalarının artışını tetiklediğini ve bunun balıkçılığı olumsuz etkilediğine dikkat çekti. “Oksijen seviyelerinin düşmesiyle birlikte, balıklar ve diğer deniz canlıları yaşam alanlarını terk ederken, denizanaları daha fazla çoğalabiliyor. Bu da balık stoklarının azalmasına neden oluyor. Ayrıca, denizlerdeki besin zincirinin bozulmasıyla birlikte, örneğin orkinos ve kılıç balığı gibi büyük yırtıcı balıkların sayısı azalıyor; bu da deniz ekosisteminin dengesini bozuyor” ifadelerini kullandı.
Yoğun Balıkçılık ve Aşırı Avlanmanın Yıkıcı Sonuçları
İÜ Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahsen Yüksek, aşırı avcılığın, deniz ekosisteminde ciddi tahribata yol açtığını vurguladı. “Yüksek seviyedeki denizanası artışları, genellikle ekosistemin ciddi şekilde bozulduğunun ve doğanın dengesinin kaybolduğunun göstergesidir” dedi.
Yüksek, evsel kirliliğin plankton artışına neden olduğunu, bu durumun da aşırı avcılık nedeniyle yok edilen balıkların yerine plankton ve denizanalarının tüketilmesiyle denizlerde dengeyi bozduğunu sözlerine ekledi. Ayrıca, deniz suyu sıcaklığının yükselmesinin yeni türlerin bölgeye girişini kolaylaştırdığı ve mevcut türler üzerinde baskı oluşturduğunu belirtti.
Plankton ve Denizanası Bağlantısı
Yüksek, Marmara bölgesinde nüfus yoğunluğunun yüksek olmasının ve deniz yüzeyinde bol miktarda bulunan planktonun, balıkların üremesine ve beslenmesine değil, aşırı avcılık nedeniyle yok edilmesine neden olduğunu dile getirdi. Bu durumun, denizlerdeki besin zincirini olumsuz etkilediğini ve sadece plankton ile denizanalarının kalmasına yol açtığını söyledi.
Müsilaj ve Denizanası İlişkisi
Yüksek, Marmara Denizi’ndeki müsilaj (deniz salyası) oluşumu ile denizanaları arasında anlamlı bir ilişkinin olabileceğine dikkat çekti. “1994, 2007 ve 2020-21 yıllarında, müsilaj oluşumlarından önce de aşırı avcılık ve denizanası artışını gözlemledik” dedi.
Balık Azalınca Denizanaları Artıyor
Doç. Dr. Yüksek, balık populasyonundaki azalmalar ve ekosistemdeki bozulmalar nedeniyle denizanalarının hızla çoğalmasının kaçınılmaz olduğunu belirtti. “Genellikle avcılık sezonunun sonunda, plankton bolluğu ve denizanalarının üreme dönemleri örtüştüğünde, yoğun artışlar gözlemlenir” diye ekledi.
Toplu Ölümler ve Ekosistem Kırılmaları
Bir türün aşırı çoğalması, beraberinde kitlesel ölümleri getirir. Bu ölümler, bakteriler tarafından parçalanan organik maddelerin artmasına, su kalitesinin bozulmasına ve oksijen seviyelerinin düşmesine neden olur. Sonuç olarak, habitat kaybı ve ekosistemdeki denge bozuklukları ortaya çıkar. Bu tür kırılmalar ve ölümler, doğanın dengesini ciddi anlamda sarsar ve doğrudan ekosistem sağlığını olumsuz etkiler.
Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)