İstanbul Soruşturması: Şüphelilere Yöneltilen Suçlar ve Mehmet Akif Ersoy’un İfadesine Dair Ayrıntılar

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, 8 şüpheli hakkında uyuşturucu kullanmak satın almak, kabul etmek veya bulundurmak, ayrıca uyuşturucu kullanmak ve buna imkan sağlamak suçlarından gözaltı kararı verildi. Şüpheliler arasında eski Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy da bulunuyor ve bazıları adliyeye sevk edildikten sonra tutuklama veya adli kontrol kararlarıyla karşılaştı.

Adliyeye getirilen şüphelilerden Mehmet Akif Ersoy, Mustafa Manaz, Ufuk Tetik ve Ebru Gülan tutuklanırken, Gizem Aybaktı, Buse Öztay, Elif Kılınç ve Dilara Yıldız ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma kapsamında Ersoy’un savcılık ve hakimlik süreçlerinde verdiği ifadeler kamuoyuna yansıdı.

‘Hakkımdaki iddiaları reddediyorum’ başlığı altında paylaşılan ifadede, Ersoy kendini suçlamalara karşı savundu ve uyuşturucu kullanmadığını belirtti. Ayrıca E.A. ile yaşanan ilişkinin sadece bir dönemlik olduğundan bahsetti ve iddiaların kendisine ait olmadığını vurguladı. İfadesinde, 2022 yılında rezidans değiştirdiğini ve E.A.’yı tanıdığını fakat ailesiyle ilgili konularda eleştirilere yer verildiğini ifade etti.

‘İddialar yalandır’ notuyla devam eden açıklamada, Ersoy, sektördeki bazı kişilerle olan ilişkilerini netleştirdiğini söyledi. Kendisiyle ilişkilendirilen pek çok konuyu reddetti ve özellikle bilgi paylaşmama ve televizyon programlarına çıkarmama konularında spekülasyonlara değindi. Ayrıca birçoğunun yalan olduğunu savundu ve olayla ilgili bazı ilişkilerin ve olayların asılsız bulunduğunu vurguladı.

‘Uyuşturucu siparişi verdiğim iddiası da yalandır’ şeklindeki açıklamada, Ersoy, telefonlarından uyuşturucu siparişi verildiğine dair iddiaların gerçek dışı olduğunu belirtti. Bu konudaki tartışmaların sosyal medya üzerinden ortaya atıldığını ve bazı tweet hesaplarının daha sonra silinmediğini ifade etti.

‘Ülkenin ahlaksızlığını üstüme boca etmişler gibi hissettim’ başlığıyla devam eden anlatımda, Ersoy gazetecilik yaptığı mesleğini ve itibarını korumaya çalıştığını vurguladı. Evinde arama yapılmaması üzerinde durdu ve süreç boyunca kendisini savunmaya çalıştığını, karşılaştığı soru ve eleştirilerin ülkenin genel ahlak yapısına atıfta bulunularak yöneltildiğini belirtti. Ayrıca FETÖ dönemine ait geçmiş deneyimlerden söz ederken, işini düzgün yapmaya çalıştığını ifade etti.

İmamoğlu dosyasına sokulma iddiası kısmında ise Ersoy, dosyaya kendisini dahil etmeye yönelik girişimlerin olup olmadığını sorguladı. Bu süreçte kimlerin kendisini hedef göstereceğini bilmediğini söyledi ve bazı isimlerin kendisi aleyhine dönek hareketlerde bulunduğunu ileri sürdü. Adli süreçler boyunca bazı kişilerle olan ortaklık iddialarını da kabul etmedi ve bu konularda net açıklamalarda bulundu.

İfade ayrıca, “Bu suçlamaların politik bir operasyon olup olmadığını düşündüğümü” ve delil eksikliği nedeniyle itibar suikastına maruz kaldığını ima eden sözlerle son buldu. Ersoy, kendisine karşı yürütülen kampanyaların ve açıklamaların adil olmadığını savundu.