İnönü Mağarası Topraklarında Antibiyotik Direnci ve Metagenomik Keşifler: 5 Bin Yıllık Bir Sağlık Perspektifi
İnönü Mağarası topraklarında antibiyotik direnci ve metagenomik keşifleri keşfedin: 5 bin yıllık sağlık perspektifiyle direnç ve tarih.
İnönü Mağarası kazılarında elde edilen toprak örnekleriyle mikrobiyal çeşitlilik ve antibiyotik direnç genlerinin izleri sürülüyor. Zonguldak BEÜ ve Erdemli’de bulunan akademik ekipler, Karadeniz Ereğli Müzesi ile ortak çalışarak bölgede tarih öncesine uzanan bir mikrobioloji yolculuğu başlattı. Kazı çalışmalarının bulunduğu katmanlardan alınan numunelerde, o dönemin bakteri popülasyonları metagenomik analizlerle inceleniyor ve insan geçmişinin mikrobiyal yaşamı gün yüzüne çıkarılıyor.
Bu çalışmalar kapsamında Prof. Dr. Emre Keskin ve ekibi ile Ankara Üniversitesi’nden Esra Mine Ünal ile Ayşegül Er Gökçe, toprak içindeki antibiyotik direnç genlerini taradı. Elde edilen geniş bakteri yelpazesi ve direnç profilleri, antik dönemdeki hastalıklar ve tedavi yaklaşımlarına dair önemli ipuçları sundu. Özellikle yaklaşık 5 bin yıl önceki toplulukların gastrointestinal rahatsızlıklar yaşayabildiği ve bu sorunları kömür türevleriyle tedavi etmeye çalıştıkları, arkeolojik ve mikrobiyolojik verilerle desteklenen bir tablo halinde ortaya çıktı.
“Kömür türevlerini tedavide kullandıklarına dair sonuçlar elde ettik” ifadesiyle konuşan Doç. Dr. Fadile Gülden Ekmen, çalışmaların 2017’den beri sürdüğünü ve bulguların farklı dergilerde paylaşıldığını belirtti. Mağara tabakaları üzerinden yürütülen arkeolojik incelemeler, döneme ait yaşam biçimleri, beslenme alışkanlıkları ve hastalık profillerine dair birikimli bilgileri katkıladı. Özellikle üstlendikleri mikrobiyal analizler, tabakalardan elde edilen toprak numunelerinde günümüzden 5 bin yıl öncesine uzanan önemli sonuçlar doğurdu.
Çalışmalar, mağarayı ziyaret eden insanların doğa ile etkileşimlerini, çevrelerindeki biyolojik ve jeolojik verileri nasıl içselleştirdiklerini anlamaya yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Doç. Dr. Şükran Öztürk, metagenomik analizler aracılığıyla mikrobiyota ve antibiyotik direnç genlerini incelediklerini belirterek, 3 farklı katmanda direnç genlerine ulaşmayı başardıklarını söyledi. Bu verilere göre, çok uzun bir geçmişe dayanan direnç genlerinin günümüzle paralellikler taşıdığı anlaşılıyor.
“Tek sağlık” kavramı bu çalışmada da belirginleşti: İnsanlar, hayvanlar ve ekosistemler arasındaki sağlık dengesi ve direnç dinamikleri geçmişten bu yana birbirine bağlı bir bütün olarak değerlendiriliyor. 4300 yıl öncesine uzanan bulgular, antik toplulukların hastalıklar karşısında nasıl baş etme yöntemleri geliştirdiklerini ve tedavi süreçlerini nasıl uyarladıklarını aydınlatıyor. Doç. Dr. Şükran Öztürk, bu verilerin, ruhsatlı modern tedavi yaklaşımlarına ek olarak “tek sağlık” perspektifinin ne derece kritik olduğunu hatırlattığını ifade ediyor.