İngiltere’de Polisten Etnik Bilgi Açıklama Yönergesi
İngiltere’de polisten etnik bilgi açıklama yönergesini anlaşılır ve akıcı bir dille ele alan kapsamlı rehber ile güvenlik ve haklar hakkında kısa bilgiler.
İngiltere’de Ulusal Emniyet Müdürleri Konseyi (NPCC), bazı yüksek profilli ve hassas soruşturmalarda polisin şüphelilerin kökenlerini ve uyruklarını açıklamaya yönelebileceğini duyurdu. Bu adım, kamuoyunun yoğun olarak ilgi gösterdiği ve dezenformasyonun çok görüldüğü vakalarda kamu güvenliğini korumaya yönelik bir tedbir olarak sunuldu.
Karar, etnik köken gibi bilgilerin açıklanmasına ilişkin olarak polis güçlerine artık hangi durumlarda başvuru yapılacağını belirlerken, daha geniş yasal ve etik çerçevelerin de göz önünde bulundurulacağını vurguluyor. Warwickshire’da 12 yaşındaki bir çocuğa tecavüz iddiasıyla suçlanan ve Afgan sığınmacı oldukları bildirilen iki kişinin de olaylar arasında yer aldığı çok sayıda yüksek profilli dava bu yaklaşımı tetikleyen örnekler olarak gösteriliyor.
İçişleri Bakanlığı sözcüsü, kararı memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, Kamu güveninin makamlara karşı güvenin temel taşı olduğunu ifade etti. Emniyet yetkilileri, şeffaflığın ve tutarlılığın önemine vurgu yaparken, polisin bilgi paylaşımına ilişkin yönergesi mevcut durumda açık uçlu kalmaya devam ediyor; Polis Akademisi’nin mevcut yönergesinde şüphelilerin uyruğu, sığınma durumu veya etnik kökeni hakkında bilgi verilmesini zorunlu kılacak bir madde bulunmamakta, ancak kamuoyuna açıklama konusunda net bir tavsiye de yer almamaktadır.
Bu durum, basına verilen bilgilerin polisin inisiyatifinde kalmasına yol açıyor ve son yıllarda tartışmaların odak noktası haline geliyor. Liverpool’da şampiyonluk kutlamaları esnasında bir aracın maruz kaldığı saldırı olayında bir kişi cinayete teşebbüsle suçlandı ve tutuklandı. Bölge polisi, terör saldırısı ihtimaline karşılıkla ilgili bilgileri kamuoyuna hızla bildirirken, bazı belirsizlikler de ortaya çıktı.
Geçtiğimiz yaz Southport’ta 6-9 yaşlarındaki üç kız çocuğunu öldürmekten hüküm giymiş olan faili hakkında bilgi vermeme kararının, yanlış bilgilerin hızla yayılmasına yol açtığı yönündeki eleştiriler yükselmişti. Bu tür yanlış iddialar, ülkede yaz boyunca görülen aşırı sağcı hareketlerin tetikleyici unsurlarından biri oldu.
NPCC’nin iletişim ve medya sorumlusu Emniyet Müdür Yardımcısı Sam de Reya, medya üzerinden paylaşılan bilgilerin “gerçek dünyadaki sonuçları” olduğuna işaret ederek, sosyal medya spekülasyonlarının hızla yayıldığı bir ortamda uygulamaların amaca uygun olmasının esas olduğunu kaydetti. Göçmenlik statüsünün, etnik köken ve uyruğun ötesinde ayrı bir hukuki çerçeve gerektirdiğini belirten yetkililer, göçmenlik statüsünün doğrulamasının polis sorumluluğu olmadığını, bunun İçişleri Bakanlığına ait bir süreç olduğunu hatırlattı.
İçişleri Bakanı Yvette Cooper, BBC’ye verdiği demeçte, şüphelilerin geçmişi konusunda dava süreçlerinde daha fazla şeffaflık olması gerektiğini ifade etti. Polis Akademisi Müdürü Sır Andy Marsh da geçici kılavuzun tutarlılık sağlayacağını ve tüm etnik kökenler ve milliyetler için bilgilerin uygun koşullarda yayınlanabileceğini vurguladı. Kılavuz, CPS ve İçişleri Bakanlığı ile yapılan istişareler sonucunda şekillendirildi ve bu yıl içinde medya ilişkileri alanındaki mevcut uygulamaların güncellenmesi planlanıyor.
Yeni uygulamanın uygulamaya konmasıyla birlikte karşılaşılabilecek sorunlar arasında, olayın ardından şüphelilere ilişkin bilgilerin net olmadığı durumlar ile bir kişinin yeni göçmen statüsüne sahip olması halinde nasıl hareket edileceği yer alıyor. Bu tür zorluklar, kılavuzun “etnik kökenin açıklanması” yaklaşımını her durumda devreye sokamayabileceğini gösteriyor. Londra Metropolitan Polisi eski bir yetkili olan Helen King, bu bilgilerin teyitinin her zaman hızlı olmayabileceğini, bazı durumlarda kararların karmaşık ve hassas olacağını belirtmişti.
Kaynak: Haberler.com