İBB operasyonu: Sosyal medya hesaplarının yöneticisi Gün’ün ifadesi ortaya çıktı

Gün savcılık ifadesinde, telefonundaki notlar kısmında yazan beyanları hakkında konuştu. Savcılıkta kendisine yöneltilen “notlar sizde mi?” sorusuna, Emrah Bağdatlı’nın Karpuz Medya firmasında SGK’lı olarak çalıştığı dönem bankadan 70.000 TL maaş aldığını ve elden para almadığını söyledi. Ayrıca Gümüşsuyu’ndaki Emrah Bağdatlı’ya ait ofisine 7-8 aylık süreçte 3-4 defa resmi işler için gittiğini, emniyette telefon şifresini verdiğini ve notlar kısmında yer alan ifadelerin kendisine ait olduğunun altını çizdi. 19 Mart 2025 operasyonunun ardından sosyal medyada ve farklı mecralarda olayın medya boyutunun da tartışılabileceğinin konuşulduğunu ve kendisine ait olmayan paylaşımların kendisiymiş gibi gösterildiğini belirterek ciddi bir endişe duyduğunu ifade etti. Yaşananlar nedeniyle bu yazıların kendisinin yaşadığı olaylara ilişkin olduğunu belirtti ve idealist bir şekilde fahri çalışmalar yürüttüğünü söyledi. Operasyon sonrasında Medya A.Ş.’den ayrıldıktan sonra yanında çalıştığı Emrah Bağdatlı’nın şirketinde çalışmak zorunda kalması nedeniyle eleştirilere maruz kaldığını, basına yansıyan para ilişkileri karşısında hayal kırıklığı yaşadığı için bu ibareleri kaleme aldığını belirtti. “Bu yazılar kullanılmışlık hissinin yazılı hale getirilmesidir” diye ekledi.

“SİSTEM KURULDUĞUNU ANLAMIŞTIM” Mahir Gün’ün kendi yazdığı notlarında şu ifadelere yer verildi: 31 Mart 2024 öncesi seçim kampanyasında sosyal medya konularında aktif oldum; ancak yerel seçimden sonra hedef gösterilmeler nedeniyle medyada asılsız iddialar dolayısıyla işten çıkarıldım. 31 Mart 2024’te gördüğüm Emrah Bağdatlı’nın teklifi üzerine ağustos ayında şirketinde işe başladım. Medya algı operasyonu yürütülürken herkesin sudan çıkmış balığa dönüştüğünü gördüm ve neden diken üstünde olduğumuzu anlayamadım. Haberleri okudukça soruşturma detayları gelişirken “bir sistem kurulduğunu” fark ettim.

“GEÇMİŞİNİ BİLMEDİĞİMİ BİR SİSTEMİN PARÇASI YAPILMAYA ÇALIŞILDIĞIMI ANLADIM” Notlarda sürdürdüğüm düşünceler şu şekilde özetlendi: İBB ve İmamoğlu ile iletişim konusunda elimden geleni iyi niyetle yapmaya çalıştım; fakat eşimin kurduğu şirket ve benim 6 aylık geçmişe dayalı işim nedeniyle başka bağlantılar üzerinden bir amaç kurulduysa ve bu bağlantı tek benim aracılığıyla kurulabildiği düşünülmüşse diye endişelendim. Kariyer planlarım boşa mı düşüyor diye kaygılandım; hem kamuda ilerleyemeyişim, hem işsiz kalışım, hem de geçmişini bilmediğim bir sistemin parçası yapılmaya çalışıldığım düşüncesi beni sıkıntıya soktu. Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olması halinde ülkenin geleceği için iyi olacağını düşündüğümü belirttim. Bu nedenle kendi çalışmalarımı ön planda tutmak istedim ve daha önce de söylediğim gibi eşimin işinin siyaseten ya da sistemle ilişkisi olmadığını, ancak benim ismim üzerinden konunun aileme zarar verebileceğini gördüğüm için pişmanlıkla hareket etmek istedim.

“EMRAH BAĞDATLI BENİ İNGİLTERE’YE GELMEM KONUSUNDA UYARDI” Notlarda ayrıca şu ifadeler yer aldı: Emrah Bağdatlı İngiltere’de yaşıyor. Beni sık sık oraya gelmem konusunda uyarmış. Olası bir tutuklanma halinde itiraflarda bulunmama ve eşimin de bu işle bağlantılı olmadığı ve açık vermeyebileceğini düşünmüş olabilir. Üç veya dört kez aynı ortamda bulunduğumuz bu kişilerle soruşturma başladığında ne olacağını konuşmaya başladık. Türkiye’de sosyal medyada bir çalışma yapılacaksa benim tarafımdan organize edilmesi gerektiğini söyledi. Bağlarda siyasi konularla ilgili ilginç bilgilere rastladığım için ailemi bu işten korumak amacıyla fırsat kollamaya başladım. Herkes kendini kurtarmaya çalışırken, eğer yanlış bir şey varsa neden soruşturmadan önce ses çıkarmadılar diye düşündüm ve sonunda bu ekipten kopmak istediğimi anladım.

(DHA)