Halı Sahada Yaşanan İki Trajik Ölüm: Kalp Krizi ve Sporun Riskleri
Halı sahada yaşanan iki trajik ölüm, kalp krizi ve sporun risklerini gözler önüne seriyor. Bu olaylar, spor yapmanın önemini ve sağlık kontrollerinin gerekliliğini bir kez daha hatırlatıyor. Sağlığınızı ihmal etmeyin!
Halı Sahada Yaşanan Trajedi: İki Genç Hayatını Kaybetti
Olay, 27 Şubat saat 23.00 sıralarında Bakırköy, Kartaltepe Mahallesi’nde bulunan bir halı sahada gerçekleşti. Berat Yelkenbasan, arkadaşlarıyla birlikte halı saha maçı yaparken aniden fenalaşarak yere yığıldı. Durumu fark eden arkadaşları hemen sağlık ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, Yelkenbasan’a ilk müdahaleyi yaptıktan sonra onu hastaneye kaldırdı. Ancak, yapılan tüm müdahalelere rağmen Berat Yelkenbasan hayatını kaybetti.
Bir başka trajik olay ise 13 Mart’ta Sancaktepe, Abdurrahmangazi Mahallesi’nde meydana geldi. Arkadaşlarıyla halı saha maçı yapan Hasan Yalavaç, aniden fenalaşarak yere düştü. Yalavaç’ın yere hareketsiz yattığını gören arkadaşları, hemen yardımına koşarak durumunu kontrol ettiler ve sağlık ekiplerine ihbarda bulundular. İlk müdahalenin ardından hastaneye kaldırılan Yalavaç da ne yazık ki hayatını kaybetti. Bu iki olay, yalnızca 3 hafta arayla meydana geldi ve halı sahalarda yaşanan bu ölümlerle ilgili polis ekiplerinin inceleme başlattığı öğrenildi.
‘SPOR, BELİRLİ KOŞULLAR ALTINDA TAM TERSİ ETKİ GÖSTEREBİLİR’
Halı sahalarda yaşanan bu ölüm vakalarını değerlendiren Kardiyoloji Uzmanı Dr. Akın Torun, “Son dönemde halı sahalardan gelen ölüm haberlerinin artması dikkat çekici. Genel olarak, 35 yaş üstü bireylerdeki ani ölümlerin başlıca nedeni kalp krizi ve kardiyovasküler hastalıklar. Ancak, 35 yaş altındaki genç bireylerde ise iki ana grup öne çıkıyor. Bunlardan ilki, doğuştan gelen yapısal kalp hastalıkları; ikincisi ise ritim bozuklukları. Bu durumların çoğu, önlenebilir ve öngörülebilir faktörlerden kaynaklanmakta. Bizim toplumumuz, kalp krizine yatkın bir yapıya sahip. Literatürü incelediğimizde, Avrupalılara kıyasla bazı olumsuzluklar açısından birinciliğimiz var. En fazla sigara içen, en obez ve spor indeksi en düşük ülke biziz. Bu faktörler, kalp rahatsızlıkları açısından bizi daha riskli hale getiriyor.” dedi.
Dr. Torun, sporun potansiyel bir risk değil, koruyucu bir etki yarattığını vurguladı ve ekledi: “Ancak, günlük hayatında az fiziksel aktivitede bulunan bireylerin, aniden yoğun bir fiziksel aktiviteye başlaması, risk taşımaktadır. Dolayısıyla, normal bir bireyin yüksek efor gerektiren bir spora başlamadan önce kalp kontrolü yaptırması son derece önemlidir. Özellikle ailesinde ani kardiyak ölüm öyküsü bulunanlar ve fiziksel efor sırasında herhangi bir semptom hissedenler, mutlaka kalp kontrolüne gitmelidir. Biz hastalarımıza kronik hastalıkları için reçete yazarken, spor alanında da bireyselleştirilmiş reçetelerle hem performanslarını artırmaya çalışıyoruz hem de bunu güvenli bir zeminde gerçekleştirmeye özen gösteriyoruz.”
Sonuç olarak, kalp damar hastalıkları açısından son derece koruyucu olan spor, aynı zamanda belirli koşullar altında tam tersi bir etki gösterebilir. Eğer herhangi bir şüpheniz varsa, risk faktörleriniz bulunuyorsa veya genetik bir risk taşıyorsanız, en yakın kalp doktoruna danışmanızda fayda vardır.”
DHA