DOLAR 32,2014
EURO 35,0523
ALTIN 2.472,97
BIST 10.158,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Az Bulutlu
İstanbul
19°C
Az Bulutlu
Per 21°C
Cum 22°C
Cts 24°C
Paz 23°C

Güzel insanların memleketi: Ildır

23.10.2018
A+
A-

Uzun zamandır yolda olduğum için arkadaşlarımla çok özleşmişiz ki kalkıp yanıma geldiler. Birkaç günlük tatilde Gerence Körfezi‘nde kamp yapmayı planlıyoruz. Günkent Sitesinin arkasındaki sitenin içinden Gerence Körfezi’ne inilen toprak bir yol var. Yolun bittiği noktada bir kulübe görüyorum. Arabadan inip köpeğini seven adama selam veriyorum ve diyorum ki  “Nereye çadır kurarsak sizi rahatsız etmeyiz?” Adam diyor ki; “Gelin evin önüne kurun” Ben “Yok artık daha neler” derken adam diyor ki “gelin benim evde kalın. Ben iki gün kızlarımı ve torunlarımı görmeye İzmir’e gideceğim“. Ben “olur” diyorum ama sadece bir dakika önce tanıştık. Ben bile bu kadar hızlı nasıl olur dedim kendime hayret ediyorum. Sonrası daha da hızlı akıyor. Bana evini gezdiriyor. Teknede ki yaşamdan bildiğim 12 volt elektrikle çalışan aletler, güneş enerjisi gibi bir takım şeyleri anlatıyor. Dalından topladığı domates ve biberleri gösterip “yiyin” diyor. Dolapları açıp kendi yaptığı içkileri gösterip “için” diyor. “Köpeğe biz bakarız” diyorum. Daha sonraki günlerde köpeğin adını hatırlayamayınca Gül kocaman köpeğe devamlı “Minnoş” deyip bizi gülmekten öldürüyor. Köpeğin adı Bozki. Bütün bunlar Metehan arabayı parkedip gelinceye kadar beş dakika içinde oluyor. Metehan “çadırları nereye kuralım” derken ben anahtarı uzatıp “evimiz” diyorum. “Nasıl yani” diyor. “Öyle işte” diyorum. Bu körfezde yalnız başına yaşayan bir kaç adam var.

Güzel insanların memleketi: Ildır

class=’cf’>

Tam tepeye çıkınca muhteşem bir gün batımına şahit oluyoruz. Deniz, içindeki adalar, batan güneş… Tepenin diğer tarafından Ildır’ı seyrediyoruz. Tam tepeye kocaman bir bayrak dikmişler. Öyle güzel bir manzara oluşturuyor ki. Sonraki iki günümüzü çevreyi gezerek geçiriyoruz. Yakınlarda Çeşme ve Alaçatı var. Diğer tarafta Mordoğan, Karaburun. Mordoğan tarafındaki günümüzde Ayıbalığı koyunu söylüyorlar. Ayı balıklarının ürediği yermiş. Mağaralar varmış. Oraya giden yol üstüne bir beach kondurmuşlar. 40 lira vermeden gidilemiyor. Arkasında minik bir halk plajı da var. Oradan suya girip burnu yüzerek geçerek mağaralara gidiyoruz.  Baştan hava çok güzeldi ama bir anda hava kapatıyor ve buz gibi oluyor. Kısa sürede de tufan gibi bir yağmur başlıyor. O masmavi Ayıbalığı mağaralarının tepesinden suya atlamak hayal oluyor. Eşyalarımızın yanına ulaştığımız da artık sel götürüyor her yeri ve çok soğuk. İnsanlar kafelere sığınmış, kafedekiler kimseyi salmıyor. Hesap toplamaya çalışıyor. Böyle bir kaostan kurtulup yola düştüğümüzde yola damla yağmur düşmediğini görüp hayret ediyoruz. Ayıbalığı Koyu‘na tekrar gidip fotoğraflamak ve yazmak için başka bir gün tekrar gitmeyi planlıyorum. Son günümüzde Ali abi gelmiş. “Ali abi biz çadırları nereye kuralım” diyorum. “Ya ne çadırı oturun işte” diyor. “O zaman senin çadırı nereye kuralım” deyince bir kahkaha kopuyor. Son akşam da balıklı uzolu bir masa kuruyoruz. Ali abi bize evini açtığı gibi elimizi cebimize de attırmıyor. Kızıyor.  Gözümüzden yaşlar gelinceye kadar gülüp eğleniyoruz. Biz bu küçük kulübede bir kaç gün oturduğumuz yerden muhteşem gün batımları seyrettik. Harika sofralar hazırladık. Adaya yüzdük. Kendimize ait bir koyumuz oldu. Hep güldük ama hep. Biz burada çok mutlu olduk. Önemli olan içinde yaşadığımız binalar değil, içinde yaşadığımız kocaman yüreklerdi.  Ertesi gün arkadaşlarımı yolcu ediyorum. Bir gün daha kalıp Ildır’dan ayrılırken sabah kahvaltı için Ildır köyünde duruyorum.

Güzel insanların memleketi: Ildır

Dolmuşlarında kalktığı minicik meydanında bir börekçi var. İçeri girip börek çöreklere bakıyorum. Börekçide ki adam “Nerelisiniz” diyor. İstanbullu olduğumu öğrenince yüzü buruşuyor. O da İstanbul’dan taşınmış buraya. “Ben İstanbul’a aşığım” deyince inanamıyor ve “Her zaman burada konuşacak insan bulamıyorum lütfen oturun. İlk defa birisi İstanbul’u seviyorum dedi” diyor. O sırada dolmuşu kaçıran biri giriyor. “Tanıyor musunuz” diye soruyorum. Aldığım evet cevabı üstüne “eğer beklerseniz sizi Alaçatı’ya götürebilirim. O tarafa gidiyorum zaten” diyorum. Börekçi abimle yoğunluğundan oturup konuşamasak da bana getirdiği hiç bir şeyden para almıyor. Üstüne bana kolyeler hediye ediyor. En son elinde topladığı çiçeklerden minicik bir demetle bana öyle güzel dualar, temenniler ediyor ki tüylerim diken diken, gözlerim dolu dolu oluyor. Videoya alamadığıma çok üzülüyorum sonraları. Arabaya bindikten sonrada elinde bir bardak su görüyorum. Baktığımı görünce “arkandan dökücem” diyor. Hayatımda hiç ardımdan su dökenim olmamıştı. Hiç bu kadar sevgiyi iliklerime kadar hissettiğim de olmamıştı.

Güzel insanların memleketi: Ildır

Ne börekçinin adını hatırlıyorum ne de adamın adını. İletişim bilgilerimi bir kâğıda yazıp bırakmıştım. Belki günün birinde beni ararsa tekrar konuşabiliriz. Ildır’dan aldığım yolcumla önce köyü geziyoruz. En son Fatmagül’ün Suçu Ne dizisi burada çekilmiş.  Ildır’da okulun orada kamp yapmak için güzel yerler olduğundan bahsediyor. Beni tepelere çıkartıyor. Tepelerden denizi seyrediyoruz. Bir ada var. Adı Zeki Müren adasıymış. Zeki Müren zamanında o adayı satın almak istemiş ama devlet satmamış. Adı da öyle kalmış. Yol boyu Ildır’dan aldığım yol arkadaşım Şeref’le sohbet ediyoruz. Aslen Erzurumlu olan Şeref bir arkadaşının düğünü için İzmir’e gelmiş senelerce önce ve çok beğenmiş. Fizik öğretmeniymiş. Tayinini Alaçatı’ya aldırmış. Devlet ona Ildır’da lojman vermiş. Annesi ve babasını da getirmiş. Şuan babası memleketteymiş. “Evde annem var, sizi misafir etmek isteriz” diye kaç kez söyledi bilmiyorum. Yolcumu Alaçatı’da bırakıp yoluma devam ederken şu birkaç günde kaç tane yüreği dev, elindekileri başkalarıyla paylaşan, gülünce gözlerinin içi gülen iyi insanla tanıştım diye düşünüyorum. Ildır’da iyi insanlar yaşıyor. Denizi, havası çok güzel. Evleri ve köyü muhteşem. Mekânları, yerleri güzel yapan içinde yaşayan iyi insanlar. Biliyorum ki Ildır’a tekrar gelmeden duramayacağım artık.

Güzel insanların memleketi: Ildır
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.