Güllü’nün Ölümü ve Aile İçindeki Tartışmalar: Tuğyan Ülkem Gülter’in Tutuklanmasıyla Devam Etti

Güzel bir akşam vadesiyle Harmanlar Mahallesi’ndeki bir apartmanda yaşayan ünlü şarkıcı Güllü’nün ölümüyle sonuçlanan olayın ayrıntıları, soruşturmanın ilerleyen safhalarında yeni ifadeler ve çarpıcı açıklamalarla netleşiyor. Olayın meydana geldiği anda evde bulunanların ve sonrasında ifadeye çağrılan kişilerin beyanları, olayın nasıl geliştiğine dair farklı bir tablo çizmeye çalışıyor.

Olay günü Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter ile arkadaşı, evin penceresinden düşerek hayatını kaybeden Güllü’nün ölümüyle ilgili olarak “tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek” suçundan sorgulanıyor. Tutuklanan Tuğyan’ın, olay sırasında ses kayıtlarına dair beyanları da mercek altında. Diğer yandan Sultan Nur Ulu’ya ev hapsi uygulanması, olayla ilgili süreçte dikkat çeken diğer bir adım olarak öne çıkıyor.

Tuğberk Yağız Gülter, Yalova Adliyesi’nde müşteki sıfatıyla ifade verirken, o gün İstanbul’da olduğunu belirtiyor. Ailesi içinde uzun süredir süregelen tartışmaların zaman zaman çatışmalara dönüştüğünü söyleyen Gülter, olayın yaşandığı ev için “taziye evi” olarak bundan sonra kullanmayı planladıklarını ve anahtar konusunda yaşanan sıkıntıları aktarıyor.

Gülter, evin kapısına dair teknik detayları paylaşırken, şifreli kapının tamir edilmesi gerektiğini ve bu yüzden başka çözümler aradıklarını anlatıyor. Olayla ilgili ses kayıtlarına da değinen genç, annesinin bazı sözlerinin kendince netleştiğini fakat kayıtlar üzerindeki yorumlarının kesin olmadığını belirtiyor. Özellikle “Hadi görüşürüz” cümlesinin kime ait olduğunun net olmadığını ifade ediyor.

İfadelerde, annenin camdan düşerkenki davranışlarına dair yorumlar, camın açık kalmasının arkasında yatan olası nedenlere dair spekülasyonları gündeme getiriyor. Tuğyan’ın odasındaki eşyaların konum değişikliği ve evde sigara kokusunun ablana yanıt olarak sıkça dile getirildiği bir ortamdan söz ediliyor. Bu ayrıntılar, olayın hangi yönlerden nasıl geliştiğine dair tartışmaları sürdürürken, aile içindeki gerilimin boyutunu da gözler önüne seriyor.

Gülter’in beyanında, ablasının ilişkileri sırasında karşı taraflara karşı mücadelesi ve bu süreçte olası zararlarını minimize etmeye çalıştığına dair ifadeler dikkat çekiyor. Ayrıca, ablasının geçmişte uyuşturucu kullanımıyla ilgili iddialar ve bununla ilgili tutumlar da konuşuluyor. Ancak Gülter, ablasının yalan söyleme eğiliminde olduğunu ve bu nedenle tüm beyanlarının dikkatle incelenmesi gerektiğini vurguluyor.

Deliller ve ifadeler arasındaki çelişkiler, olayın cinayet/öldürme olayı olarak nitelendirilip nitelendirilmediğini tartışmaya zorluyor. Gülter’in, olayın gerçek yüzünü ortaya çıkarmak adına adımlarını sürdüreceğini ve adaletin yerini bulması için çaba göstereceklerini ifade ettiği görülüyor. Bu süreçte savcılık tarafından yürütülen soruşturmanın, tarafların birbirine karşı olan iddialarını ve savunmalarını dikkatle analiz ettiği anlaşılıyor.