Gazze’de Sağlık Sistemine Yönelik Sistematik Saldırılar ve Uluslararası Toplumun Sessizliği
Gazze’de sağlık sistemine yönelik saldırılar ve uluslararası toplumun sessizliği üzerine detaylı analiz. İnsanlık ve sağlık hakları için farkındalık yaratıyoruz.
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı’nın Fatih’teki merkezinde gerçekleştirilen anlamlı programda, AID Genel Başkanı Yavuz Dede, Gazze’de yaşananlar ve sağlık alanındaki yıkıcı duruma ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Dede, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yayımlanan son raporlara göre, Gazze’de sağlık altyapısına yönelik en az 516 saldırının sistematik şekilde gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Bu saldırıların özellikle hastaneler ve sağlık ekipmanlarını hedef alarak, bölgedeki sağlık hizmetlerinin tamamen çökertilmesine sebep olduğunu vurguladı.
Yapılan tespitlere göre, DSÖ bölgede faaliyet gösterebilen hastane sayısının hızla azaldığını ve şu an sadece birkaç hastanenin hizmet verdiğini belirtti. “El-Şifa Hastanesi, Nasır Çocuk Hastanesi, Endonezya Hastanesi ve Türk Filistin Dostluk Hastanesi gibi sağlık merkezleri yoğun saldırılar sonucu ağır hasar almış, bazılarının ise kapatılmasına neden olunmuştur,” dedi. Ayrıca, bölgedeki sağlık altyapısının tamamen tahrip edilme sürecinin, bölgedeki yaşamı dayanılmaz hale getirdiğine vurgu yaptı. DSÖ’nün raporlarına göre, 36 hastaneden 30’u ya tamamen kapatılmış ya da işlevsiz hale gelmiştir.
Gazze’de çatışmaların başlamasından bu yana 60 bini aşkın insanın şehit düştüğünü, 110 binden fazla yaralının ise yaşam mücadelesi verdiğini belirten Dede, “Bombardımanlar sonucu uzuv kaybı yaşayan 20 bini aşkın vatandaşımız, protez ve rehabilitasyon desteği beklemektedir. Bu sayı içinde çocuklar da bulunmaktadır ve en az 7 bin çocuk uzuv kaybı yaşamış durumdadır. DSÖ ve BM kaynaklarına göre, bu yaralıların yaklaşık dörtte biri ağır travma geçirmiş olup, uygun tedavi alınmadığı takdirde kalıcı sakatlık riski ile karşı karşıyadır,” diye ekledi.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının, altyapıyı ve temel yaşam kaynaklarını hedef alan, bölgeyi yaşanmaz hale getiren bir stratejinin parçası olduğunu belirten Dede, bu saldırıların uluslararası hukukta ‘soykırım ve yok etme politikası’ kapsamında değerlendirilebileceğine dikkat çekti. “Bölgedeki sivillerin yok edilmesine yönelik bu sistematik saldırılar, uluslararası toplumun sessizliğini koruması karşısında büyük bir insanlık ayıbıdır. Herkes, sağlık ve yaşam hakkının evrensel haklar olduğunu bilmeli ve bu hakların sistematik şekilde ihlal edilmesine göz yummamalıdır,” dedi.
Saldırılar Gün Geçtikçe Daha da Şiddetleniyor
Gazze’de görev yapan AID Kütahya Temsilcisi Prof. Dr. İbrahim Uygun, bölgedeki son durumu anlatırken, yaklaşık iki ay beş gün boyunca bölgede bulunma ve çeşitli hastanelerde çalışma fırsatı bulduğunu belirtti. Uygun, özellikle kuzeydeki hastanelerin sistematik saldırılar sonucu neredeyse tamamen hizmet veremez hale geldiğine dikkat çekti. “Kuzeydeki en büyük hastanelerden El-Ehli Arap (Baptist) Hastanesi, tamamen tahrip edilerek hizmet dışı bırakılmıştır. Dün telefonla görüşme yaptığım hastanenin başhekimi, hastanenin kapatıldığını ve şu anda hasta kabul edilmediğini bildirdi. Kuzeydeki en önemli ekipmanlardan biri olan tomografi cihazı, bölgede sadece iki tane olup, biri kuzeydeki El-Ehli Arap Hastanesi’nde, diğeri ise güneydeki Nasır Hastanesi’nde bulunmaktadır. Ancak şu anda kuzeyde çalışan herhangi bir tomografi cihazı kalmamış ve saldırıların şiddeti giderek artmaktadır,” ifadelerini kullandı.
Operatör Dr. Yılmaz Mertsoy ise, bölgeye giriş yaptığı andan itibaren, sanki “bir cezaevine girmiş gibi” hissettiğini ve tüm dünya sağlıkçılarını Gazze’ye davet ettiğini söyledi. “Orada yaşanan insanlık dramı, bir nesli, bir ırkı yok etme girişimi kadar ciddi ve derin bir travmadır. Çalışırken insanlık onurumdan utandım,” diye ekledi. Söz konusu bölgenin, tam anlamıyla bir soykırım alanı olduğunu belirten Mertsoy, bölgedeki sağlık hizmetlerinin durumu ve yaşanan acı gerçekler karşısında, dünya kamuoyunun sorumluluk bilincine ulaşması gerektiğine vurgu yaptı.