Gazze’de Abluka Altındaki Küçük Kız Açlıkla Mücadele Ediyor
Gazze’de abluka altındaki küçük kız açlıkla mücadele ediyor. İnsanlık dramını ve yardım çağrılarını öğrenmek için detaylara göz atın.
İsrail’in sınır kapılarını kapatıp, yardım girişini engelleyerek Gazze Şeridi’nde yaşanan insani kriz her geçen gün daha da derinleşiyor. Bu durum, özellikle en savunmasız ve korunmasız durumda olan çocuklar üzerinde yıkıcı etkiler yaratmaya devam ediyor. Sınırların kapanmasıyla birlikte temel gıda, ilaç ve sağlık hizmetlerine ulaşım neredeyse tamamen kesildi. Bu dramatik ortamda, doğuştan beyin atrofisi hastası küçük kız, yaşam mücadelesini sürdürebilmek adına hayatta kalma savaşını veriyor.
Gazze kentindeki Şeyh Rıdvan Mahallesi’nde yaşayan 6 yaşındaki Misk el-Medhun adlı kız çocuğu, yaşadığı açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle adeta kemik yığını haline geldi. Çok zayıf bedeni, sağlıklı bir çocuk için olması gereken yaklaşık 20 kilogram yerine sadece 4 kilogram! Bu dramatik durum, onun hareket etmesini, konuşmasını ve dünyayı gözleriyle takip etmesini engelliyor. Zamanla kasları eriyen Misk, artık oturamaz ve kendi başına yemek dahi yiyemez hale geldi. Özellikle özel beslenme desteği ve düzenli tıbbi bakıma olan ihtiyacı, abluka nedeniyle karşılanamıyor ve erişim imkânları neredeyse tamamen kesildi.
Sağlık Durumu ve Yaşam Koşulları
Gazze’deki yüzlerce çocuk gibi, Misk’in durumu da hızla kötüleşiyor. Kamerayı yalnızca gözleriyle takip edebilen küçük kız, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü yoğun saldırı ve “öldürücü” ablukanın çocuklar üzerindeki yıkıcı etkisinin çarpıcı örneklerinden biri. Temel sağlık hizmetlerine ve özel beslenme imkanlarına erişimin tamamen engellenmesi, onun sağlık durumunu her geçen gün daha da ağırlaştırıyor. Bu kriz, sadece bir bireyin değil, tüm bir kuşağın dramatik hikayesini anlatıyor.
Misk’in büyükannesi Umm Bilal el-Medhun ise, torununun doğuştan beyin atrofisi hastası olduğunu ve savaş öncesinde uygun tıbbi bakım ve beslenmeyle durumunun görece stabil olduğunu belirtiyor. Ancak İsrail’in ablukayı daha da genişleterek, gıda ve ilaç girişine izin vermemesiyle birlikte, torununun durumu alarm seviyesine ulaştı. Büyükannenin sözleri, yaşananların ne kadar ciddi ve çaresiz olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor: “Daha önce Misk de yaşıtları gibi güler, oynardı ama şimdi artık hareketsiz, tepkisiz bir şekilde yatıyor. Sanki acıdan örülmüş bir bant gibi… Ne konuşabiliyor ne de hareket edebiliyor. Bütün bunlar savaşın ve açlığın sonucu.”
İsrail’in Saldırısı ve İnsanlık Suçu
İsrail’in sınır kapılarını kapatıp, hiçbir şekilde Gazze’ye giriş ve çıkışlara izin vermemesi, uluslararası toplum tarafından büyük bir insanlık suçu olarak kabul ediliyor. Bu uygulama, Gazze’de yaşayan binlerce aileyi, çocukları ve yaşlıları açlık ve hastalık tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor. Umm Bilal el-Medhun, “Geçiş noktalarının kapatılmasından bu yana hiçbir yardım alamıyoruz, çocuklarımızın bedenlerini destekleyecek hiçbir imkana sahip değiliz,” diyerek, yaşadıkları çaresizliği dile getiriyor. Bu durum, sadece bir bölgenin değil, tüm insanlığın vicdanını sızlatan bir kriz haline gelmiş durumda.
Yaşlı kadın, çocuklarının gözleri önünde yavaş yavaş ölüme gittiğini ve etraflarındaki her şeyin ölümün sessizliğiyle sarmalandığını ifade ediyor. Gözyaşlarını tutamayan ve çaresizliğiyle boğuşan Medhun, “Her gün onu gözlerimizin önünde biraz daha zayıflarken izliyoruz ve elimizden hiçbir şey gelmiyor. Etrafımızda gördüğümüz tek şey yavaş bir ölüm. Yardımlar ulaşmıyor, torunumun ihtiyacı olan gıdayı nasıl sağlayacağımızı bilmiyoruz. Çok yoruldu, artık dayanacak gücümüz kalmadı,” şeklinde acı gerçeği dile getiriyor.
Torununun artık sadece deri ve kemikten ibaret kaldığını, düzenli ve doğal yardım akışının sağlanmaması nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını belirten Medhun, yaşadıkları trajediyi gözler önüne seriyor. Bu çocuklar ve aileleri, uluslararası toplumun duyarsızlığı ve kayıtsızlığı karşısında, insani yardım ve koruma çağrısında bulunmaya devam ediyorlar.