Gazze Ateşkesine İlişkin Türkiye’nin Koordinasyon Ruhu ve Bölgesel Etkileri
Gazze ateşkesi için Türkiye’nin koordinasyon ruhu ve bölgesel etkilerine dair kapsamlı bir analiz ve güncel yönlendirmeler.
Gazze konulu toplantının ardından konuşan Bakan Fidan, sürecin Türkiye’nin önderliğinde yürütülen uluslararası çabalarla nasıl şekillendiğini vurguladı. Dün Mısır’da ilan edilen ateşkes çağrısının, Gazze’deki uzun süren sıkıntıya karşı umut ışığı oluşturduğunu belirtti. Türkiye’nin bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde sergilediği aktif rol, uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi yönünde büyük bir çaba olarak kayda geçti.
Fidan, sivil toplum ve devlet kurumlarının ortak hareket etmesinin neticenin şekillendirilmesinde kilit rol oynadığını ifade ederek, “Elimizden geleni yaptık ve bugün böyle bir sonuçla yüzleşiyoruz. Akan kanın durması ve Filistinli kardeşlerimizin çektiği ıstırabın son bulması için bir umut var.” dedi. Ayrıca mutabakatın uygulanması için belirlenen birinci aşama planında dört hedefin üstünde durulduğunu söyledi: ateşkesin sağlanması, rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılması, insani yardımların kesintisiz başlatılması ve İsrail birliklerinin belirli hatlar üzerinde konumlandırılması. Türkiye de bu uygulamada yer alacak taraflar arasında yer alıyor.
“Bugün önemli kararlara esas teşkil edecek ciddi sonuçlar elde edildi” sözleriyle toplantının önemine işaret eden Fidan, İİT ile Arap Birliği ve AB’nin üyesi ülkelerinin masa etrafında bulunduğunu bildirdi. Görüşmede Gazze’nin ekonomik yeniden yapılandırılması, idari süreçlerin yeniden tesis edilmesi ve uluslararası toplumun rolünün netleşmesi üzerinde duruldu. Avrupa tarafının ve diğer aktörlerin, Gazze’nin yeniden ayağa kaldırılması konusundaki sorumluluklarını netleştirdiğini vurguladı.
İki devletli çözümün egemen kabul gördüğünü hatırlatan Fidan, Gazze’nin yeniden inşası için kısa vadeli adımların, uzun vadede barış ve istikrar için kritik olduğuna dikkat çekti. 7 Ekim 2023 öncesi şartların değişmesi gerektiğine vurgu yaparak, Gazze’nin serbest ticaret ve ekonomik hareketliliğinin güvence altına alınmasının önemi üzerinde durdu. “Gazze’nin yeniden inşası Filistinliler tarafından yönetilmeli ve güvenlik güçleri de onların kontrolünde olmalı” ifadelerini kullanarak bu yaklaşımın kırılmamasını istedi.
Görev gücü konusuna değinen Fidan, bu ekibin, mutabık kalınan hususların uygulanmasını kolaylaştırıcı bir rol üstleneceğini ve Amerika Birleşik Devletleri, Mısır, Türkiye ve Katar’dan oluşan bir çerçevenin öne çıktığını belirtti. Arabulucu rol üstlenen ülkelerin, karşı tarafla diyalog ve uygulama arasında köprü kuracağını vurguladı. Sorunlar çıktığında da ekibin devreye girerek pratik çözümler üretmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Filistin meselesinde Türkiye’nin rolü hakkında konuşan Fidan, manevi değerler açısından Mescid-i Aksa’nın önemine işaret etti ve tarihsel bağların, Türkiye’nin vicdani sorumluluğunu güçlendirdiğini söyledi. Türkiye’nin haklarını savunarak ve bölgesel işbirliğini derinleştirerek Uluslararası toplumla uyum içinde hareket ettiğini belirtti. Türkiye’nin yeni bir uluslararası işbirliği ruhu ortaya koyduğunu ve bunun bölgede bulunan diğer sorunlar için de geçerli bir mekanizma oluşturacağını ifade etti.
“Türkiye’nin ortaya koyduğu yeni ruh büyük rol oynayacak” ifadesiyle Fidan, aktörlerin daha fazla irade ve profesyonellik ile hareket etmenin önemine değindi. Bölgesel meselelerin çözümünde Türkiye’nin kurduğu yeni yaklaşımın etkisi üzerinde durdu ve bu yaklaşımın farklı konularda da sonuçlar doğuracağını öne sürdü.
“Netanyahu’nun barış konusunda güvenilmez tarafı” görüşünü paylaşan Fidan, İsrail’in eylemlerinin barış yönünde gerçek bir ilerleme sağlaması için uluslararası toplumun uyanık olması gerektiğini vurguladı. Rehinelerin çözülmesi sonrasında İsrail’in meşruiyetini koruyucu argümanlar kalmayacağını belirtti. Uygulamada karşılaşılabilecek sorunlara karşı karamsarlığa kapılmadan, profesyonel ve koordineli çalışmaya devam edeceklerini söyledi.