Fatih Altaylı hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi

İstanbul’da gerçekleşen yargı süreci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik tehdit içerikli ifadeler kullandığı iddiasıyla tutuklanan gazeteci ve televizyoncu Fatih Altaylı hakkında hazırlanan iddianamenin kabul edilmesiyle yeni bir aşamaya geçti. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Altaylı’nın duruşma öncesinde sunduğu savunma ve deliller ışığında, suçlamanın ciddi bir şekilde değerlendirilmesine karar verdi. Bu gelişme, medya ve hukuk dünyasında geniş yankı buldu ve olayın kamuoyu gündeminde yerini koruyor.

İddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müşteki sıfatıyla yer aldığı ve söz konusu olayla ilgili detayların titizlikle incelendiği belirtildi. Ayrıca, 20 Haziran tarihinde gerçekleştirilen ve dijital platformda yayınlanan bir video kaydında, Altaylı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik kullandığı ifadelerin, “Cumhurbaşkanını tehdit” suçu kapsamında değerlendirildiği vurgulandı. Soruşturma sürecinde, Altaylı’nın videoda sarf ettiği sözlerin geniş kitlelere ulaşmasının ardından, bu eylemin “iletişim kastıyla” gerçekleştirildiği ve suçun unsurlarını taşıdığı açıkça ortaya kondu.

İçeriğin yayınlandığı platform ve içeriğin geniş kitlelerce erişilebilir olması, suçun unsurlarını güçlendiren önemli unsurlar arasında yer aldı. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları tarafından 23 Haziran tarihinde suç duyurusunda bulunulmasıyla birlikte, soruşturma derinleştirildi. Video içeriğinde, Altaylı’nın, kendisine yöneltilen soruya verdiği cevapta, “milletin geçmişte hoşuna gitmeyen padişahları öldürdüğü ve boğduğu” şeklinde tarihsel örnekler vererek, Erdoğan’a yönelik tehditkar ifadeleri pekiştirmeye çalıştığı belirtildi. Bu sözler, mahkeme tarafından ciddi bir hukuki değerlendirmeye tabi tutuldu ve suçun unsurlarıyla uyumlu olduğu kabul edildi.

Mahkeme, yapılan incelemeler ve delil değerlendirmeleri sonucunda, Altaylı hakkında “Cumhurbaşkanını tehdit” suçundan 5 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezası talebinin uygun olacağına karar verdi. Ayrıca, tutukluluk halinin devamına hükmetti ve duruşmanın 3 Ekim tarihinde, Marmara Cezaevi Yerleşkesi’nin karşısındaki duruşma salonlarında gerçekleştirileceğine karar verdi. Bu süreç, hukuki ve siyasi açıdan büyük önem taşıyan bir dönemeç olarak görülüyor ve Altaylı’nın yargılanması, hem basın özgürlüğü hem de devletin koruma yükümlülükleri açısından dikkatle takip ediliyor.