DOLAR 32,3374
EURO 34,8108
ALTIN 2.390,60
BIST 10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Açık
İstanbul
19°C
Açık
Pts 21°C
Sal 24°C
Çar 19°C
Per 17°C

Eski Filmlerdeki ve Radyolardaki Konuşmalar Neden Bu Kadar Garip? (Bizde ‘Yeşilçam Ağzı’ Olarak Biliniyor)

24.10.2022
A+
A-

1800’lerin sonlarına ve 1900’lerin başlarına kadar gittiğinizde sinemanın ilk izlerini görebilmeniz mümkün. Lumière Kardeşler tarafından 1895’te, sinematograf olarak bilinen aletleriyle ilk olarak Paris’te gerçekleştirilen sinema deneyimi, ilerleyen yıllarda ülkemize de geldi.

Buradan sonra hem ülkemizde hem de diğer ülkelerde kısa sürede çok fazla filmin vizyona girdiği ve insanların sinemaya akın ettiği görüldü. Fakat o zamanların filmlerine dönüp baktığınızda insanların konuşma şekillerinde bir gariplik sezebiliyorsunuz. 

Bizde Yeşilçam filmlerine özgü olarak bilinen bu durum, aslında her dilden filmde vardı:

43b7d53b731975899c3bcc6dec2d7aec6504c882Out of the Past

Hatta sinema ve televizyon kültüründen önce en yaygın olarak kullanılan radyolarda bile bu konuşma şekli dikkat çekiyordu.

Bahsettiğimiz konuşma şekillerine örnek olarak bunları gösterebiliriz:

Ülkemizde ise genelde filmlerdeki zenginlerin konuşmaları kulağa farklı geliyor:

Eski maçların spikerlerinde, eski reklamlarda ve filmlerde görülen bu konuşma şeklinin adı ‘Transatlantik aksan’ olarak biliniyor

46d7c1e7b4a09cd59057d941cbbf506be61a5abcHis Girl Friday

Amerikan ve İngiliz aksanının ortasında kalan bu konuşma yöntemi, bu iki aksanın aksine sonradan öğreniliyor ve doğal olarak da yurt dışında kullanımı söz konusu.

Bu konuşma şekli, birkaç farklı sebebe bağlanıyor:

İlki, konuşan kişi üzerinde o kişi üst sınıftanmış gibi bir izlenim yaratıyor olması:

Hulusi Kentmen

Yeşilçam filmlerinin daha çok üst sınıftan insanlara yer verdiği sahnelere baktığınızda bunun gibi bir konuşma şekli görebilirsiniz. 

Fakat alt sınıftan insanlarda bu konuşma şeklini pek görmeyiz. Yani ‘üst sınıftan biri’ izlenimi yaratmak için ve iki sınıf arasındaki farkı derinleştirmek için bu yola başvurulduğu düşünülüyor.

Bir diğer sebep ise o dönemde kullanılan kayıt cihazlarının yetersizliği:

7e569a358ab0d70c5d63a84c2bdd529598ec2e7cEsen Günay

Mikrofon gibi kayıt cihazları o dönemde sesleri olduğu gibi temiz yakalamayı pek beceremiyordu ve bunun önüne geçmek için de bolca vurgu yapmak gerekiyordu. Yani dile göre, mikrofona en iyi aktarılabilecek şekilde konuşulması gerekiyordu.

Bu sebeple de oyuncuların, konuşulan dile göre o vurguları yapabilmeleri için eğitilmeleri gerekti. 1900’lerin ortalarına doğru mikrofonların bu belasından kurtulmuş olsak da bu zamana kadar söz konusu konuşma şekli, insanlarda yer etmişti bile.

Ülkemizde çok sayıda yetenekli oyuncumuz vardı fakat çoğunda seslendirme yapıldı:

Örneğin Abdurrahman Palay’ın Yılmaz Güney, Cüneyt Arkın, Ediz Hun, Orhan Gencebay, Kadir İnanır gibi isimleri seslendirdiğini biliyoruz.

Uzun süre böyle konuşmaya alışan birinin çok sayıda filmi seslendirmesi, mikrofon konusu büyük ölçüde aşılmış olmasına rağmen konuşma şeklinin aynı kalmasına sebep olarak gösterilebilir.

Konu hakkında birkaç ilginç bilgi:

Bizim Yeşilçam ile özdeşleştirdiğimiz “Nayır, nolamaz” sözlerinin kaynağı hakkında öne atılan birkaç düşünce var İlkinde, çoğu önemli isim için seslendirme yapan Abdurrahman Palay’ın seslendirme yaparken dirseğini kenara dayayıp elini çenesinde tutmasından ötürü “hayır, olamaz” yerine “nayır, nolamaz” sözünün çıktığı savunuluyor. Bunun, sanatçının sürekli genzini kullanmasından kaynaklı olduğu da söylenir. Diğerinde ise bunun, seslendirme yapan kişiye milisaniyeler kazandırarak ses kaymasının önüne geçilmesini sağladığı savunuluyor. Son olarak ise oyuncular “hayır” dese bile ekipmanların yetersizliği sebebiyle kelimelerin bozulup “nayır” şekline döndüğünü savunanlar da var Diğer ülkelerde baskınlığı görülen Transatlantik aksan, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra etkisini yitirdi ve yavaş yavaş kullanımdan kalktı

Bu konuşma şekillerini güncel zamanlarda duyduğumuzda ise anında bizi eskilere götürüyor.

Kaynaklar: Private Club Marketing, Backstage, ALTA, The Intrepid Guide, The Atlantic, ESH-Vakanüvis, -Yusuf YURDİGUL, Türker ELİTAŞ (TÜRK SİNEMASINDA ŞİVE YA DA AĞIZ KULLANIMININ KARAKTER YAPILANDIRMASINA ETKİSİ)-

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.