Eğrigöl Yaylası’nda Çarpıcı İklim ve Çevre Değişiklikleri: Doğa ve Ekosistem Tehdit Altında
Eğrigöl Yaylası’nda iklim ve çevre değişiklikleri doğa ve ekosistemi tehdit ediyor. Detaylar ve korunma yolları için okuyun.
Antalya ve Konya sınırları içindeki Geyik Dağları eteklerindeki Eğrigöl Yaylası’ndan üzücü ve dikkat çekici görüntüler geldi. Her yıl doğa tutkunlarının ve dağcıların ziyaret ettiği bu eşsiz bölge, son zamanlarda yaşanan iklim değişiklikleri ve insan aktiviteleri nedeniyle büyük bir çevre krizine sürüklendi.
“Hem kar yok hem de çiçekler açmamış” ifadesiyle dikkat çeken doğa gezgini ve deneyimli dağcı Hasan Hüseyin Kahrıman, bölgeye yaptığı son ziyaretlerde gözlemlerini paylaştı. Kahrıman, Eğrigöl çevresinde normalde renkli çiçeklerin ve dağ laleleri, mor ve sarı çiğdemlerin büyüdüğünü ve yayla yolunun her zaman karla kaplı olduğunu hatırlattı. Ancak bu yıl, beklenmedik bir şekilde kar seviyelerinin oldukça düşük olduğunu ve doğanın bu dönem için alışılmışın dışında bir görünüm sergilediğini belirtti.
Kahrıman, sözlerine devam ederek, “Genellikle bu mevsimde yaylaya ulaşım yolları kar nedeniyle kapanır ve sadece doğa severler, fotoğrafçılar ve yürüyüş tutkunları buraya ulaşmak için yaklaşık 22 kilometrelik yolu yürümek zorunda kalırdı. Ancak bu yıl hem kar yok hem de çiçekler maalesef açmamış durumda. Ayrıca, Gündoğmuş ve Hadim belediyeleri, yayla yollarını mayıs ayı sonuna kadar kapalı tutarak, doğanın ve çiçeklerin korunmasını sağlarlardı. Bu geleneksel uygulama, bölge ekosisteminin sağlığı açısından büyük önem taşıyor”.
Eğrigöl’e Sahip Çıkma ve Koruma Çağrısı
Kahrıman, bölgenin korunması gerektiğini ve “Eğrigöl’ün acil olarak milli park statüsüne alınması gerektiğini” vurguladı. Ayrıca, bölgenin şu anki kötü durumunu detaylandırarak, “Göl çevresinde ateş yakılması, piknik yapanların çöplerini doğaya bırakması ve silah sesleri gibi olumsuz etkinlikler, ekosistemi ciddi anlamda tehdit ediyor. Bu davranışlar, göl ve çevresindeki bitki örtüsünün yok olmasına neden oluyor. Yıllardır devam eden drift ve mangal etkinlikleri, alanın doğal yapısını zedeledi ve hayvanların yaşam alanlarını daralttı” şeklinde kaydetti.
Kahrıman, bölgede yaşayan hayvanların ve bitki örtüsünün bu olumsuz koşullardan etkilendiğine dikkat çekerek, “Çayır ve dağlık alanlarda bulunan hayvanlar, insanlar ve aktiviteler nedeniyle göl çevresine yaklaşamıyor. Bu durum, bölgedeki bitki ve hayvanların neslinin tükenmesine yol açıyor. Özellikle keçi ve koyunların göl kenarında otlamaması ve su içmemesi, bölgenin ekolojik dengesini bozuyor. Bu hayvanların dışkıları, bitki örtüsünün yenilenmesine ve çiçeklerin oluşmasına önemli katkılar sağlıyor. Bu doğal döngü bozulursa, bölgenin ekosistemi ciddi anlamda zarar görecektir”.
Yaban Hayatının ve Ekosistemin Korunması İçin Toplum Sorumluluğu
Yaban Hayatı Uzmanı Gökçe Coşkun, Eğrigöl’ün sadece görsel güzellikleriyle değil, aynı zamanda hassas ekosistemiyle de dikkat çektiğini belirtti. Bu bölgedeki endemik Toros yer sincaplarının ve başka kuş türlerinin (boz kuyrukkakan gibi) yaşam alanlarının bölgedeki doğal döngüde önemli bir rol oynadığını vurguladı. Coşkun, “Sincaplar, kuşlar, böcekler ve sürüngenler arasında kurulan bu hassas denge, bölgenin yaban hayatı açısından eşsiz ve korunması gereken bir döngü sunmaktadır” dedi.
Coşkun, bölgenin sosyal medyada popüler hale gelmesiyle birlikte, daha fazla ziyaretçi çekmesine rağmen, bu ilginin beraberinde ciddi tahribatlar getirdiğine dikkat çekti. “Eğrigöl gibi özel ve hassas bölgelerin korunması, doğal dengeyi ve sürdürülebilirliği sağlayacak en önemli faktördür. Bilinçsiz yapılan mangal, araçla araziye girip drift yapma ve silah kullanımı gibi davranışlar, sadece çiçekleri değil, bu bitkilerle beslenen böcekleri, onları besleyen kuşları ve tüm yaban hayatını tehdit ediyor” şeklinde uyarılarda bulundu.
Son olarak, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu tür tahribatlara caydırıcı cezalar uygulaması ve bölgeye uyarı levhaları asmasının gerekliliğine işaret eden Coşkun, “Eğrigöl’ün korunması, sadece doğa severlerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğundadır” dedi. Bu şekilde, bölgenin doğal güzellikleri ve ekosistemi gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılabilir.