Düzenli Arı Sütü Kullanımının Faydaları ve Sağlık Üzerindeki Etkileri
Düzenli arı sütü kullanımı, bağışıklık sistemini güçlendirir, enerji seviyelerini artırır ve genel sağlığı destekler. Bu içerikte, arı sütünün faydalarını ve sağlık üzerindeki etkilerini keşfedin.
Düzenli Arı Sütü Kullanımının Faydaları
Düzenli arı sütü tüketimi, yalnızca tansiyonu dengelemekle kalmayıp, aynı zamanda damar genişletici etkisiyle de dikkat çekmektedir. Sabah gazetesindeki köşesinde Dönmez, arı sütünün birçok faydasına dair önemli bilgiler paylaşmaktadır.
HER DERDE DEVA ARI SÜTÜ
Arı sütünün arılar üzerindeki etkisi son derece büyüktür. Özellikle kraliçe arı, yalnızca arı sütüyle beslenerek işçi arılardan daha iri bir yapıya kavuşmakta, üreme sistemi oldukça gelişmekte ve daha uzun bir yaşam sürmektedir. Bu durum, arı sütünün beslenme farkının önemli bir göstergesidir. Arı sütü, kovan içerisindeki işçi arıların hipofaringeal (boğaz) ve mandibular glandlarından (alt çene) salgılanmaktadır. Ana ve işçi arılar aynı genetik yapıya sahip olmalarına rağmen, sadece ana arının arı sütüyle beslenmesi, fizyolojik ve morfolojik değişikliklere neden olmaktadır. Böylece kraliçe arı, bu beslenme farkı sayesinde hastalıklara karşı direnç kazanarak, kendi ağırlığının iki katına ulaşmaktadır.
Arı sütü, olağanüstü bir biyolojik içeriğe sahiptir. 23 çeşit amino asit, proteinler, lipitler, vitaminler ve 10-HDA gibi biyoaktif bileşenleri içermektedir. Arı sütü, kraliçe arının beslenmesi için işçi arılar tarafından üretilen bir arı ürünü olarak öne çıkmaktadır. Sağlıklı bir beslenmenin doğal bir parçası olması gerektiği birçok bilimsel araştırmayla kanıtlanmış, arı sütünün antiinflamatuvar ve antioksidatif etkileri vurgulanmıştır. Herperetin, apigenin, luteolin gibi polifenoller, amilaz, katalaz, intervaz gibi enzimler içermekte; oksidatif kaynaklı hücre hasarını kontrol edebilmekte ve inflamasyon düzeyini azaltarak metabolik sendrom, yaşlanma ve nörodejeneratif hastalıkların ilerleyici semptomlarını engelleyebilmektedir. Arı sütü, aynı zamanda nörotransmitterler olarak bilinen asetilkolin ve öncüsü kolin açısından zengin olup, nörolojik sorunları düzenleyebilen eşsiz bir besin kaynağıdır.
10 MADDEDE ARI SÜTÜNÜN FAYDALARI
- Arı sütü, bağışıklık hücrelerinin fonksiyonlarını düzenler.
- Bağırsak mikrobiyotasının bileşimini ve yapısını düzenleyerek bağırsak bariyeri hasarını önleyebilir.
- Bağırsakta oluşan dizbiyozisi düzenleyerek bağırsak ve karaciğer iltihaplanmasını iyileştirebilir.
- Romatoid artrit hastalarında arı sütü kullanımı, eklemlerdeki hasarı azaltabilir.
- Arı sütünde bulunan 10 HDA, insülin benzeri büyüme faktörü üzerinden yaşlanmayı yavaşlatabilir.
- Ciltte hücresel yaşlanmayı azaltıp, kolajen üretimini artırarak cildin elastikiyetini koruyabilir.
- Arı sütü proteinleri, telomer boyu üzerinde olumlu etki yaparak yaşlanmayı yavaşlatabilir.
- Hem erkek hem de kadınlarda doğurganlık üzerine olumlu etkileri vardır; erkeklerde sperm sayısını ve hareketliliğini artırabilir.
- Günlük 100-200 mg dozlarında liyofilize arı sütü kapsülü alımı, kardiyovasküler risk faktörleri olan kan yağları ve kolesterolü azaltmada etkilidir.
- Fiziksel güç, zindelik ve zihinsel berraklık üzerinde olumlu etkiler sağlayabilir.
ÜRETİMİ HİÇ KOLAY DEĞİL
Arı sütü üretimi, hijyenik koşullarda ve büyük bir özen gerektiren meşakkatli bir süreçtir. Bu nedenle birçok arıcı, genellikle bal üretimine odaklanırken arı sütü üretimi ile ilgilenmemektedir. Ancak besin profili ve ekonomik değeri göz önüne alındığında, arı sütü arıcılık sektörünün katma değeri yüksek ürünlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Ülkemizde ihtiyaç duyulan arı sütünün yaklaşık %80’i ithal edilmektedir. Bu ekonomik potansiyeli değerlendirmek için, ülkemizin balla özdeş markası olan Arıcılık Akademisi, özellikle kadın ve gençleri sektöre kazandırmak amacıyla çok kıymetli çalışmalar gerçekleştirmektedir. İhracatta önemli bir paya sahip olabilecek bir ürün olarak öne çıkan arı sütünün, doğru koşullarda yüksek kalite ve verimle üretilebilmesi için böyle değerli projelerin artırılması hayati önem taşımaktadır.
FARKI MAJÖR YAĞ ASİDİ
Arı sütünü benzersiz kılan, fenolik bileşiklere ek olarak kısa zincirli hidroksi yağ asitleri açısından zengin olmasıdır. Sağlık üzerindeki birçok faydanın arı sütünde yoğun olarak bulunan ve sadece arı sütüne özgü olan Trans-10-Hidroksi-2-Dekanoik Asit yağ asidine atfedildiği bilinmektedir. Arı sütü, kovandan alındıktan sonra uzun süre başlangıç kalite değerlerini en üst düzeyde koruyabilmesi için liyofilize edilmektedir. Tüketim kolaylığı açısından, liyofilize arı sütü kapsül formunda ambalajlanarak takviye edici gıda olarak sunulmaktadır. Liyofilize kapsül formda arı sütü, aynı miktardaki taze arı sütüne göre en az üç kat daha yoğun oranda arı sütü içerdiği bilimsel olarak tespit edilmiştir. Arı sütünün insan beslenmesindeki değeri, kovanda yalnızca kraliçe arının tüketmesinden kaynaklanmaktadır. Arı sütünde bulunan royalaktin, apimisin, royalisin ve jellein adlı proteinler, kraliçe arının gelişimine fizyolojik katkı sağlamaktadır.
SİNİR SİSTEMİNDE OLUMLU ETKİLERİ PAHA BİÇİLEMEZ
Arı sütü, sarımsı beyaz ve kremsi bir sıvıdır; kovandaki kraliçe arılar ve larvalar için üretilir. Tüm larvalar yalnızca üç gün boyunca arı sütüyle beslenmektedir. Sonrasında ise kraliçe olacak larvalar ve yetişkin kraliçe arılar, arı sütüyle beslenmeye devam eder. Arı sütüyle beslenen kraliçe arıların işçi arılardan 10 kat daha büyük olması, uzun yaşamaları ve doğurganlığa katkı sağlaması, hafıza yeteneklerine olan inanılmaz etkisi, arı sütünün kraliçe arıya katkı sağlayan ana faktörler arasında kabul edilmektedir. Arı sütünde bolca bulunan tirozin amino asidi, beyindeki dopamin ve tiramin seviyelerini artırarak, yüksek konsantrasyonlu asetilkolin sayesinde hafıza yeteneklerini geliştirmeye yardımcı olur. En önemlisi, arı sütünde bulunan 10-HDA, sinir sisteminde nöronların oluşumunu artırdığı ifade edilmektedir. Tüm bu sağlık yararları nedeniyle, insan sağlığında arı sütü tüketiminin önemi büyüktür.
VİTAMİN VE MİNERAL AÇISINDAN ÇOK ZENGİN
Arı sütü, bol miktarda B5 vitamini (pantotenik asit) içermektedir; bu vitamin, yiyeceklerde bulunan karbonhidrat, protein ve yağların enerjiye dönüşümünü kolaylaştırmaktadır. Pantotenik asit yetersizliği, enfeksiyonlara yakalanma riskini artırmakta, ruh halinde bozulmalara ve sindirim sorunlarına yol açmaktadır. Dolayısıyla, arı sütü bu sağlık sorunlarına doğal bir destek sağlayabilen bir besindir. Arı sütü, diğer B grubu vitaminleri açısından da zengindir; sağlıklı cilt, saç ve göz sağlığı için, sinir sistemi, karaciğerin düzgün çalışması ve sağlıklı bir sindirim sistemi için potansiyel yararları bulunmaktadır. Arı sütünde en yoğun bulunan mineraller arasında potasyum, çinko, demir, bakır ve manganez yer almaktadır. Bu mineraller, bağışıklık sistemini güçlendirici enzimlerin ana mineral bileşenleridir. Bu nedenle arı sütü, genel bağışıklık sistemine katkı sağlamaktadır. Ayrıca kalsiyum, magnezyum ve sodyum içeriği de oldukça zengindir. Potasyum, sıvı dengesini düzenler, kas hücrelerinin ve kalbin elektriksel aktivitesinin düzenlenmesinde rol oynar; kemik mineral yoğunluğunun iyileştirilmesinde etkili olmaktadır.
BİYOLOJİK İŞLEVLERİ DİKKAT ÇEKİYOR
Arı sütünün fonksiyonel bir besin olarak biyolojik rolü, anti-inflamatuvar, yaşlanma geciktirici, bağışıklık, hafıza, kronik inflamatuvar hastalıklar, antialerjik ve antimikrobiyal özellikler göstermesi ile dikkat çekmektedir. Ayrıca, üreme sağlığında yarar sağlamakta ve radyasyonun yol açtığı toksik etkilerden korunma sağlayabilmektedir. Arı sütünün en büyük özelliği, vücutta hücre yenilenmesi, sağlıklı hücre üretimi ve genel metabolizma üzerinde etkili olmasıdır. Düzenli arı sütü kullanımı, kolesterol ve trigliserit düzeylerini düşürmekte, tansiyonu dengelemekte ve damar genişletici aktivite göstermektedir. Arı sütünde bulunan insülin ve benzeri peptidler, yüksek kan şekerini düzenleyerek ani kan şekeri dalgalanmalarının önüne geçmektedir. Ayrıca arı sütünde bulunan krom, kükürt ve B3 vitaminleri, optimal kan şekeri dengesinde glikozun hızlı kullanılmasına destek olmaktadır.
NOT
Sağlıklı yaşamda arı sütü kullanırken, 30 gün boyunca düzenli tüketimin önemli olduğunu vurgulamak isterim. 30 günlük kullanımdan sonra 2 hafta ara vermek ve ardından yeniden başlamak önerilmektedir.