DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Düzce’de Geleneksel Türk Okçuluğu: Murat Herem’in Mirası ve Gençlerle Buluşması

Düzce’de Geleneksel Türk Okçuluğu: Murat Herem’in mirasıyla gençlerle buluşan etkileyici bir yolculuk ve kültürel mirasın yeni nesillerle buluşması.

14.12.2025
A+
A-

Geleneksel Türk okçuluğu üzerine derinlemesine çalışmalarıyla tanınan Murat Herem, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı olarak öne çıkıyor. Kent merkezindeki reklam ve matbaa işlerini sürdüren Herem, yaklaşık 15 yıl önce Türk ve Osmanlı tarihiyle ilgili araştırmalar yaparken ecdadın kullandığı silahlara olan ilgisini okuyla ve yayla derinleştirdi. Atölye olarak iş yerinin bir kısmını bu çalışmalara ayıran ustamız, “zamanının mühendislik harikası” olarak gördüğü geleneksel okları, ecdadın kullandığı malzemeler, ölçüler ve yöntemlerle yeniden üretmeye başladı.

Türkiye Geleneksel Türk Okçuluk Federasyonu Teknik Kurul Üyesi olan ve antrenörlük yapan Herem, yaklaşık bir on yıldır hem iş yerinde hem de Düzce Üniversitesi’nde gençlerle bu sanatı öğretiyor. Her ok ve yayda ayrı bir mühendislik yakalandığını vurgulayan Herem, AA muhabirine verdiği demeçte, ecdadın dört kıtaya hükmettiği dönemde kullandıkları atlar ve okların yol arkadaşlığına dikkat çekti. Ok yapımına başlarken önce akademik kaynaklar ve ustaların bilgilerinden beslenen Herem, hobiyi giderek bir amaca dönüştüren bir süreç yaşadığını ifade etti: kaybolmuş kültürel mirası yeniden yaşatmak için gerekli bilgilere ulaşmanın önemli bir görev haline geldiğini söyledi.

Bu yolculuk sırasında kendini sürekli geliştirdiğini söyleyen Herem, “Türk yaylarının ve oklarının her birinin ayrı bir değere sahip olduğunu gördük. Farklı amaçlara uygun çok sayıda ok çeşit çıktı. Yayların boyutlarıyla uyumlu olarak tasarlanan oklar, sürtünmeyi en aza indirecek şekilde üretildi” diye ekledi. Ecdadımızın kompozit teknolojisini kullanarak manda boynuzundan, akça ağaçtan ve sinirlerden yapılan yayların, yüzyıllar boyunca erişilebilen bir mühendislik harikası olduğuna dikkat çekti.

Okçuluğun sadece bir spor olmanın ötesinde bir sanat olduğuna inanan Herem, topluluklarına bu değerin gençlere aktarılması gerektiğini belirtti. Düzce Üniversitesi’nde her yıl yaklaşık 300 kişinin kayıt yaptığını ifade eden usta, unutulmaması için usta-çırak ilişkisini canlı tutarak öğrencilere okçuluğun ahlakını ve geleneklerini de aktarmaya çalıştıklarını vurguladı. Ayrıca öğrencilerin kendi oklarını tasarlayıp yapmasının, bu geleneğin sürdürülebilirliğini güçlendirdiğini söyledi.

Okların yapımında sıkça çam ağacının özel bölümlerinin kullanıldığını söyleyen Herem, ebedî ölçülere sadık kalmanın önemini vurguladı. Ecdadımızın kullandığı tüylerin türü ve yapısı da geleneksel Türk oklarında özel bir yer tutuyor; öğrenciler, ok çubuğunu kendi başlarına yuvarlıyor, yapıştırıcıları doğal yöntemlerle hazırlıyor, ahşap cilalarını bal mumuyla üretiyor ve tüyleri eski tarzda kesip kullanıyorlar. Bu süreç, zorluklarla dolu olsa da sanatın ve bilginin yaşatılması adına vazgeçilmez bir miras olarak görülüyor.

AA muhabirine konuşan Herem, bu çalışmalarda toplulukların gençleşmesini ve mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasını hedeflediklerini ifade etti. Murat Herem’in önderliğindeki atölye çalışmaları, öğrenciler için yalnızca atış eğitimi değil, bir kültür yolculuğu niteliğinde de değerlendiriliyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.