DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Düşünmez misiniz? İslam Dünyasında Emevi Dönemi ve Modern Zorluklar

Emevi Dönemi’nin İslam dünyasındaki yeri ve etkileri ile günümüz modern zorluklarını keşfedin. Tarihsel perspektiflerden günümüze uzanan bir analizle, düşünmeye değer sorulara yanıtlar arayın.

23.03.2025
A+
A-

Düşünmez misiniz?

Habervakti yazarı Dilipak, “Düşünmez misiniz” başlıklı yazısında, Suudların MBC TV kanalı tarafından Ramazan ayında başlatılan yeni diziyi ele alıyor. Bu dizi, Osmanlı ve Selçuklu dizilerine benzer bir şekilde, Emevi dönemini konu alıyor. Filmin adı “Muaviye”. Emevi Hanedanı’nın kurucusu Muaviye’nin hayatını anlatan bu dizi, Emevi saltanatını yüceltirken, Hz. Ali ve ehlibeytin yanlış kararlar aldığını savunuyor. İslam’ın 4 halife döneminin “kabile yönetimi” olduğunu ve İslam Medeniyeti’nin inşasının, Sahabelerden Muaviye ve Yezid döneminde gerçekleştiğini ileri sürüyor.

Bu durum, bir yandan Şia’ya, diğer yandan Sufi geleneğine karşı bir çıkış anlamı taşıyor. Yazar, “İslam dünyası yeni fitnelere hazır olmalı” diyor. Emevi saltanatının, Hz. Ömer döneminde Kadisiye Savaşı sonrası İran’ın fethinden sonraki zenginlik ve ihtişam dönemi ile ilişkili olduğunu belirtiyor. Endülüs’teki Emevi’lerin rolü ve Mısır’daki etkileri de önemli bir yere sahip. Öte yandan, Muaviye bin Ebu Süfyan’ın kız kardeşi Ümmü Habîbe’nin, Resûlullah (s.a.v.) ile evliliği, ailelerinin İslam tarihi içindeki yerini pekiştiriyor.

İslam Dünyası ve Fitneler

Emevi döneminin tarihi önemine vurgu yapan Dilipak, İslam dünyasının yeni fitnelere hazır olması gerektiğini ifade ediyor. Bu dönem, Hz. Ömer dönemindeki fetihlerle ve zenginlikle tanınırken, Eba Eyyüb el Ensari’nin İstanbul’a gelişi de Yezid dönemine denk geliyor. Yazar, tarihsel süreçte iyilerin ve kötülerinin her zaman var olduğunu hatırlatıyor. Emevi saltanatının 661 yılında sona erdiğini ve ardından Abbâsî saltanatının başladığını belirtiyor.

Bu noktada, Suudların İran’a karşı başlatmış olabileceği bir kampanya olarak dizinin önemine dikkat çekiliyor. Irak’ta Kutsal bir Şia devletinin kurulması konuşulurken, bu tür tartışmaların Arapları da bölebileceği vurgulanıyor. Arab Şiası’nın varlığına da değinen yazar, bu konunun İslam dünyasında yeni bir tartışmanın fitilini ateşleyebileceğini belirtiyor.

Müslümanlık ve Modern Zorluklar

Dilipak, ülkemizin ve İslam dünyasının gidişatından endişe duyduğunu belirtiyor. Gelecek günlerin, yaşanan sorunlar nedeniyle geçmişten daha zor olabileceğine dikkat çekiyor. Her ne kadar karanlığın en koyu anının aydınlığa en yakın olduğu düşüncesini taşısa da, mevcut durumda bir kadro ve proje eksikliği olduğunu ifade ediyor. “Bana güven, gerisini merak etme” anlayışının yaygınlaştığına dikkat çekiyor.

Yazar, İslam dünyasında savunma sanayi, altyapı projeleri ve büyük yatırımlarla övünülse de, bunun ötesinde dini eğitim ve gerçek Müslümanlık anlayışının yeterince önemsenmediğini savunuyor. Başörtüsü, sakal ve cübbe gibi dış görünüşe odaklanmanın, Müslümanlığın özünü yeterince yansıtmadığını vurguluyor.

Geçmişin Düşmanı ve Müslümanların Durumu

Dilipak, geçmişte FETÖ gibi grupların benzer oyunlar oynadığını hatırlatarak, bu tür yapıların yeniden ortaya çıkma ihtimaline dikkat çekiyor. Tarihte yaşananların tekrarını yaşamamak için uyanık olunması gerektiğini belirtiyor. Suudi Arabistan’ın tarihi yapıları restore etme biçiminde gizli mesajlar barındırabileceğini ifade ediyor.

Yazar, mRNA aşılarının, insanların sağlığına zarar verdiği konusunda uyarılarda bulunarak, iktidar ve saltanat için her yolun meşru sayılmaması gerektiğini savunuyor. Müslümanların adalet ve vicdan duygularını yitirmeden, haksızlık karşısında seslerini yükseltmeleri gerektiğini dile getiriyor.

İslam ve Kültürler Arasında Çatışma

Dilipak, Türk İslamı, Arab İslamı ve Fars İslamı arasındaki tartışmaların, halkın bu kavramları yeterince anlamaması nedeniyle yanlış yönlendirmelere yol açabileceğini belirtiyor. Bu noktada, İslam’ın özünün, ulusal ve kültürel kimliklerin ötesinde bir bütünlük sağladığını vurguluyor. Herkesin kendi dinini kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaması gerektiğini ifade ediyor.

Yazar, insanların kendi içlerinde adaletsizliklere göz yummalarının, toplumun geleceğini tehdit eden bir durum olduğunu belirtmektedir. Bu noktada, Müslümanların gerçek bir değişim için öncelikle kendilerinden başlamaları gerektiğini savunuyor. Müslümanlık anlayışının, dinin özünü yansıtmadığını düşündüğü bir duruma düşmemek gerektiğini vurguluyor.

Sonuç olarak, Dilipak, İslam dünyasının, tarih boyunca yaşanan sorunlardan ders alarak, geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemesi gerektiğini ifade ediyor. Her bireyin, kendi sorumluluklarını bilerek hareket etmesi ve adaletin sağlanması için çaba göstermesi gerektiğini belirtiyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.