DOLAR 32,3695
EURO 35,0050
ALTIN 2.325,46
BIST 9.127,56
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

Dünyanın bir ucundaki Türk ada kenti! 1300 yıldır kimse neden yapıldığını bilmiyor…

31.10.2018
A+
A-
1 / 28

Bozkırın ormanla kucaklaştığı engin bir plato… Sularında balıkların oynaştığı dupduru bir göl ve zamana direnen duvarları ve o gölde yansıyan bir kale… Bugünkü Rusya Federasyonu’na bağlı Tuva Özerk Cumhuriyeti’nde, Tere Gölü’nün barındırdığı ada üzerinde 1300 yıllık Por-Bazhyn Sarayı’nın kalıntıları bulunuyor. İşte bir Türk ada kenti olan Por-Bazhyn hakkında ilginç bilgiler…

Fotoğraflar: Alamy

2 / 28

Por-Bazhyn Tıva Özerk Türk Cumhuriyeti’nin güneydoğusunda bulunan, Tere Gölü’nün tam ortasındaki bir adanın üzerine kurulmuş 6 hektar alanı kaplayan 1300 yıllık bir yapı. Por-Bajin aslında küçük bir kale.

3 / 28

Dört yanı surlarla çevrili ve dört köşesinde burçlar yükseliyor. Güney tarafına bakan burçtaki delikler, inşa sırasında kullanılan ağaçların zamanla çürümesiyle oluşmuş. Şehirde yangın sonucu yok olduğu anlaşılan bazı kısımlar var.

4 / 28

Ve araştırmacılar bu yapının Uygur Türkleri tarafından yapıldığı görüşünde. ‘Por Bayın’ adı, ‘Toprak Ev’ anlamına geliyor. ‘Bayın’ sözü bu açıdan ‘Bayındırlık’ sözcüğüyle aynı kökenden sayılıyor. Por-Bazhyn ilk keşfeden Avrupalı, Rus Arkeolog D.A. Klementz’dir.

5 / 28

Klementz, Doğu Sibirya’ya bir coğrafya araştırması için gittiğinde bu yapıyı keşfetmiş… Klementz, bu yapının 200 kilometre ötesindeki bu günün Moğolistan sınırları içinde kalan Kara Balasagun kentinden ayrı bir yapıda inşa edildiğini fark etmiş. Ondan 60 yıl sonra ise USSR etnografya enstitüsü çalışanı olan S.I Vainshtein burada araştırmalarını yapmış.

6 / 28

Vainshtein, araştırmalarından sonra Klementz’in söylemlerine benzer olarak bu yapının MS 750 yılında Uygur Hanı Bayançur Han tarafınca yapıldığını ortaya sunmuş. Kenti çevreleyen surların, mimari biçim benzerliklerinden dolayı bazı Çinli ustalara yaptırıldığı düşünülmekte… Vainshteinin teorisinden başka öne sürülen bir teori olmasa da yine de bazı tartışmalar hâlâ devam ediyor.

7 / 28

Selenge yazıtlarında ise burası ”Sonbahar geldiğinde ordumu ayarlamak için burasını kurdum” şeklinde geçiyor. Bu ilginç yapının etrafında uzun zaman boyunca kazılar yapıldı. Bu kazı çalışmalarına günde yaklaşık 100 kişi katıldı.

8 / 28

Yöneticiler, uzman araştırmacılar ve gönüllü öğrencilerden oluşan kazı ekibi dönüşümlü olarak kesintisiz çalıştılar. Tere Gölü, etrafı dağlarla çevrili 1300 rakımlı bir platoda yer aldığı için kazı çalışmaları rahat yapılamadı.

9 / 28

Kazıların rahat yürütülebilmesi için göl içindeki kaleye özel olarak yapılmış 1400 metre uzunluğundaki tahta köprüden ulaşım sağlandı. Por-Bajin kazısı, hâlâ büyük çaplı bir kurtarma ve araştırma faaliyeti olarak biliniyor. Tuva’ya gidenler için ilgi çekici yerlerden biri de ‘ovo’lar.

10 / 28

Dağların zirve noktalarına yapılan ovolar, Tuvalılar için kutsal ibadet yerleri.

11 / 28

Adak, dua, dilek içeren ve genellikle mavi bezlerle süslenen ovo, Por-Bajın yolunda bir dağ geçidinde yer alıyor.

12 / 28

Ayrıca Por-Bajin ve çevresinde Türk anıtmezarları ve yazıtlar da bulunuyor. Üzerindeki yazılar neredeyse silinmek üzere olan bu mezar taşları, kazı ekibinin başkanı Prof. Dr. Dimitry Vasilyev tarafından saha araştırmalarında tespit edilmiş.

13 / 28

Dünyada tıpkı Por-Bazhyn gibi gizemini koruyan birçok yer bulunuyor. İşte onlardan bazıları…

14 / 28

ABD’nin Chesapeake Körfezi’nde bulunan Holland Adası…
Günün her saati kuş ve dalga seslerinin eksik olmadığı, dört bir tarafı okyanus sularıyla çevrili bir ev burası… 1600’lü yıllarda kıtalararası seyahat yapıp, kendine uygun bulduğu yeri işgal ederek oralara yerleşenleri bir kez de olsa mutlaka duymuşsunuzdur. Bu ilginç yapıya ev sahipliği yapan Holland Adası’nın hikâyesi de böyle başlıyor. O yıllarda adaya gelip yerleşen Daniel Holland’ın soyadını alan ada, aradan geçen yaklaşık iki yüzyıl boyunca kolonistler tarafından kullanılmış. 1850’lerden itibaren Chesapeake Körfezi’ndeki adaları satın almaya başlayan ve genellikle balıkçılıkla uğraşan insanlar, 1890’da geniş kitlelere dönüştüler.

15 / 28

1910 yılına gelindiğindeyse, neredeyse 360 sakinin ikamet ettiği Holland Adası giderek popülerleşti. Böylece adada; ev, dükkân, postane, kilise ve okul gibi birçok yapı oluşturuldu. Bu evde 1888 yılında inşa edilerek konuklarını ağırlamaya başladı. O yıllarda Chesapeake Körfezi, inşaat anlamında sağlamlık teşkil eden bir alan olmaktan çok uzaktı. Bu durum, Holland Adası’nı kıyı erozyonuna ve şiddetli dalgalara açık hale getiriyordu. Korkulan oldu, 1914 yılında adanın ciddi bir bölümü erozyonlar nedeniyle kaybedilmeye başlandı.

16 / 28

Kendi haline terk edilmiş ve bakımsız bırakılmış Holland Adası, onlarca yıllık yalnızlığının ardından, yine bir adada büyümüş olan Stephen White tarafından, 1995 yılında 70 bin dolara satın alındı. Zamanla doğal afetler sonucu adada yaşanmaz hale gelindi.

17 / 28

White ailesi de adayı Concorde Vakfı’na sattı. Vakfın görevlendirdiği fotoğrafçı tarafından özenle çekilen kareler ise görenleri şaşkına çeviriyor.

18 / 28

Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te bulunan Villa Epecuen bir zamanlar bir turistik merkezdi…
Buenos Aires’e yakın bir yerde yer alan ünlü sağlık ve dinlence merkezi Villa Epecuen doğanın hışmına uğrayan mekânlar arasında yer alıyor.

19 / 28

İklim değişiklikleri bu bölgeyi sürekli yağan yağmurların merkezi haline getirdi. On yılda yıllık yağış oranlarında birkaç kez artış görüldü. Yağışlar gölün tamamen dolmasına ve taşan suların şehri basmasına yol açtı.

20 / 28

Suların taşması sonucu Villa-Epucuen’in büyük bir bölümü birkaç saat içinde sular altında kaldı.

21 / 28

Nükleer seyahat bölgesi Pripyat
1986 yılında yaşanan Çernobil faciasının ardından Ukrayna’nın Kiev’e bağlı Pripyat bölgesi tamamen terk edilmiş durumda.

22 / 28

Issız bölge artık turistlerin ilgi odağı. İnsanı tedirgin eden manzaralar eşliğinde fotoğraf makinelerine poz veriyorlar.

23 / 28

Hayalet şehir: Hashima Adası
Japonya’nın güneyinde, Kyushu adasının güneybatısında yer alıyor. James Bond filminin bir bölümünün de çekildiği adanın hikayesi dünya endüstri tarihinin kısa özeti gibi. Japonya’ya ait olan ada dev bir savaş gemisine benzemesinden ötürü ‘Battleship Island’ olarak da anılıyor.

24 / 28

Adayı ilginç kılan ise tam 43 yıldır hayalet şehir olarak bilinmesi… Ada aslında 480×160 metre büyüklüğü ile minik bir şehir kadar bile değil. Ancak 1887 yılında adada kömür madeninin bulunması ile göç almaya başlıyor.

25 / 28

Hızla çoğalan nüfusu ile dünyanın en kalabalık şehri unvanını kazanıyor. 1800’lerin sonu Japonya’nın endüstrileşmenin en yoğunluklu yaşandığı dönemler. Hashima’dan çıkan kaliteli kömür, adanın kısa sürede Mitsubishi tarafından satın alınmasını sağlıyor.

26 / 28

1890’dan itibaren tamamen Mitsubishi tarafından işletilen maden ocakları deniz altında 1100 metreye kadar iniyor. Bu verimli kömür madeninde çalışan işçiler, aileleri, pazar yeri, hastane, oyun parkları, sinema derken adanın nüfusu 5 bin 300’e dayanıyor.

27 / 28

Bu da adaya dünya üzerinde en yüksek yoğunluklu insan nüfusu rekorunu kazandırıyor. Ada tayfunlardan ve tsunamilerden etkilenmesin diye etrafı yüksek beton duvarlarla çevriliyor. Hatta dünyanın ilk betonarme binası bu adada yapılıyor ve tam dokuz katlı… Zamanla dünyada kömür enerjisi yerini petrole bırakıyor ve 1960’larda Japonya sanayinde kullanılan enerji tamamen petrol merkezli hale dönüşüyor. Petrolün enerji pazarına hakimiyeti adanın sonunu hazırlıyor. Mitsubishi 1974’de madeni kapatıyor.

28 / 28

Adada yapacak iş bulamayan sakinler çamaşır makinelerini, koltuklarını, oyuncaklarını ve daha aklınıza ne gelirse geride bırakıp adayı terk ediyor. 1974’de nüfusu sıfıra inen Hashima adası o zamandan beri hayalet şehir olarak anılıyor. 38 yıl boyunca Mitsubishi mülkiyeti olmaya devam eden ada 2009’da Nagazaki şehri yönetimine bedelsiz olarak verildi. Adanın sanayi devriminin önemli bir göstergesi olması sebebiyle Temmuz 2015 tarihinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edildi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.