Dünya ve Türkiye’de Sezaryen Oranları ile Doğum Yöntemleri Üzerine Güncel Durum ve Bilimsel Yaklaşımlar
Dünya ve Türkiye’de sezaryen oranları, doğum yöntemleri ve güncel bilimsel yaklaşımlarla ilgili kapsamlı ve güncel bilgiler. Doğru ve bilinçli kararlar için rehberiniz.
Dünya Genelinde Sezaryen Oranlarındaki Artış ve Türkiye’deki Durum
Uluslararası sağlık otoritelerinin yaptığı açıklamalarda, dünya genelinde sezaryen doğum oranlarının kayda değer şekilde yükselmeye devam ettiği görülmektedir. Özellikle Brezilya’da sezaryen oranı %55’leri aşarken, Amerika Birleşik Devletleri’nde bu oran yaklaşık olarak %31 seviyesine ulaşmıştır. Avrupa ülkelerinde ise sezaryen oranları ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte genel olarak yüksek seyretmektedir. Türkiye’de ise son yıllarda sezaryen oranlarında ciddi bir artış yaşanmış olup, 2000’li yılların başında yaklaşık %20 civarında olan oranlar, 2013 itibarıyla %50’nin üzerine çıkmıştır. Günümüzde, her 100 doğumdan 61’i sezaryen ile gerçekleşmektedir ve bu oran, dünya genelinin oldukça üzerinde. Bu gelişmeler, gereksiz sezaryen uygulamalarının önlenmesi ve normal doğumun teşvik edilmesi açısından önemli bir kamu sağlığı konusu haline gelmiştir.
Gereksiz Sezaryenleri Azaltmak ve Doğru Yöntemlerin Yaygınlaştırılması
Sağlık alanında uluslararası kabul görmüş Gereksiz Sezaryenleri Azaltmak için Klinik Olmayan Müdahaleler Öneri Kılavuzunda, DSÖ tarafından sezaryen oranlarının %10-15 civarında tutulmasının hedeflendiği belirtilmiştir. Bu oran, hem anne hem de bebek sağlığı açısından optimal seviyedir ve her ülkenin kendi özel koşulları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Sağlık Bakanlığı ise, sezaryeni gereksiz yere uygulamaktan kaçınmak, normal doğumu teşvik etmek ve bu sayede anne-bebek sağlığını korumak amacıyla ‘Normal Doğum Eylem Planı’ adını verdiği kapsamlı bir strateji geliştirmiştir. Bu plan kapsamında, sağlık personelinin eğitilmesi, toplum genelinde farkındalık artırıcı çalışmalar, doğum hizmetlerinin kalitesinin yükseltilmesi ve dijital teknolojilerle doğum süreçlerinin izlenmesi gibi temel hedefler belirlenmiştir. Ayrıca, ebelerin normal doğum süreçlerindeki rolünü güçlendirmeye ve anne dostu hastane standartlarını yaygınlaştırmaya büyük önem verilmektedir.
Sezaryen ve Normal Doğum Arasındaki Temel Farklar
“Sezaryen, hekimin kararıyla ve gereklilik halinde uygulanır” ilkesi doğrultusunda, normal doğumun doğal bir süreç olduğu ve sezaryenin yalnızca tıbbi zorunluluk durumunda başvurulan cerrahi bir müdahale olduğu vurgulanmaktadır. Bilimsel araştırmalar, normal doğumun anne ve bebek sağlığına olumlu etkilerini net şekilde ortaya koymaktadır. Normal doğum, fizyolojik bir süreç olup, sağlıklı gebelikler sonrası anne ve bebeklere pek çok avantaj sağlar. Bu avantajlar arasında:
- Doğum sırasında vücutta salgılanan hormonlar sayesinde, anne sütü hemen gelir ve bebek kolaylıkla emzirilmeye başlanabilir.
- Normal doğum sonrası günlük yaşam rutinine daha kısa sürede dönülebilir.
- Rahimde herhangi bir kesi veya hasar oluşmadığı için, gelecekteki doğumlar da normal yolla gerçekleştirilebilir.
- İlerleyen yaşamda karın ameliyatı riskleri azalır.
- Doğum sayısını sınırlandırmaz; birçok doğumun doğal yolla gerçekleşmesine imkan sağlar.
- Hastanede kalış süresi sezaryene göre daha kısadır.
- Bebeklerin akciğerlerindeki sıvının boşalmasına ve daha rahat nefes almalarına yardımcı olur.
- Solunum sıkıntısı riski sezaryene kıyasla daha düşüktür.
- Genel anestezinin yol açtığı komplikasyonlara maruz kalma ihtimalini azaltır.
Bu nedenlerle, normal doğum bilimsel olarak hem anne hem de bebek sağlığını destekleyen en uygun yöntem olarak kabul edilmektedir.