DOLAR 32,2912
EURO 34,7920
ALTIN 2.403,55
BIST 10.264,05
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 21°C
Açık
İstanbul
21°C
Açık
Sal 25°C
Çar 19°C
Per 18°C
Cum 16°C

Dinlediğiniz Müziğin Davranışlarınızı Nasıl Değiştirdiğini Biliyor muydunuz?

06.04.2021
A+
A-

Müzik dinlemek, bir yandan çok yönlü ve tek bir hissin, iyinin ve güzelin bulunamayacağı bir konuyken bir yandan da evrensel bir insan davranışı ve pek çok genel yargıya varmak mümkün. Hüzünlü bir şarkı eşliğinde uzaklara dalmak ya da eğlenceli bir şarkıda dans etmek, dünyanın her yerinde karşılaşıp empati kurabileceğimiz ortak davranışlar.

Müziğin davranışlarımızı nasıl etkilediğine dair bir cevap aramaya çalıştığımızda ise karşımıza birçok farklı mekanizma çıkıyor. Maryland Üniversitesi’nde doktora eğitimi gören Oğuz Gençay, doktora tezinde yer verdiği bu konu ile ilgili bir flood paylaşarak birkaç örnek ile genel durumu açıklamış. 

Sesleri ayırt edip anlam verme kaygısının kökeni eski çağlardaki atalarımıza dayanıyor:

konser

Eski çağlarda ‘sesler’ atalarımız için bir tür hayatta kalma rehberiydi. Gençay’ın verdiği örnek üzerinden ilerlemek gerekirse, ormanda yürürken duyulan sesin ‘av arayan bir aslan’ olup olmadığını anlamak, atalarımız için bir tür ölüm kalım meselesiydi ve bu da bir tür refleks olarak günümüze kadar taşındı. Günümüzde hala duyduğumuz bir siren sesinden ya da patlama sesinden bir nevi ürküp alarm durumuna geçmemiz de aslında geçmişten gelen bu refleksimizden kaynaklanıyor.

Söz konusu müzik olduğunda ise insanlar değişkenlik gösterebilmekle birlikte ortalama 6 – 7 yaşından itibaren müziği anlamlandırmaya, anlattığını hissetmeye ve bilinçaltında müziksel yapılar ile ilgili beklentiler oluşturmaya başlıyor. Bunlar da karşımıza müziğin bizi etkileme şekilleri olarak çıkıyor. Yani örneğin bir müzik hüzünlüyse, biz de hüzünlü hissediyoruz, tıpkı üzgün bir insan gördüğümüzde empati kurup üzülmemiz gibi, müzik ile de bir bakıma empati kuruyoruz. Gençay’ın ifadesine göre müziğin aktardığı duyguların bu noktada karşımızdaki bir insanın aktardığı duygulardan bir farkı bulunmuyor.

Peki insanlar mutsuz olmak istememelerine rağmen neden mutsuz şarkılar dinliyor?

müzik dinlemek

Canımız eğlenmek, dans etmek ya da biraz rahatlayıp uykuya dalmak olduğunda buna uygun müzikler bulup dinlediğimiz gibi, hüzünlü olduğumuzda da hüzünlü şarkılar dinliyoruz. Bu durum, müzik – duygu uyumu olarak anılıyor ve mutsuzken hüzünlü bir şarkı dinlemek bize daha iyi hissettiriyor. Çünkü yalnız olmadığımızı, anlaşıldığımızı hissediyoruz. Ancak mutluyken mutsuz şarkılar dinlediğimizde mutsuz olmamız da yine müzik – duygu uyumu kapsamında mümkün. 

Aynı zamanda her birimizin farkında olmasak da müzik ile ilgili oluşturduğumuz yapısal beklentiler var. Bu beklentiler, ‘kulağımızı rahatsız eden‘ bir şarkının neden öyle hissettirdiğini de açıklıyor. Çünkü şarkı, yapısal beklentilerimizi karşılamıyor. ‘Aykırı’ bir şarkı çaldığında aykırı hissetmemiz ya da pop şarkıların pek çoğunun temelde birbirine benzemesi de bu beklentilerin karşılanması durumu ile ilgili.

Müziğin durumla eşleşmesi:

müzik dinleyen çift

Sevgilinizle ‘bizim şarkımız’ dediğiniz o şarkıyı, üzerinden 10 yıl geçmiş ve o insan eski sevgiliniz olmuş olmasına rağmen dinlediğinizde ‘o anlara döndüğünüzü‘ hissedebilir, o anki hislerinizi yeniden deneyimleyebilirsiniz. Bunun sebebi ise Gençay’ın paylaştığına göre müziğin durumla eşleşmesi. Beyniniz o şarkıyı o anla eşleştiriyor ve aradan ne kadar zaman geçerse geçsin şarkı ve anı beyninizde birlikte yaşamaya devam ediyor.

Gençay, müziğin örgütsel davranış/psikoloji alanının en eski konularından bir tanesi olduğunu söylüyor. Savaşa gidilirken mehter marşı çalınmasından fabrikalarda çalışırken müzik çalmasına kadar pek çok durumun arkasında müziğin insan davranışları üzerindeki etkisi yatıyor. Dinlenen müzik mutlu ya da mutsuz edebildiği gibi, daha sakin ya da agresif bir ruh haline bürünmemize de sebep oluyor.

Oğuz Gençay’ın flood’unun tamamına göz atmak isterseniz buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.