DOLAR 32,4736
EURO 34,7873
ALTIN 2.440,57
BIST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 17°C
Sal 17°C

Dilek hemşirenin vefatı büyük üzüntü yarattı

01.06.2020
A+
A-

Uyruk Gazetesi’nden Mert İnan’ın haberine tarafından Kovid-19’a yakalanan ve dün gece yarısı hayatını kaybettiği açıklanan 30 yaşındaki hemşire Dilek Akçabelen’in dramı Türkiye’yi üzüntüye boğarken, Akçabelen’in trajedisi hemşirelerin salgın döneminde yaşadığı zorlukları da yeniden gündeme getirdi.

Bir üniversite hastanesinin yoğun bakım servisinde atama yapan 38 yaşındaki başka bir hemşire, salgın sürecinde hemşireliği ‘Yoğun Bakım Hemşireliği Dergisi’nde şöyle anlattı:

‘Savaştaymışız gibi’

“Çalıştığım yoğun bakıma birincil vaka geldiğinde iş hayatımın en karanlık anıydı diyebilirim. Burada neden hâlâ duruyorum? diye sordum kendime, içimden soruyu cevapladım, sorunun cevabı fazla basitti: ‘Sadece Devir’. En karanlık anda bile işime devam edip pes etmemem gerektiğini biliyordum. Az Daha bir ayda ‘virüs bir orman yangını’ gibi ülkemize yayıldı. Savaşta olduğumuzu düşünüyorum.”

‘Terimi silemedim’

“Hastanede birincil günlerde yoğun çalışmaya başladık. Koruyucu ekipman sıkıntımız vardı. İlerleyen günlerde bu sıkıntılar giderildi. Hastalar ile yakın temasta olmamız nedeniyle gözlük, maske, eldiven, tulum içeren bütün koruma giysilerini giymemiz gerekmekteydi. Alıştırma saatlerinde uzun vakit bu koruyucu ekipmanlar içerisindeyim. Ama bu ağır koruyucu ekipmanlar hastalara bakım verme ve tedavi yapma gibi hemşirelik uygulamaları yaparken ‘nefes almayı, duymayı, iletişim kurmayı zorlaştırıyor ve terlediğimde terimi silemediğim’ zamanlar oluyor. Ayrıca yoğun bakıma bu kıyafetler ile girdiğim süre ‘yeteri dek su içemiyor ve istediğim vakit tuvalete gidemediğim’ oluyor.”

‘Ölüm korkusu’

“Çok geçmeden çalıştığım yoğun bakımda arkadaşıma teşhis kondu. Hemşire arkadaşımız izole edildi. Kayıplar verdiğimiz tanıdığım egzersiz arkadaşlarım vardı. Bu kayıplar bende ‘ölüm korkusu’ yarattı. Kendimi ‘savunmasız’ hissettim. Öteki kurumlarda kronik hastalıkları olanlara müsade verilirken, benim hipertansiyonum ve diyabetim olmasına rağmen işteyim.”

‘koskocoman bir hayal kırıklığı’

38 yaşındaki hemşirenin dergideki sözleri şöyle devam ediyor: “Bu süreçte virüsü aileme bulaştırma korkusu ile belediyenin ödev ettiği otelde kalmaya başladım. Ablam ve halamla yaşıyorum, onları riske atamam. Eş ve çocuk sahibi olmanın şu süreçte iki kat stres demek olduğunu arkadaşlarımdan görüyorum. Çocuklarına sarılamayan, onları öpemeyen, göremeyen, bağrına basamayan anne ve babalar…”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.