DOLAR 32,2081
EURO 34,8604
ALTIN 2.444,95
BIST 10.218,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 15°C
Az Bulutlu
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pts 18°C
Sal 18°C
Çar 20°C
Per 20°C

Didem Uzel: “Sigortanız yahut bittiniz”

25.04.2020
A+
A-

Oğlu Aslan ve eşiyle birlikte Miami’de yaşamış eski manken ve oyuncu, tüm dünyayı etkisi altına bölge koronavirüs salgınında neler yaşadıklarını, aldıkları önlemleri, nasıl vakit geçirdiklerini Sabah Gazetesi’nden Merve Yurtyapan’a anlattı…

“Miami’de yaşıyoruz, New York dek korkunç durumda değiliz. Lakin natürel oysa hiç çıkmıyoruz, Aslan’ı da çıkarmıyoruz. Gittiğimiz tek yer park alanımız. Sadece parkta yürüyüş yapıp dönüyoruz. Aslan’la oyunlar oynuyoruz. Tüm günümüzü oğlumuzla geçiriyoruz, bize süre kalmıyor. Selim’le dönüşümlü bakıyoruz. Selim homeofice çalışıyor, 19.00’dan sabahleyin 03.00- 04.00’e değin. Hobilerimle ilgileniyorum. Gerçekte şu sıralar hayatımın büyük bir kısmı mutfak işleriyle ilgilenerek geçiyor. Hiç bu mutfak işi yapmamıştım. Akşam olduğunda TV bile açamıyoruz.

Amerika’da afiyet sistemi fiilen fazla fena. Durum pandemiden önce de böyleydi. Hatta şu an farklı bir sebepten bile olsa hastaneye düşmeyi düş bile edemiyorum. Ayrıca Aslan’dan, keza de kendimden nedeniyle tatsız bir deneyim yaşadığım için karşımıza çıkabilecekleri biliyoruz. Çocuklar için daha hassaslar lakin yetişkinler için yok. Aslan’ın ateşi çıktığında hastaneye gitmiştik fakat ateşi düşmesine karşın nedenini bilmeden saatlerce bekledik hastanede. İki sene önce doktora gittim. Apandisitim patlıyormuş. Çocuğumu arkadaşıma bırakıp hastaneye koştum. Acilde beni saatlerce beklettiler. Öğle saatinde bir çorba içmişim. Saat 20.00 olmuş hala beni bekletiyorlar, hiçbir şey yapmıyorlar. Altı saat ivedi koltuğunda durdum, sonra ayaklanma çıkardım. Gece yarısı ‘Film çekeceğiz, bakacağız’ dediler. 24.00’te apandisit olduğunu söylediler. Açlıktan bayılmak üzereyim, ‘Sabahleyin sizi ameliyata alacağız’ dediler. Beni bir tuvaletin önünde, buz gibi sedyenin üstünde, üstüme beş battaniye örtüp, serumla sabah 8.00’e dek yatırdılar. Tuvalette ‘Üzerinize ameliyat önlüğünü giyin’ dediler. Önlüğü giyip sedyeye geri döndüm. Sonradan beni ameliyata aldılar. Ameliyat bitince dinlenme bölümünden daha sonra sizi odaya almaları gerekiyor normalde fakat almadılar. Ağır hastalarla birlikte yatırdılar beni. ‘Buradan beni alın’ diye ayaklanma ettim. Böyle bir olayı Türkiye’de asla yaşamazsın; özelde de, devlet hastanesinde de. Bunun gibi yaşadığım başka şeyler de var. Burada eğer sigortanız yahut bittiniz demektir. Benim ameliyatımın faturası 45 bin dolardı, sigortamız karşıladı. Tamamen sigorta üstüne dönen bir sistem var burada. Sigortası olmayanların Allah yardımcısı olsun.

İşlek bir yerde, apartman dairesinde oturmadığımız için dışarı çıkma ihtiyacı hissetmiyoruz. Arabayla bir yere gidebiliyoruz. Haftada ya da 15 günde bir stoklarımız bitince alışveriş yapıyoruz. Bir avantajımız da şu; geniş bir alana yayılmış bir sitede oturuyoruz. Gölün çevresindeyiz. Her gün Aslan’ı yürüyüşe çıkartıyoruz. Kimseyi de görmüyoruz. Dıştan geldiğimizde kendimizi steril etme rutinimiz var tabii. Dıştan gelen elini hiçbir şeye dokunmuyor. Maskemizi de dikkatli çıkarıyoruz, yüzümüzü ellemiyoruz.

Aslan bizimle fazla güzel zaman geçiriyor. Oyun oynuyoruz, TV izliyoruz. Sıkılmasın diye oyunlar üretiyoruz. Ona bir sürü bölge yaratıyoruz. Mutfakta yemek yemek yapmayı seviyor. ‘Ben markete ne vakit gidip oyuncak alacağım?’ diyor. Ona ‘Dışarıda bir rahatsızlık var, o hastalık geçince çıkacağız’ diyoruz. Kendisi okula gitmek istemediğini söylüyor, ‘Sizinle daha çok eğleniyorum’ diyor. Yani hayatından çok memnun. Bizim en büyük problemimiz kesintisiz oyun oynamak istiyor. Üçümüzden başka kimse yok. Ara Sıra sosyal medyada aktiviteleri gösteriyorum. Sadece 1 saat TV izliyor. Bakımı zor fazla, ilgi istiyor. Bir sene daha çocuklar bizimle birlikte, okula gitmeyecekler. Anaokulunda okuyanların zaten okula çok gitme ihtiyacı değil. Anaokullarının aşı bulununcaya kadar açılmayacağı söyleniyor.

Toza karşı rahatsızlığım var. Fazla titizim. Pandemi sürecinde titizlik hastası gibi olduk. Aralıksız temizlik yapıp ellerimizi yıkıyoruz. Alışverişe maskeyle gidiyorsunuz, onun da zevki değil bundan böyle. Dezenfekte ediyorsunuz aldıklarınızı, bu şart da çok rahatsız edici. Market alışverişi yaptıysam günün büyük kısmını buna ayırıyorum.

Türkiye’ye dönmeyi düşünmedik çünkü eşim Selim’in işi Amerika’da. Dolayısıyla Türkiye’de yapabileceği bir şey demin yok. Salgında çocukla Türkiye’ye gelmeyi düşünmüyoruz. Babası fazla korkuyor. Uçağa küçük bir çocuğu bindirmenin içten olmadığını düşünüyor. Muhtemelen aşı bulunup salgından ayrıntılarıyla kurtulana değin Türkiye’ye gelmemiz kuvvet.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.