Ceylan Ertem’in 1999 ve 2019 Deprem Anıları ve Anlatımları

1999 Sakarya Depremi ve Sonrası Yaşananlar

Sanatçı ve aktivist Ceylan Ertem, 1999 yılında Sakarya’da meydana gelen büyük depremin ardından yaşadıklarını içtenlikle paylaştı. O dönemde yaşanan zorluklar ve toplumun tepkileri hakkında detaylar verdi.

Deprem Gecesi ve Toplumun Tepkisi

Ertem, depremin hemen ardından yaşananları şöyle anlattı: “Deprem sırasında geceyi sakince geçirmek ve güvende olmak için çaba gösterdik. Ancak, şiddetli sarsıntıların ardından halk arasında büyük bir panik ve korku hakimdi. Sakarya’da birçok insan evlerini terketti, güvenli yerlere kaçtı.”

Toplumun Yargılaması ve Linç Girişimleri

Ertem, yaşananlara dair toplumun tepkisinin çok sert olduğunu belirtti. “Geceliklerle, şortlarla kaçan insanların yüzüne tükürüldü ve onlara ‘Deprem sizin yüzünüzden oldu’ diyerek hakaretler yağdırıldı. İnsanlar, doğa olayını bile suçlamaya çalıştı.”

Babası ve Aile Anıları

Depremin ardından ailesinin yaşadıklarına da değinen Ertem, şunları aktardı: “Babam, bir hafta sonra hasarlı binaya girerek, evimizi korumak adına gerekli önlemleri aldı. Bu süreçte, bize zarar gelmemesi için her şeyi yaptı. Ama en önemlisi, onun bizim moralimizi yüksek tutmak ve umut aşılamak için yanımızda olduğunu gösterdi.”

Gitar ve Kişisel Anılar

Ertem, yaşadığı o zor zamanlarda müziğin ve sanatın kendisi için ne kadar değerli olduğunu şöyle dile getirdi: “Evden çıkarken gitarımı da almıştım. Bu, benim için büyük bir anlam taşıyordu çünkü, en karanlık anlarda bile müzik bana güç verdi. Zor zamanlarda, gitarımla şarkı söylemek, içimdeki umudu ve direnci korumama yardımcı oldu.”

Depremin Psikolojik Etkileri ve Kişisel Mücadele

13 yaşından itibaren agorafobi ve panik atak hastası olduğunu belirten Ertem, bu olaylar sırasında psikolojik olarak büyük sınavlar verdi. “Bu süreçte, kamyonun arkasına serilen birkaç örtüyle gizlenerek, sesimi dışarı vermeden şarkılar söyleyebildim. Bu, benim için bir kurtuluş ve güçlü kalma yöntemi oldu.”

Sonuç ve Düşünceler

Ertem, yaşadığı bu zorlu olayların onun hayatında derin izler bıraktığını ve müziğin bu travmaları aşmada önemli bir araç olduğunu vurguladı. “Depremler sadece yapısal değil, ruhsal yaralar da bırakıyor. Ama bizler, sevgi ve sanat aracılığıyla bu yaraları sarabiliriz.”