DOLAR 32,5004
EURO 34,6901
ALTIN 2.496,45
BIST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 24°C
Çar 22°C

Cem Karaca’nın oğlundan konuşulacak direktifler

04.05.2020
A+
A-

Posta Gazetesi’nden Ateş Gürsoy Cimin’in röportajı…

Nasılsınız? Yeni dünya düzenine adapte olabildiniz mi?

Adapte oldum sayılır. Zaten evcil bir insanım ama bu bir yükümlülük olunca zorunlu olabiliyor. Evde kalmanın zorluklarından bahsetmek, sıhhat çalışanlarına ve amaçlamak zorunda olanlara aleyhinde utanç verici olur.

Hakkınızda artı data değil, sizi daha yakından tanımak isteriz.

44 yaşındayım. İstanbul doğumluyum. Müziğe lise yıllarında başladım. Gitar çalmayı kendi kendime öğrendim. Üniversitede hatalı bir tercihle uluslararası ilişkiler bölümünü burslu kazandım. Okuldaki üçüncü senenin sonunda adamakıllı müziğe döndüm. O günden beri şarkı söylemeye devam ediyorum.

Müziğe olan tutkunuz babanızdan mı geliyor?

Evimizde müzik hiç susmazdı. Annem ve teyzem şarkıcı, babaannem ve dedem tiyatrocuydu. Bu heves babamdan gelmiyor çünkü babam yüzünden müzikten uzaktan duruyordum. Babam, söylediği şarkılar yüzünden ‘Vatan haini’ diye lanse ediliyordu. Kabus dolu bir çocukluk yaşadım. Çocuk aklımla yaşadığımız tüm olumsuzlukların sebebini babamın söylediği şarkılar sanıyordum.

Sizin gibi efsane isimlerin çocukları her şeyi çok iyi yapsa bile babalarının gölgesinde kalıyor çoğu vakit. Sizin de bunu yaşadığınız oldu mu?

Haklısınız. O çocukların yolları çok uzun, işleri çok güç olabiliyor. Bunun belki de en canlı örneği benim. Cem Karaca gibi sesin ardından, zamanında çalıştığı müzik yoldaşlarıyla beraber çalışıyor edinmek, kariyer için alınabilecek en büyük tehlike. Yol uzun fakat kendimce değerinde. ‘Gölgede kalmak’ tabiri çok hoş olmasa da ne yaparsak yapalım benzer mesleği seçtiğimiz için üstünlük ve dezavantajlar karşımıza çıkacaktır.

Abuk sabuk sebeplerden magazin malzemesi olduk

Cem Karaca gibi efsane bir ismin oğlusunuz, çok dinç bir grubun solistisiniz lakin hiç ortalarda görünmüyorsunuz.

Hayatımı insanların gözü önünde yaşamayı sevmiyorum. Babam vefat ettikten sonradan abuk ivedi sebeplerden magazin malzemesi olduk fakat geçti. Türkiye’de popülerlik fazla ciddiye alınıyor. Ne kadar popülerseniz işinizde o kadar başarılı olduğunuz sanılıyor. Bu büyük bir yanlış. Ne meslek yaptığınızın, hangi eğitimi aldığınızın önemi değil. Yalnızca meşhur olun, sosyal medyada ya da televizyonda görünün yeter. Ben de kıyısından köşesinden kendimi kaybetmeden, olduğumdan ayrı görünmeden popülerliği yaşamaya çalışıyorum.

Tarzınız da görünüşünüz de Cem Karaca’ya pek benzemiyor.

Evet, öyle benzemeyiz. O dönemin sanatçıları farklıydı. Kendine has tarzları vardı. Babam, sahnede de jurnal yaşamında da bambaşka biriydi. Olur Ya de bu farklılık, babaannem ve dedemin tiyatro sanatçısı olmasından kaynaklanıyordu.

Dinç sesiniz baba mirası olmalı. Babanızın sesiyle kendi sesinizi kıyaslıyor musunuz?

Babam diye demiyorum lakin Cem Karaca, dünyadaki en özel ve güçlü seslerdendi. Sesinde ayrı bir büyü vardı. Benim sesim de enerjik lakin tınısı babamınkinden fazla bambaşka. Zaten Cem Karaca almak gibi bir niyetim yok. Müzik piyasası taklitleriyle batmış. O yüzden Cem Karaca şarkıları söylüyor olsam bile kendi yorumumla söyledim. Sesini eğip büken herkesi Cem Karaca’ya benzetmekten vazgeçin.

Evimizi bombalamaya kalktılar, beni kaçırmaya çalıştılar

Babanıza hasret geçen sürgün günleri size ne öğretti?

Keza babam ayrıca de bizim için fazla zordu. Babam Almanya’daydı ve biz onun geride bıraktığı tüm sorunlarla 80 darbesi Türkiye’sinde yapayalnız kalmıştık. Her akşam sözde dostlarla dolup taşan evde annem ufacık çocuğuyla bir başınaydı artık. Sürgündeki fişlenmiş bir adamın eşi olan annem, egzersiz yasağı olduğundan bana süt bile alamıyordu. Çocuk halimle her cuma, annemle karakola gidip ifade veriyordum. Tehditler, hakaretler… Neler gördük neler…

Ne şiddet bir çocukluk geçirmişsiniz. Sizi dinlerken yaklaşık olarak yoruldum.

Babam politik bir kimlikti ve durduğu tarafın her zaman ön saflarındaydı. Bu da bizi amaç haline getiriyordu. Ailece vefat tehditleri alıyorduk. Evi bombalamaya, beni kaçırmaya çalıştılar… İlkokul öğretmenim bile beni korumaya çalışırdı. Sokakta çocukların zorbalıkları da ayrı bir olaydı. Onlar için ben ‘vatan haininin oğlu’ydum. Çocukların bile kötü olabileceğini o zaman anlamıştım.

Babanız yurda döndükten daha sonra o açlık bir nebze olsun dindi mi, duygularınızı hislerinizi ona bütün olarak açabildiniz mi?

Vatandaşlıktan çıkarılan bir adamın çocuğu almak korkunçtu. “Babam bu şarkıları söylemeseydi böyle bir hayat yaşamazdık. Ben de yetim büyümezdim” diye fazla düşündüm lakin daha sonra anladım ancak, o şarkıları söylemeseydi asla Cem Karaca olamayacaktı. Sonra “Bu da bizim kaderimiz” deyip yaşananları kabullenmeye çalıştım.

Cem Karaca, Turgut Özal’dan af aldı diye de fazla eleştirilmişti. Buna ne diyeceksiniz?

Umutların tükendiği zamanda bir fırsat çıktı ve o da ne pahasına olursa olsun sınamak istedi. Döndüğünde burada ne yaşayacağını bilmiyordu. Uçaktan iner inmez tutuklanabilirdi ama buna karşın uçağa bindi ve geldi. Özal’la görüştü diye, vatanına döndü diye dönek damgası yedi. Hâlâ Özal’ın elini öpüp ona yalvardığını yazıyorlar. Bir De ellerinde kanıt yok. Bugün o lafları edenlerin nasıl da fırıldak gibi döndüklerini gördükçe gülüyorum. İçimden okkalı bir küfür sallayıp babamın bir şarkısını açıyorum ve yoluma devam ediyorum. Ohh be!

Babanız bugün hayatta olsa sizinle gurur duyardı.

Beni görüyor, biliyorum. Ola Ki kızıyor şayet gurur duyuyordur, bilemiyorum ama hayatta olsaydı eminim bu şarkıları beraber söylerdik. Yani ben azıcık geride dururdum, o da beni öne atmaya çalışırdı olasılıkla. (Gülüyor)

Moğollar Türkiye tarihinin en kayda değer gruplarından

Moğollar 50 yılı aşan süredir ayakta duruyor. Bir dönem Cem Karaca ve Moğollar güçlü bir birliktelik oluşturmuştu. Babanızın uygun acilen siz varsınız. Ne hoş!

Babam ve Moğollar, 70’lerin başında çalışmaya başladı ve fazla kayda değer işlere imza attı. Babamın çok eskiden üyesi olduğu, beraber müzik yaptığı, hayatı paylaştığı bu grubun bir parçası elde etmek ayrıca baskı hem de övünç verici. Moğollar müzik tarihimizin en kayda değer gruplarından biri ve Cem Karaca gibi bir solistin arkasından grubun solisti almak büyük sorumluluk gerektiriyor. Omuzlarındaki yükün farkındayım ve adımlarımı ona kadar atıyorum.

Moğollar serüvenini diğer taraftan sizden dinleyelim.

Moğollar, bu ülkede müzik adına fazla önemli işlere imza attı ve bir müzik türünü ülkeye kazandırdı. Ayakları bu topraklara basan ve bu topraklardan beslenmeye sürekli bir grup. Hâlâ aynı heyecanla, üretmeye ve çalmaya devam ediyorlar. Bu grubun bir parçası olduğum için fazla gururluyum. 10 yılı aşkın zamandır büyük kasaba şehir halkı, ülke ülke gezip müzik yapmaya devam ediyoruz. Umarım bu daha fazla uzun yıllar sürer.

Talihsiz bir baba-oğul ilişkimiz oldu

Babanızı çok özlüyor musunuz?

O, dünyadan göç ettiğinde 59 yaşındaydı, ben şu anda 44 yaşındayım. Bunu düşününce bile çok erken yaşta kaybettiğimizi anlıyorum ve kederleniyorum. Babamla olan anılarım defalarca ‘keşke’ler üstüne kurulu. Onunla talihsiz bir baba-oğul ilişkimiz oldu. Sürgün zamanı bizi çok yıprattı ve sonrası da defalarca toparlamaya çalışmakla geçti. Onu fazla özlediğimde bir şarkısını dinliyorum. Baba-oğul olarak kaybettiğimiz fazla şey var lakin Cem Karaca bu ülkeye fazla şey kazandırdı. Bununla avunuyorum.

Geçmişe döndüğünüzde aklınıza gelen en keder verici hatıra nedir?

Evde Cem Karaca’yla ilgili herhangi bir şey bulundurmak suçtu. Babaannem Toto Karaca’yla beraber gizli gizli babamın plağını dinlerdik. Her nasılsa babaannem ‘Safinaz’ albümünü saklamıştı. Ben de o dönemler Barış Manço dinliyordum. Zaten Uzlaşma Abi’yi, çocuk olup sevmeyen azdır. Şu Anda o yasaklı şarkıları binlerce insanla hep bir ağızdan söylemek paha biçilemez bir duygu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.