Bozcaada’nın Doğasıyla Buluşan Ünlü Komedyen: Ata Demirer’in Ada Aşkı ve Anıları
Bozcaada’nın doğal güzellikleriyle buluşan ünlü komedyen Ata Demirer’in ada aşkı, anıları ve kahkahaya doygun yolculuğu.
Çanakkale’nin Bozcaada ilçesinde yaşayan ünlü komedyen Ata Demirer, doğayla iç içe bir yaşam özlemini aktarıyor: “Beni buraya ilk getiren şey insanlar değil. Ben buraya doğa için geldim.” Ada, dar sokakları, farklı mimarideki eski Rum evleri ve lezzetli deniz ürünleriyle dikkat çekiyor. Türkiye’nin en iyi korunmuş tarihi kalelerinden birine sahip olan Bozcaada, temiz denizi ve koylarıyla son yıllarda adeta bir cazibe merkezi haline geldi. Demirer, bu güzellikleri paylaşırken doğanın kendini koruduğunu da vurguluyor: “O doğa kendini korumaya devam ediyor ve buranın doğallığı korunabildiğini düşünüyorum. İmar yok, koylar ihaleli açılmadı; koylar duruyor.”
Demirer, ada ile olan bağını güçlendiren bir keşifle daha karşılaşıyor: Bozcaada’ya adeta âşık olan bir kişi olarak tanınıyor. “Adamanya varmış bende. Ada sevdalısı” diyen Demirer, ada ile tanıştıktan sonra kendi içsel huzurunu bulduğunu ifade ediyor: “Adada daha çok rahat eden, ana karadan kopuk olduğunda daha rahat eden karakterlerden biriyim.”
Demirer’in Bozcaada’yla tanışması 17 yaşında gerçekleşti. O anlar, doğanın büyüsüne kapılıp adaya karşı duyduğu hayranlığı pekiştirmiş. İlk deniz tüplü dalışını da bu ziyaret sırasında yaşadı; o anları anlattığında, nemli macerayı ve heyecanı yeniden hissediyorsunuz. Burnundaki kanama, basınçla başa çıkma denemeleri ve o dönemin heyecanı; hepsi o genç yaşta yaşanmış bir tutkunun izleri olarak kalıyor.
Demirer, Bozcaada’dan ev almasıyla ilgili öyküyü de paylaşıyor: “İlk kazandığım parayla burayı aldım ben. O zaman ben büyük aşık olduğum Bozcaada’ya yatırım yaptım.” Ada ve onun doğası için duyduğu sevgi, yani bu yerin florası ve faunası, Demirer’in yaşam planında merkezi bir rol oynuyor. Kendince bir imar yok mottosuyla hareket eden ünlü oyuncu, koyların hâlen korunuyor olmasından memnun olduğunu belirtiyor: “Koylar duruyor.”
Bozcaada’nın doğasını koruma konusunda duyduğu memnuniyeti yinelediği bir görüş, adadaki hayatını da şekillendiriyor. “Beni buraya ilk getiren şey insanlar değil. Ben buraya doğa için geldim. Buradaki doğa kendini korumaya devam ediyor ve doğallık korunabiliyor,” diyor Demirer. Adada yaşadığı evin beğenisinin arkasında uzun uğraşlar ve sabır yatıyor. Çamların içinde otururken, 20 yaşında dikildiğini söyleyerek bu mekânda 21 yıl büyümeyi beklediğini anlatıyor. Şu an etrafında yeşeren çam ağaçlarıyla birlikte hayatı daha güzel bulduğu duygusunu paylaşıyor: “Yaşamak şakaya gelmez.”
Demirer, ada sevgisini sadece kendi yaşamı için değil, gelecek nesillere de aktarmak istediğini vurguluyor. Doğayı güzelliklerle besleyen bu yerde yaşamayı sürdürmek, onun için bir sorumluluk ve keyif kaynağı olarak kalıyor. Çam kokuları eşliğinde ilerleyen günlük yaşamında, kuş sesleri ve temiz hava eşlik ediyor; bu, onun için dünyanın daha güzel görünmesini sağlayan unsurlar arasında yer alıyor.