Birbirinden farklı özellikleriyle dünyanın en ilginç yerleri

Dünya üzerinde birçok topluluk ve bu toplulukların kendine has özellikleri bulunuyor. Örneğin, herkesin ikiz olduğu köyü ya da asırlık insanların adasını biliyor musunuz? Peki devekuşu ayaklı insanların varlığından haberdar mısınız? İşte birbirinden farklı özellikleriyle dünyanın en ilginç dokuz yeri…

Fotoğraflar: The New York Times, nytimes, Alamy

Minik insanların krallığı
Kunming yakınlarında bulunan Chen Mingjing imzalı bu özel tema parkında sıra dışı bir dünya yaratılmış durumda. Mingjing cücelik hastalığı olan insanların ülkenin dört bir yanından buraya taşınmasını istemiş.

Bugünse burada yaşları 19 ile 48 arasında değişen yaklaşık 125 insan yaşıyor. Bu insanlar cüce cin, melek, elf, prenses ve şövalye kıyafetlerinden oluşan eğlenceli kostümler giyiyorlar ve evleri ağaç, mantar gibi farklı şekillerden oluşuyor.

Pek çoğu yurtlarda kalıyor ve onlara özel inşa edilmiş banyoları, eşyaları bulunuyor. Hem de burada herkesin bir işi var.

Turistlere özel gösteriler yapıyor ve turlar düzenliyorlar. Pazarl günlerini ise ev işlerine ayırıyor ve poker, voleybol oynayıp, ücretsiz İngilizce dersleri alıyorlar. Ayrıca burada bir okul, bir hastane, süpermarketler, kafeler ve bir çiçekçi de bulunuyor.

En mutlu kabile
Pirahã Kabilesi’nin yerleşim yeri Brezilya’daki Porto Velho şehrine 400 km uzaklıkta. Yani oraya gitmek isterseniz dört günlük bir tekne seyahati yapmanız gerekiyor.

Piraha kabilesi zaman içerisinde çok büyük zorluklara göğüs germiş, ama kendi kültürlerinden asla kopmamış bir kabile. Pirahalar modern dünyanın getirdiği kolaylıklara gerek duymayarak, elindekiyle yetinmeyi bir yaşayış haline getirmiş.

Piraha insanları yalnızca zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak kadar çalışıyorlar, avladıkları hayvanlar dışında hiçbir hayvana zarar vermiyorlar.

Topladıkları yiyecekler eşit olarak paylaştırılıyor ve geri kalan zamanlarında eğlenmek ve sohbet etmek istiyorlar. Dünyanın en mutlu kabilesi olma özelliğini taşıyan kabilenin birçok ilginç yönü bulunuyor.

Asırlık insanların adası
İkarya Adası’nı farklı kılan özellik oldukça ilginç… Çünkü burada her üç kişiden biri 90 yaşına kadar yaşıyor.

Hatta adada popülasyonun çoğunluğu 100 yaşına kadar yaşamış. Sekiz adet şifalı kaynağı ve düşük turist sayısıyla Ege Denizi’ndeki bu doğal ada fark yaratıyor.

Fakat, burada kimse yalnız değil. Yaklaşık olarak 10 bin iyimser insan burada yaşıyor. Burada çok az sayıda insan Alzheimer hastalığı ya da yaşa bağlı sorunlardan haberdar.

İkarya’da kimsenin acelesi yok. İnsanlar çalışabildikleri kadar çalışıyorlar, dağlara tırmanıyor, kendi yetiştirdikleri meyveleri yiyorlar. Akşamlarıysa komşularıyla oturup bir bardak şarap içiyorlar. Burada yaşayanlardan 101. yaşını kutlayan bir kadınsa sırrı sorulunca “Burada ölmeyi unutuyoruz!” demiş.

İkizlerin ve üçüzlerin toprağı
Brezilya’daki Cândido Godói ikiz ya da üçüz doğum oranının yüksekliğiyle meşhur. Burada 80 aile tam 44 çift ikiz ve üçüz kardeş yetiştiriyor.

Çoğu aile buraya Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’dan taşınmış. 90’lı yılların başında ise bu garip olay gazetecilerin dikkatini çekmiş ve yetkililer basının ilgisini o kadar sevmiş ki, buraya ‘İkizlerin Toprağı’ adını vermiş, birkaç sergi açıp, bir de ‘Doğurganlık Heykeli’ dikmişler.

Bilim insanları ise bu durumu açıklamak amaçlı birkaç fikri olmuş. Bunların arasında suyun özel oluşu, yaşadıkları bölgenin izole oluşu ve Nazi doktoru Josef Mengele’nin genetik deneyleri bulunmakta.

Yerlilere göreyse Mengele kasabada dolaşıp veteriner rolü yapmış ve aynı dönemde ilk ikiz doğumları yaşanmış. Köyde yaşanan en ilginç noktalardan biriyse öğretmenlerin derste ikiz ve üçüz öğrencileri ayırırken sıkıntı çekmeleri…

Amişler
Amişler, Amerika’da yaşayan bir Hristiyan mezhebi. Hikâyeleri 1600’ünlerin sonlarına kadar dayanıyor. Amişler, uzay çağında 17. yüzyılın alışkanlıklarıyla yaşıyor ve teknolojiyi tamamen reddediyorlar.

Hava karardığında mum ışığında oturuyorlar, kılık kıyafetlerini son modaya göre değiştirmiyorlar. At arabalarıyla ulaşım sağlıyorlar, devlete vergi vermiyorlar, sosyal güvenlikle ilgilenmiyor ve askerlik yapmıyorlar.

Kendi aralarında Almanca’nın bir lehçesini kullanan Amişler, 8 yıl İngilizce öğretilen okullarda okumalarına rağmen aksanlarında belirgin bir fark oluyor.

İlginç yaşam tarzları sebebiyle yaşadıkları yerler turist akımına uğruyor ve Amişler bundan rahatsız olduklarını söylüyorlar.

Sanat kolonisi
1900’de iki arkadaş (heykeltraş Frank Stephens ve mimar Will Price) Delaware’de biraz toprak kiralayıp bir sanat kasabası kurmuşlar. Burası insanların dertsiz tasasız bir kırsal hayat yaşayıp, bağımsız işçilik yapıp, toprak için sadece bir vergi ödeyecekleri yer olacakmış.

Özgürlüğüne düşkün sanatçılar, müzisyenler ve yazarlar bu konsepti beğenmişler ve insanlar sanatlarını satarak bir sanat kolonisi geliştirmiş.

Bugün Arden’de yaşayanlar kendilerini Georgizm’in takipçileri sayıyor ve herkes kendi yarattığı şeyleri satarken doğanın yarattıkları herkese bir hediye oluyormuş.

Bu kasaba insanlar için çok mutlu bir mekan haline gelmiş ve turistler pazarları ve festivalleri sürekli ziyaret edip, kasabalılar tarafından yapılmış orijinal ürünleri alıyor ve Orta Çağ İngiliz stilindeki evlerin mimarisine hayran kalıyorlarmış.

Yaşlılar için cennet
Bu rahat kırsal kasabada evler, süpermarketler, kafeler ve bir de süs havuzu bulunuyor . Fakat yaşayanlar sadece Humane Hastanesi’nden gelen “Bunaklık” hastaları ve uzmanlar 2030 yılına kadar bu hastalığın yaklaşık 65 milyon kişiyi etkileyeceğini söylüyor.

Hogewy’de yaşayanlar ne hastalıklarından ne de yalnızlıktan sıkıntı çekiyorlar. Her apartman koğuşu beş ya da altı kişiye ait ve bu insanlar satıcı, kuaför ve diğer kılıklara girmiş çalışanlar tarafından bakılıyorlar.

Her şey insanların kasabayı terk etmek zorunda kalmayacağı şekilde tasarlanmış. Beyaz önlükler içinde doktorlar yok ve amaç “yaşlıların normal bir hayat yaşaması.” Yürümek ve alışveriş yapmak dışında kasaba sakinleri bisiklet sürebilir, müzik, resim, bahçe işleri ve aşçılık gibi hobilerle uğraşabilirler.

Ayrıca mesleki terapilere de dahil olabilirler: çamaşıra ya da yemeğe yardım etmek, birisine bakmak gibi. Kaldıkları koğuşlar hastaların hafızalarını yitirmeye başladıkları döneme göre tasarlanmış- yetmişler, seksenler ya da doksanlar stilinde.

Ağaç ev cenneti
Kosta Rika’daki ağaç ev topluluğunun hikâyesi çok ilginç. Bir gün yeni evlenmiş Matthew ve Erica Hogan kesilme riski olan 600 dönümlük bir ormanı satın almışlar. Daha sonra ağaç evler inşa etmeye başlayan çifte zamanla aynı kafadan insanlar katılmış.

On yıl sonra ise burası Pasifik Okyanusu’nun kıyısında çevre dostu bir kasabaya dönüşmüş. İnsanlar burada güneş pilleri kullanıyor, yağmur suyu biriktiriyor, meyve-sebze yetiştiriyor ve atıkları için biyoproses denilen bir yöntem kullanıyorlar.

Yaşayan herkese kaynaklar ve rotalar konusunda da rehberlik ediliyor. Ayrıca ağaçlardaki insanlar yerel bir kuş türü olan Faunalar’ın dikkatini çekiyormuş. “İnsanlar ne kadar çok ses yaparsa o kadar çok kuş ve hayvan buraya toplanıyor.” diye açıklamışlar bu durumu da.

Devekuşu ayaklı insanlar
Bu kabilenin insanlarında genetik bir bozukluk olan Ekrodaktili bulunuyor. Orta üç ayak parmağının eksikliği sonucu bu insanlara “Devekuşu Ayaklı” kabile adı verilmiş durumda.

Çok az kişinin bildiği 10 cennet gibi ada
İşte sıra dışı güzellikleriyle insanı büyüleyen, çok az kişinin bildiği muhteşem adalar… Detaylar için videoya tıklayınız…