DOLAR 32,3697
EURO 34,9552
ALTIN 2.325,66
BIST 9.080,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

Bilime Göre Aşık Olup Olmadığınızı Nasıl Anlarsınız?

14.02.2021
A+
A-

Aşk, tek bir tanım ya da belli başlı kurallar ile ifade edilebilen, sınırları olan bir şey değil. Pek çok insan aşık olduğunu söylerken aslında hiçbiri tam olarak aynı şeyi hissetmiyor olabilir ve bunu belirlemenin de çok fazla yolu yok.

Pek çok davranışbilimciye ve psikoloğa göre de aşkın ne olduğunu ya da aşık olup olmadığımızı anlamanın tek ve basit bir yolu bulunmuyor. Ancak hepsi, bu sorulara cevap verebilmek için aynı yere işaret ediyor; beyin.

Üç tür ‘aşk’ bir araya gelerek bildiğimiz anlamıyla ‘romantik aşkı’ oluşturuyor:

aşıkken beyin nasıl gözüküyor?

Missouri Üniversitesi’nde davranışsal sinirbilimci olan Dr. Sandra Langeslag’a göre bilim insanları aşkın pek çok türünün olduğu konusunda hemfikir ve neler olup bittiğini anlamak için öncelikli olarak hepsi beyne bakıyor. Çevresel etkilerin ve koşulların rol oynayıp durumu değiştirme gücünün olduğu kabul edilse de iş her zaman beyinde bitiyor.

Bilim insanları aşkı genellikle biyolojik antropolog Dr.Helen Fisher’ın ortaya koyduğu çerçeve üzerinden inceliyor. Buna göre gerçek romantik aşkı, üç farklı ‘aşk’ türü bir araya gelerek oluşturuyor. Üçünün de aynı anda hissedildiği durumlarda, kişi aşık olmuş oluyor.

Şehvet, mutluluk ve bağlanma:

Bilim insanlarına göre aşkı oluşturan yapı taşlarından ilki karşımızdaki insana karşı hissettiğimiz cinsel çekim. Doğrudan östrojen ve testesteron hormonlarımız ile ilişkilendirilen şehvet, karşımızdaki kişiyi çekici bulmamıza sebep oluyor. İkinci aşamada ise vücudumuza dopamin ve noradrenalin salgılatan bir ‘mutluluk‘ durumu gerçekleşiyor.

Bu ‘iyi hissettiren kimyasalların’ salgılanmasıyla kendimizi daha iyi hissetsek de bilim insanları bu notkada bir yandan da serotonin miktarında azalmalar yaşandığını belirtiyor. Düşük serotonin ise güvensiz ve karamsar hissetmemize sebep olabiliyor.

Üçüncü aşamada ise ‘bağlanma’ duygusu geliyor. Bilim insanların göre bu nokta, kendimizi güvende ve rahatlamış hissettiğimiz kısım ve gerçek aşk için diğer iki yoğun hisle birlikte olmazsa olmazlar arasında yer alıyor.

Peki aşık olduğumuzu nasıl anlıyoruz? 

aşk beyni nasıl etkiliyor?

Aslında şimdiye kadar anlattıklarımızın her birini okurken, sizde her üçüne dair de hisler uyandıran biri varsa, bu o insana aşık olduğunuz anlamına geliyor olabilir. Yanında güvende hissettiğiniz, sizi mutlu eden ve hayat enerjinizi yükselten, cinsel olarak da arzuladığınız biri varsa, bilime göre aşık olmuş oluyorsunuz.

Ancak bu noktada yeniden değinmek gerekir ki, her ne kadar bu üçü bir arada formül nörolojik olarak aşkın incelenmesine dayansa da, bilim insanları farklı aşk türlerinin olduğunu ve bunu tek bir tanımla sınırlamanın mümkün olmayacağını açıklıyor. Yani ne olursa olsun, aşkınızı tanımlarken gerçekten güvenebileceğiniz tek kaynak yine sizsiniz.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.