Avrupa’da bir rüya kasabası: Hallstatt

5 sene önce Viyana’dan Venedik’e yaptığımız bir araba yolculuğu sırasında ilk defa Hallstatt’a ayak basmıştık. Alplerin muhteşem manzaranın sarhoşluğu ile saat hesabını doğru yapamamış, güzelim Hallstatt’a gece varıp, hiç bir şey görememiştik. O zamanlar daha Biz Evde Yokuz’u kurmamıştık, hatta Bilgehan ve benim çift olarak da ilk yolculuğumuzdu. Muhteşem bir gezi olmuştu ama Hallstatt içimizde bir ukde olarak kalmıştı.

Sen Alpleri aş, dünyanın en çok fotoğrafı çekilen ilk 5 yerinden biri olan ve ünü Viyana’yı bile geçen Hallstatt’ı göreme! Olacak iş mi? Vodafone Red ile Dünya Avucunuzda takımının duraklarından birisinin Hallstatt olduğunu öğrenince çok sevindik. Hem de karlar altında, yeni yıl ışıkları ile süslenmiş, en romantik halini görecektik.

Doluştuk arabaya, Viyana camımızda ufalmaya başladı. Biz önce Viyana’yı gezdiğimiz için Viyana üzerinden gittik ama siz eğer sadece Avusturya Alplerini gezmek için gelcekseniz Salzburg’a uçmak daha pratik. 3,5 saat sonra karşımızda Hallstatt’ın ışıkları parlıyordu. 23 gibi varmamıza rağmen ne açık bir bar, ne de restoran vardı. Yemek servisi çoğu yerde 22’de bitiyor. Gece varacaksanız karnınızı yolda doyurmaya bakın.

Sabah odamızın perdelerini açtığımızda Hallstatt, beklediğimiz herşeydi: Dağların çevrelediği, sessiz ve mavi göl boyunca dizilmiş bir masal kasabası… Hansel ve Gratel’deki şekerden yapılmış evlerden oluşmuş bir kasabanın içindeydik. Balkondan uzanıp, gofretten yapılmış gibi duran minik şaleleri kırıp kırıp yiyesimiz, krem şantiyi andıran karlı beyaz çatılara parmağımızı çalasımız geldi. Buraya bakan herkes aynı hissiyatı paylaşıyor olacak ki Instagram hesabımızda paylaştığımız hikayelere yüzlerce “masalsı” yorumu geldi.

Hallstatt ufacık bir kasaba. Aslında yarım günde görülecek her yerini görür, yapılacak herşeyi yaparsınız. Yine de burada bir tam gün planlayın deriz çünkü burada teneffüs ettiğiniz huzur sizi hem yavaşlatacak, hem de keyfine düşkün, biraz da miskin birisine çevirecek. Göle açılan her terasta bir kahve keyfi yapmak, elinizde sıcak şarapla battaniyelerin altında lapa lapa yağan karı izlemek isteyeceksiniz.

O yüzden sizi acele ettirmeyen, hafif tempolu bir program çıkardık:
– Amaçsızca sokaklarda dolaşın.
– Gölde tekne turuna çıkın
– Bräugasthof’ta ördek ya da şnitzel yiyin.
– 1200 kafatasının sergilendiği Beinhaus’u ziyaret edin.
– Fünikülerle müthiş manzarayi izlemeye Skywalk’a çıkın.
– Vakit kalırsa tuz madenlerini görün.

Tarım arazisi olmamasına ve ulaşım güçlüğüne ragmen, Avusturya’nın en eski yerleşimin Hallstatt olmasının sebebi buradaki tuz madenleri. Bir zamanlar tuz altın kadar değerliyimiş, hatta şövalyelere tuzla ödeme yapılırmış. Son olarak, bu kadar yol gelmişken, 1 saat 10 dakika mesafedeki, Avusturya’nın en güzel şehirlerinden birisi Salzburg’a da 1 gün ayırın deriz. Yol boyunca sizi çok güzel manzaralar bekliyor.

Vodafone Red’li olmanın en güzel yanlarından birisi, eve döndüğünüzde gezilerde yaşanan romantizmi söndüren kabarık telefon faturaları ile karşılaşmamak. Yurtiçi paketimizi yurt dışında da yüzden fazla ülkede kullanabilmek büyük rahatlık. Ayrıca VIP havalimanı transferi ve lounge kullanımı da çok keyifli ayrıcalıklar.