Atilla Dorsay Sinemayı Aşkıyla Anlattı
Atilla Dorsay, sinemayı aşkıyla anlatarak, film dünyasının derinliklerine ve büyüsüne ışık tutuyor. Sinema tutkunları için kaçırılmayacak bir yazı!
Sinema Eleştirmeni Atilla Dorsay, Sinemayı Aşkıyla Anlattı
Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay, sinemaya olan tutkusunu dile getirirken, “O kadar çok seviyorum ki, sinema ruhuma girdi. Sinema benim yaşam aracım, eğlencem ve hobim. Aklınıza hangi sözcük gelirse o oldu. Bu yaşa geldim, bırakamıyorum sinemayı.” ifadelerini kullandı.
AA Akademi koordinasyonunda, Anadolu Ajansı’nın (AA) düzenlediği Sinema Atölyesi serisinin “Sinema Eleştirmenliği” temasıyla gerçekleştirilen on ikinci etkinliğine, sinema eleştirmeni ve yazarı Atilla Dorsay konuk oldu. Etkinlik, AA Dış ve Ekonomi Haberleri Yayın Müdürü Barışkan Ünal’ın moderatörlüğünde, AA’nın İstanbul’daki Uluslararası Haber Merkezi’nde düzenlendi.
Dorsay, sinemayla olan ilk tanışmasını ve eleştirmenlik yolculuğunu dinleyicilere aktardı. 1930 yılında İzmir’de dünyaya geldiğini belirten Dorsay, “Savaş yıllarını İzmir’de geçirdik. O yıllarda benim ve ailemin en büyük eğlencesi sinemaya gitmekti. Çocukken sinemaya götürüldüm ve o yaşta görmemem gereken savaş, aşk gibi temaları işleyen filmler izledim. Bu filmler beni yoğurdu ve kişiliğimi şekillendirdi.” dedi.
Daha sonra eğitim hayatı için İstanbul’a geldiğini aktaran Dorsay, “İstanbul’a geldikten sonra sinema tutkum devam etti. Beyoğlu’nda yatılı okuyordum ve orada eski filmlerin gösterildiği sinema saatleri vardı. Okuldan çıkar çıkmaz önümde birçok sinema salonu bulurdum. Bu şekilde sinema, hayatımın en büyük eğlencesi ve peşinden gitmem gereken bir ideal haline geldi. Askerliğe gidip geldikten sonra İstanbul Belediyesi’ne başvurdum ve mimar olarak çalışmaya başladım. O dönemde fark ettim ki, benim hayatım sinemayla döner.” ifadelerini kullandı.
Dorsay, Türk sinemasının bilet fiyat artışına rağmen önemli bir gelişim gösterdiğini vurgulayarak, “1960’ların sonlarında birkaç film hakkında yazdım ama Türk sinemasına ciddi anlamda eleştiri yazmaya başlamam 1970’te ‘Umut’ filmiyle oldu. O günden sonra Türk sinemasına yönelik yazmayı bir misyon olarak benimsedim. Hollywood’u övmek kolay, fakat Türk sineması da çok önemli işler yapıyor.” dedi.
Dorsay, sinemayı ilk yıllarda bir hobi olarak gördüğünü, ancak Cumhuriyet gazetesinde yazmaya başlayınca bu hobinin hayatının temel uğraşı haline geldiğini belirtti. “O kadar çok seviyorum ki, sinema ruhuma girdi. Sinema benim yaşam aracım, eğlencem ve hobim. Aklınıza hangi sözcük gelirse o oldu. Bu yaşa geldim, bırakamıyorum sinemayı.” diye ekledi.
Atilla Dorsay, Türkiye’nin “Oscar” adayı olan “Hayat” filmini çok sevdiğini ifade ederek, “Şu anda Oscar ödüllerinin yapılacağı bile belirsiz. Öyle bir kaos yaşıyorlar ki, bu yıl ilk defa ödüller verilmeyebilir. Bu da büyük bir kayıp. Dünya çapında en çok önem verilen ve merakla beklenen sinema ödüllerinden biri.” değerlendirmesinde bulundu.
Dorsay, etkinlikte izleyicilerden gelen soruları yanıtladı ve sinemanın yedinci sanat olduğunu vurgulayarak, “Bu isim koyuldu çünkü daha önce altı sanat vardı. Bunlardan en eskisinin hangisi olduğu hala tartışılır. Sinema, diğer altı sanattan faydalanarak büyüyen bir sanat dalı oldu ve bu nedenle de popülaritesi arttı.” dedi.
Yapay zeka ile film yapılmasına ilişkin görüşlerini de paylaşan Dorsay, “Yapay zeka meselesi, öylesine yapay bir biçimde hayatımıza girdi ki, herkes bunu soruyor. Benim yaşımda biri olarak yapay zekayı ciddiye alamam. Gençler istediği kadar ilgilensin, benim için önemi yok. Kahrolsun yapay zeka.” dedi.
Etkinliğin sonunda, Dorsay’ın en önemli kült filmler listesindeki Michael Curtiz imzalı 1942 yapımı “Kazablanka” filmi gösterildi.
Kaynak: AA / Ömer Mirza Şeker – Güncel Anadolu Ajansı